KARŞILIKSIZ aşk kurbanı...
Yasak aşk cinayeti...
Medyanın çok sevdiği bu romantik kriminal üçüncü sayfa manşetlerine öylesine alıştık ki, artık ne dediklerini pek de sorgulamaz olduk.
Ben kendi adıma, toplumca fena halde kanıksadığımızı düşündüğüm şiddeti, bir de “aşkın karanlık yüzü” olarak bizlere yutturmaya çalışan bu dilden oldukça tedirginim.
Sanki bahsi geçen aşk, aşk değil de kontrolden çıkmış, tahrip gücü yüksek bir silah.
Ve tabii yine en çok kadınları vuruyor...
Muğla Üniversitesi’nden mezun olup yeni göreve başlayan Denizlili Saadet öğretmenin ve ayrılmak istediği erkek arkadaşı tarafından öldürülen 19 yaşındaki İzmirli Gülümser’in birkaç gün önce gazetelerde okuduğumuz haberlerinde de aynı başlıklar vardı.
Artık yaşamayan o kızların gencecik fotoğraflarını ve ailelerinin perişan hallerini görmek insanın içini acıtıyor.
Romantize cinayet
Bu ülkenin, acı, kızgınlık, ne yapacağını bilememezlik karışımı bir duygu içinde sık sık benzer acıları gazetelerde, televizyonda görmeye mecbur bırakılan vatandaşlarıyız.
Ama bir de bunun üzerine, haberlerde “aşk cinayeti” temasıyla okuyuculara, aşk, nefret, ihtiras dolu, bol reyting çekecek bir hikâye sunmaya çalışılmasını içine sindiremiyor insan.
Yaşam hakkının bu kadar ucuzca gasp edilmesinin, şiddetin, cinayetin, bir klişe başlıkla romantize edilmesini kabullenemiyor.
Hani saldırganın kendi vicdanında bile kendini aklayabilmesi için şık bir bahane, hafifletici neden sunuluyor sanki; “Çok seviyordum, öldürdüm...”
Akıl, izan almasa da, sadece gazetelere göz gezdirince bile bu ülkede, aşkın, erkekliğin, delikanlılığın büyük oranda böyle algılandığı gerçeğiyle yüz yüze geliyorsunuz.
Ve kesinlikle biraz da bu haberler yüzünden, ev basmak, bıçak çekmek, tehdit etmek, kendini jiletlemek, vs. “büyük aşkı” kanıtlamanın yolları olarak yer ediyor zihinlerde.
Arabeske hiç gerek yok. “Ya benimsin ya kara toprağın’, ‘Seni kimselere yar etmem!” edebiyatından sadece, klişe başlıkların bile acılarını gölgeleyemediği haberler çıkıyor...
Şoray diploması
Belki 40 defa bıkıp usanmadan izlediğim ve haliyle artık repliklerini ezbere bildiğim bir film geliyor aklıma...
‘Selvi Boylum Al Yazmalım’
Hikâyenin sonunda, Türkan Şoray’ın “Nedir sevgi? Sevgi emektir” sözleri...
Belki de Adalet Bakanı’nın son 7 senede kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığını açıkladığı bir ülkede, şu çok tartışmalı eğitim müfredatına ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ filmi de dahil edilmeli.
Ve, filmin ana fikrini yüreğinde hissetmeyen çocuklara diploma bile verilmemeli...