Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Bisiklet dünyadaki tek sürdürülebilir ulaşım aracıdır, aynı zamanda insan ve çevre sağlığı için son derece faydalıdır.
Şehirlerdeki ses ve hava kirliliğini azaltır, trafiği olumlu yönde etkiler ve küresel ısınmayla mücadelede etkilidir.
Aynı zamanda ülkenin petrol bağımlılığını azaltarak ekonomiye katkıda bulunur.”
Bir ulaşım aracı olarak bisiklet kullanımıyla ilgili bu son derece kısa ve öz bu paragraf, Pedal Sesi Bisiklet Topluluğu’nun bisiklet kullanımının desteklenmesi amacıyla başlattıkları bir imza kampanyasının metninden alıntı.
Topluluk, kampanya metninde bisiklet kullanımının yaygınlaşabilmesi için en önemli koşulun, bisikletin var olan ulaşım sistemine entegre edilmesi olduğunun altını çiziyor.
Türkiye’deki bu eksikliği vurgulayabilmek için, İstanbul’da deniz otobüslerine bisikletlerin ücretsiz alınması talebiyle bir imza kampanyası başlatmışlar.
Benim anladığım kadarıyla, bu kampanyayla bisikletlere ücretsiz ulaşım hakkı elde etmekten öte, bisiklet kullanımının her alanda özendirilmesi ve desteklenmesinin mücadelesini veriyorlar.
İşletmeler, yerel yönetimler, konuyla ilgili olabilecek tüm yetkililer bu konuya kafa yorsun, teşvikler ve çözüm yolları üzerine yeni politikalar üretilsin istiyorlar.

Bisiklet kültürü
Referandum tartışmalarından bezgin bir psikoloji içinde, “Bisikletin de politikası mı olur?”, diye isyan etmeyin hemen!
Gün geçtikçe, yaz sıcaklarında küresel ısınmanın adı daha sık anıldıkça, su, petrol gibi doğal kaynaklar azaldıkça, çevre politikalarının insan yaşamı için ne denli hayati olduğu kafamıza dank eder gibi oldu ya...
İşte, otoyollar, dev motorlu, benzin içen araçlar yerine bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması, bu hayati çevre meselesiyle çok yakından ilişkili.
Özellikle müreffeh Kuzey Avrupa ülkelerine yolu düşenler, gezi anılarını anlatırlarken, trafikte ne kadar çok bisiklet ve motosiklet kullanıldığından, okulların, marketlerin önlerinde bisikletlere ayrılmış geniş park yerlerinden “ilginç bir ayrıntı” olarak mutlaka söz ederler.
Oysa bizim ülkemizde, trafiğe tek tabanca bir bisikletle karışmak pek de akıllı insan işi değildir.

Perşembe Bisikletçileri
Kendilerine Perşembe Bisikletçileri diyen bir grup, İzmir’den başlattıkları ve Türkiye’nin pek çok farklı iline yayılan bir hareketle, Türkiye’deki bu trafikte bisikletlilere yaşam hakkı tanımayan kültürü değiştirmeye çalışıyorlar.
Bir perşembe akşamı gün batımı saatlerinde İzmir’in herhangi bir köşesinde bu kalabalık bisikletli gruba rastlamışsınızdır belki sizler de.
Grup, güvenlik önlemlerine özen göstererek karanlıkta görülebilen reflekte giysiler ve olmazsa olmaz kasklarla trafiğe çıkıyor.
Nispeten büyük ve organize bir grup olarak trafiğe çıkarak, tek tek bisikletlilere yaşam hakkı vermeyen otomobil ve otobüs şoförlerine hep bir ağızdan, “Trafikte biz de varız!” diyorlar.
Ben insanların biraz gösteriş biraz da trafikte kendilerini daha güvende hissetmek için devasa ciplere binmeyi marifet bildiği bir dönemde, doğaya, şehre ve insan sağlığına duyarlı sessiz ve keyifli bu aletin propangandasını yapanların önünde saygıyla eğiliyorum.
Yavaş ve güzel şehir Seferihisar’ın pazarında tezgahı olan orta yaşlı, başı bağlı, güleç bir köylü teyzenin kıkırdayarak kendinden memnun bisiklete binişini izlediğim an geliyor aklıma...
Evet, diyorum. Deniz, güneş, bir de bisiklet, Ege’nin ruhunda var!

Ege’nin ruhunda var