Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“SAKİN Şehir” Seferihisar’ı, Egelilere anlatmaya bilmem gerek var mı?
Ege’ye özgü diyebileceğiniz tüm tatların, değerlerin tarihi surların gölgesinde ve yöre insanının güleryüzünde muhafaza edildiği bir sahil kasabası...
Ya da zeytin ağacı gölgesinde, mandalina tadında, balık kokan huzurlu bir vaha, diye özetleyeyim isterseniz ben yine de.
Belediye Başkanı Tunç Soyer’in Seferihisar’a kattığı ufuk ve öncülükle, bu küçük sahil kasabası nicedir tüm Türkiye’de, hatta dünyada adından söz ettirir oldu.
Sadece kendi değerlerinin farkına varma ve onlara sahip çıkma bilgeliğini göstererek, Türkiye’nin ilk ve tek sakin şehri, “Cittaslow Başkenti” olmayı başardı.
Yerel ürünlere, üretime ve üreticisine değer veren, fast food kültürüne karşı duran, çevre temizliğini, doğayla dost bir yaşam seçeneğini ön plana çıkaran, büyük şehirlerin zorlu yaşam koşullarının insanlara dayattığı gürültü kirliliği, trafik gibi dertlerle mücadele eden, kısacası daha insani bir hayat vaat eden Cittaslow (Yavaş Şehir) hareketi, böylece gündemlerimize girdi.
Seferihisar’ın ardından yaklaşık 80 il ve ilçe “Sakin Şehir” olabilmek için başvuruda bulundu.

Orkinosun ettikleri
Cittaslow ünvanını almaya hak kazanan Seferihisar, hem şehircilik hem de yaşam kültürü anlamında hayatlarımıza çok önemli bir vizyon, bir sorgulama da hediye etmiş oldu aslında.
Şimdi hayatlarımıza dair bu sorgulamayı ve kendi değerlerimizin lezzetini bize hediye eden Sakin Şehir, Çevre Bakanlığı’nın yaptığı yeni düzenlemelerle açılması planlanan orkinos yetiştirme çiftliklerinin tehdidi altında.
Çiftliklerin, bu güzelim koyda doğal hayata verebilecekleri zarar ve çevreyi kirletme potansiyelleri yüzünden Seferihisar, Cittaslow ünvanını kaybedebilir.
Başkan Tunç Soyer ve Seferihisar dostlarının bu karara karşı verdikleri mücadele ve Danıştay’dan gelen “dur” kararı, şimdilik içimize su serpiyor.
Buna karşılık Bakanlık ve bazı çevreler, orkinos çiftliklerinin yaratacağı ekonomik potansiyelden dem vuruyor...

Kartpostaldaki İzmir
Şimdi elinize bir eski İzmir kartpostalı alın ya da hayal gücünüzden faydalanın...
Ve bir zamanlar İzmir’in körfezini, iç kısımlarını süsleyen yalıları, köşkleri, şahane işçilikli bahçeli evleri düşünün.
Onların yok edilmediği bir İzmir’de bugün yaşıyor olma ihtimalimizi düşünün...
Ardından isterseniz 50’li-60’lı yıllarda başlayıp tüm şehri ve hayatlarımızı istila eden apartmanların yarattığı ekonomik potansiyeli düşünün bir de.
Demek istediğim; ucuz hesaplarla, kısa vadede “çok kârlı” görünen işler, bazen uzun vadede hiç de göründükleri kadar “kârlı” olmayabiliyor.
Hem yaşam kalitesi hem de ekonomik kazanç anlamında...
Seferihisar’ın “Sakin Şehir” olarak hayatlarımıza kattığı değer, orkinos çiftliklerinin kâr oranlarıyla mukayese edilemez.
Hızın ve kârlılığın tek kriter gibi sunulduğu bu zamanlarda, bazen durup efsane karakter Bezgin Bekir’e kulak kabartmak gerek.
Hepimizin hayrı için...
“Yavaş Şehir Seferihisar’ıma dokunmayın!”