ÖZLEMİŞİM Hıdrellez’i İzmir’de kutlamayı. Birkaç senedir hiç denk gelmemişti.
Çarşamba gecesi Güzelyalı sahilini dolduran insan selini görünce, “Hah!” dedim, “İzmir’deyim ve bugün Hıdrellez”.
Türkiye’nin başka neresinde Hıdrellez bu kadar kalabalık, bu kadar coşkulu kutlanıyor?
Neresinde gül ağaçlarının üstü dilek yazılı kağıtlarla böyle doluyor?
Ben bilmiyorum. İstanbul’un Ahırkapı Hıdrellez şenlikleri çok güzeldir, çok ünlüdür ama İzmir’de yaşanan ondan da farklı bir şey.
İzmir’de Hıdrellez güzel bir organizasyondan çok, çoluk çocuk, yaşlı genç, herkesin kendisini baharın geliş müjdesine kaptırdığı mütevazı bir kutlama gibi yaşanıyor.
Kendiliğinden sokağa dökülüveriyor insanlar.
Yüzlerde bir gevşemişlik, bir memnuniyet ifadesi.
Kimisi avare avare etrafına bakınarak çekirdek çitliyor.
Kimisi çocuğuyla oynayarak çimlerde yürüyor.
Gençler öbek öbek... Yaşlıların en halsizi bile, kendi dişine göre küçük bir ateş bulup üzerinden atlamanın derdinde gibi geldi bana.
Baharla yeniden canlanan hayattan İzmirlilerin dilekleri, beklentileri hiç eksilmemiş anlayacağınız...
Geçen sene ya da önceki sene, gül ağacına bağladığım dilek kağıdına gönlümden geçirip bir de kalem çizivermiştim. Bugün size bu köşeden yazabiliyorum.
Belki bunu hatırlayıver-diğimden, ben de bu sene daha büyük bir şevkle, naifçe inanmanın keyfiyle yaşadım Hıdrellez’i.
Tütsü kokana kadar boy boy ateşlerin üzerinden atladım.
Mimar olan kardeşimin alaylı eleştirilerini göze alıp, acemi resimlerle dileklerimi anlattım.
Bu sırada, Nâzım Hikmet ve Abidin Dino’nun kulaklarını çınlatarak, “Bana huzurun, mutluluğun resmini yapabilir misin?” geyiği bile yaptık anneannemle.
Ama itiraf ediyorum; bu diyaloğun ardından dilek kağıdıma iki de banknot çiziktirmeyi ihmal etmedim.
Eeeeee hayat! Onsuz da olmuyor...
Ve son olarak, gece gül dalına bağladığım dileğimi, sabahın altısında daldan alıp Körfez’e atmak suretiyle yoğun Hıdrellez mesaimi tamamladım.
Sabahın altısında, sahildeki kalabalığı görünce şaşırdım birden.
Eğer sabah altıda kalkıp spor yapan bu kadar çok insan yoksa, Hıdrellez’e umut bağlayan çok sayıda insan var demektir.
Zaten kendisine sunulan dilek kağıtlarını ve gülleri saygıyla taşıyan dümdüz İzmir Körfezi de, bu mayıs sabahında aynı şeyi söylüyordu.
Yuvarlakçaylılar selamı aldı
GEÇEN haftaki yazıda, Yuvarlakçay’a hidroelektrik santralı yapılmasına direnen köylülerin zaferini yazmıştım.
Santralı yapacak Akfen Holding, yoğun muhalefet karşısında projeyi iptal kararı almıştı.
Ben, “Köylüler çektikleri onca sıkıntının, yitirdikleri asırlık çınarların ardından Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’ın kendilerine gönderdiği selamı alırlar mı, bilinmez...” demiştim. Yuvarlakçay Koruma Platformu’ndan Seba Çobanoğlu beni arayarak, köylülerin Hamdi Bey’in selamını aldığını söyledi.
9 Mayıs Pazar günü yaptıkları Anneler Günü etkinliğinde, Akfen Holding’i hedef alan tüm pankartları kaldırmışlar.
Anladım ki, Ege insanına yakışır yüce gönüllülük, kin gütmezlik ne demek yeterince hesaba katmamışım.
Yuvarlakçay’ın çocukları, Anneler Günü’nde sadece kendi annelerinin değil, bir de yaptıkları resimler, yazdıkları şiirlerle Doğa Ana’nın Anneler Günü’nü kutladı.
Keşke Doğa Ana’nın koynunda büyümek, kadrini kıymetini bu kadar iyi bilmek, onlar gibi her çocuğa nasip olsa.
Canım annemin, anneannemin ve tüm annelerin geçmiş Anneler Günü kutlu olsun.