Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

PERŞEMBE akşamı, Alsancak’ta hafta içi iş günü rehavetinden pek eser olduğunu sanmıyorum.
Dört bin gencin bir araya geldiği, gece boyu müziğin, gösterilerin ve etkinliklerin bitmediği bir İzmir akşamında rehavetten eser kalır mı sizce?
Bir de bu coşkunun, dünyanın çeşitli yerlerindeki 300 farklı kentte paylaşıldığını, gençlerin 300 farklı kentte aynı anda eğlenmeye başladıklarını düşünün.
Haksız mıyım?
Bu atmosfer, şehirde rehavet bırakır mı?
Katılma fırsatım olmadı.
Ama gazetelerdeki “Twestival” adlı şenliği anlatan haberleri, fotoğrafları görünce, orada olup bu etkinliği gözlemleyemediğime ve tabii ki eğlenceyi kaçırdığıma çok hayıflandım.

Haberin Devamı

Gençlik, sokak ve İzmir...


Eğlence de hakkımız!
Gençlere yönelik bu sokak şenliğine, Ege Üniversitesi ve Konak Belediyesi öncülük etti.
Sanırım organizasyona bu kadar sempatiyle bakmamın nedenlerinden biri de, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın şenliğin açılış konuşmasında söyledikleri.
Tartan, “Türkiye bir yere gelecekse gençlerin gücüyle gelecek. Onun için bugün sokaklarda eğleneceğiz. Yarın sokaklarda tavrımızı koyacağız, eylemlerimizi yapacağız. Öbür gün masanın başına geçeceğiz Türkiye’yi yöneteceğiz. Bugün doyasıya eğlenin, her zaman beraberiz. Biz sokaklarda da, eylem gününde de dostluk içinde beraberiz. Yarın sizin sıkıntınızda da beraber olacağız” diye seslendi gençlere.
Çok ciddi bir üniversite nüfusuyla Gençlik Başkenti olmaya aday İzmir’de, üniversitelerle işbirliği içinde gençlere yönelik çeşitli çalışmalar yapılması çok önemli. Üstelik daha da geliştirilmesi gerekiyor.
Kafasını kuma gömen deve kuşu misali, kendi çapsız gündemine gömülmüş Türkiye’de, gençleri daha çok sayıda uluslararası organizasyonlara yöneltmek, bence bu organizasyonun başardığı en önemli ayrıntı.
Altı-üstü gençleri bir araya getiren bir sokak şenliğinden söz ediyoruz, diyebilirsiniz.
Her derde deva, büyük çaplı bir devrim değil elbette...
Ama ben yine de vizyonu itibariyle bu etkinliği, gençlere yönelik çok daha geniş çaplı projelerin vaadi olarak görmekten yanayım.
Tartan’ın sözlerinden de tam olarak bunu anlıyorum.

Zihniyet farkı
Sokakların, eğlenmenin politik olduğunu, demokrasi kültürünün önemli parçaları olduğunu bilen, gençlere önem veren, insanların daha özgür, daha mutlu, daha bir arada olabileceği bir şehir hayatı kurmayı hedefleyen bir belediye başkanının ne kadar önemli olduğunu biliyorum.
Belki de son iki yılımı Ankara’da geçirdiğim için, bu anlayışın eksikliğinin ne demek olduğunu daha da iyi anlayabiliyorum.
Sayılabilecek tüm sıkıntılarına rağmen, bana kalırsa bu zihniyet farkı, İzmir’in sahip olduğu, İzmir’i İzmir yapan elimizdeki en büyük zenginliklerden biri.

Gençlik, sokak ve İzmir...
Livaneli ve Başbakan
Ben daha bacak kadar bir veletken, babamın omuzlarında izlediğim açıkhava konserinde tanıştım Zülfü Livaneli’yle.
Çocuk hafızamda yer etmiş, o on binlerin yan yana izlediği konserin coşkusu.
Hâlâ çok net hatırlıyorum.
Sadece bu da değil...
“Leylim Ley”, “Karlı Kayın Ormanı” deyince, hangimizin içi titremez? Ardından uzun yıllar boyunca sanatın pek çok farklı alanında ve siyasette hep önemli, sembol bir isim oldu Livaneli.
Filmler, kitaplar, besteler, imza kampanyaları ve seçimler...
Geçtiğimiz günlerde Livaneli, Saba Tümer’in programında, NTV’deki programlarında “Veda” filmini eleştiren Mirgün Cabas ve Hakkı Devrim’e yüklendi.
Kızgınlığı kabına sığmadı, NTV’nin patronu Ferit Şahenk’e sesleniverdi.
Yani kendisini eleştiren programcıları, çalıştıkları kanalın patronuna şikâyet etti.
Size de, Livaneli’nin bu çıkışı, Başbakan’ın kürsüden medya patronlarına, “Köşe yazarlarınızı kontrol edin” demesini hatırlatmıyor mu?
Nerede kaldı çocukluk anılarım, demokrasi, eşitlik, özgürlük diyen o adam, yürek titreten ezgiler?
Bence Livaneli’nin bu tavrı, “Veda” filmini, yapılan tüm eleştirilerden daha fazla olumsuz etkiledi.