İZMİRLİ Tekel işçilerinin çocukları, günlerdir sadece haber bültenlerinde yüzlerini görmeyi umut edebildikleri Ankara’daki anne babalarına karnelerini gönderdiler.
Takdirleri, teşekkürleri ve kuşkusuz haylaz “kırık”ları da yanlarına ekleyerek...
Tam 49 gündür, Ankara’da kurdukları dayanışma çadırlarında ayaza ve AKP hükümetine karşı sıkı bir direniş gösteriyor işçiler.
Bu sıralar en çok çocuklarının “Anne-baba, ne zaman eve döneceksin?” sorusuna yanıt vermekte zorlandıklarını söylüyorlar.
Şimdilik, “Tayyip Amca’na sor kızım” demekten başka çareleri yok galiba.
Çünkü eylemi bırakıp eve döndüklerinde, en çok dönüşlerini dört gözle bekleyen kendi çocuklarına mahçup, borçlu olacaklarını biliyorlar.
En çok da onların geleceklerinden çalacaklarını...
Karnelerini postaneden anne babalarına gönderen çocuklardan biri, kısa bir de konuşma yapmış.
Anne babalarıyla gurur duyduklarını söyledikten sonra, “Endişelenmeyin, hiç üzülmeyin. Belki yaşlarımız küçük ama neyin doğru neyin yanlış olduğunun farkındayız” demiş konuşmasında.
Eminim farkındalar.
Bu ülkede yoksulluğun, güvencesizliğin ne demek olduğunu yaşayarak, görerek öğreniyorlar çünkü.
Mecburen erken büyüyorlar.
Adına, ne olduğu anlaşılmasın istercesine “4 -C” de deseniz, inanın onlar başlarına geleceklerin fazlasıyla farkındalar.
Kuzum nedir 4 -C?
4-C, 5-C, 50 d... Listeyi uzatmak mümkün.
Bu şifreli ifadelerin her biri, “güvencesiz eleman çalıştırmanın hukuki dayanakları” olarak tercüme edilebilir dilimize.
4-C, kanunda geçici sözleşmeli personel statüsünü düzenleyen maddenin adı.
Türkçe meali; daha düşük maaşlı, sosyal hakları budanmış, her an kapının önüne koyulabileceğiniz bir iş...
En fazla 10 ayda bir “Acaba sözleşmemi yenileyecek mi?” diye işverenin ağzına baktığınız, bu tedirginlikle de kolay kolay hiçbir çalışma koşuluna, “Yok artık, bu kadar da olmaz!” diyemediğiniz bir iş.
Dahası, “yandaş” olmayanın kolaylıkla ayıklanmasına izin verecek bir iş.
Demokrasi havarisi AKP’nin sendika hakkı, kıdem tazminatı, ikramiye gibi sosyal hakları tırpanlayıp on binlerce kişiye reva gördüğü bir iş.
20 bin kişi güvencesiz Hatırlarsınız, yakın zamanda Başbakan, Tekel işçilerini tatminsizlikle eleştirdiği bir konuşmasında, Türkiye’de 20 bin kişinin 4-C statüsünde çalıştırıldığını açıkladı.
Sanırım bu yüzden, Tekel işçilerinin başlattığı mücadeleye destek artarak büyüyor.
Tariş işçileri de onları örnek alıyor. Ataması yapılmayan binlerce genç öğretmen, sözleşmeli akademisyen, belediye işçisi, imam...
Hepsi Tekel işçileriyle birlikte, 4-C’ye karşı mücadele etmeye kararlı.
Çocukların korkusuBaşbakan’ın Tekel işçileriyle ilgili sert çıkışlarının ardından, Ankara Valiliği, işçilerin Sakarya’da kurdukları çadırların kaldırılması için bir tebligat göndermiş.
Tebligatta, çadırların öğrencilerin eğitim koşullarını olumsuz etkilediği, gidiş gelişlerinde “engel ve korku yarattığı” ifade ediliyor.
Bu nedenle çadırların kaldırılması isteniyor.
Ankara’daki işçi çadırlarından, çocuklar ne kadar korktular bilemem, ama Tekel işçilerinin çocukları anne babalarının işlerini, haklarını kaybetmelerinden, yani kendi geleceklerinden fazlasıyla korkuyorlar.
Çocukların korkularına ve eğitimleri önündeki engellere duyarlı tüm yetkililere duyurulur.