Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz hafta bu köşede, gazetecilere hapis cezası, internete sansür gibi uygulamalarla meşgul yasakçı zihniyete, kendimce “faydalı yasak önerileri”nde bulunmuştum.
İzmir Büyükşehir, Konak, Seferihisar ve Edremit Belediyeleri’nin başlattıkları kampanyaları örnek göstererek, insan hayatı üzerindeki olumsuz etkileri kesin olan plastik gibi kimyasal maddelerin kullanımına, neden bugüne kadar gerekli kısıtlamaların getirilmediğini sormuştum.
Bu yazı üzerine bir arkadaşım, 6 yaşındaki yeğeni Arda’yla yaşadıklarını anlattı. Arda, iki hafta önce okulda Çevre Haftası etkinliklerinde plastiğin insanlara, hayvanlara, doğaya verdiği zararları öğrenmiş. Evde bulduğu plastik sele, terlik, kap kaçak herşeyi saptayıp, “Siz bunların ne kadar zararlı olduğunu bilmiyor musunuz?” diye anne-babasından hesap sorar olmuş.

Benim içim parçalandı
Dinleyip güldükten sonra, insan soruyor da tabii; Eee bacak kadar çocuk sonuna kadar haklı değil mi, diye... Onun sorduğu soruyu koca koca insanlar niye bir türlü dert etmeyi akıl etmiyor, diye... vs. vs.
Arkadaşım bu hikayenin ardından, Arda’nın küresel ısınmanın sonuçlarını (hayvanlar ölecek, seller gelecek falan gibi...) öğrendiğinde ağladığını, en büyük korkusunun da ders kitaplarında okuduğu asit yağmurları olduğunu anlatınca benim içim parçalandı.
Dünya liderleri aklı selim bir çevre politikası tutturana kadar, çocukları bu konularda bilinçlendirmekten vaz mı geçsek? Harıl harıl büyüklere eğitim çalışmalarına mı başlasak? Ne yapsak?!
Şimdi pek çok İzmirli gibi benim de, bu kıymetli çevre girişimini başlatan İzmirli belediyelerden bir talebim var. O da bu girişimin sembolik boyutta kalmaması. Çok daha etkili, kapsamlı bir kentsel çevre politikasına dönüştürülmesi ve bir örnek teşkil etmesi için çalışmaların yoğunlaştırılması. Daha somut bir diğer talebim ise, naylon poşetlerle birlikte özellikle yaz sıcaklarında ortalığı ele geçiren pet şişelerin de bir an evvel yasaklanması için çalışılması. En azından İzmir’de örgü pazar filesinin, kese kağıdının, cam şişelerin artık birer nostaljik obje olmaktan çıkarılması...

Haberin Devamı

Behzat Abi
Milliyet Ailesi’nde gazeteciliğe başlamış, Radikal Gazetesi Ankara Bürosu gece sorumlusu Behzat Miser’i kaybettik. Kırk yaşlarında mesleğinin baharında, deneyimli bir gazeteci, bir baba, bir eş, bir dost, bir oğul, bir kardeş aramızdan ayrıldı. Apansız... Kötü bir şaka, hiç onulmayacak bir yara gibi... Bir gazetecinin acı haberi, gazete sayfalarına düştü.
Pek çoklarının fiyakalı bulmadığı, klişe saydığı, oysa çok gerçek, çok şey ifade eden “basın emekçisi” diye bir tanımlama vardır ya... İşte o tanımlama, Behzat Abi gibi gazetecileri anlatıyor. Bu mesleğe yıllarca emek vermiş, kendinden çok şey katmış ama bu meslekten çok şey de beklememiş, işini türlü zorluklara rağmen hep çok sevdiği için tercih etmiş Behzat Abi gibi insanlara “basın emekçisi” deniyor.
Sanırım bundan böyle her basın emekçisi dendiğinde, onu tanıyanların ve benim aklıma Behzat Abi’nin kaybı da gelecek. Onu her seferinde bir kez daha hüzünle anacağız.
Eşine, çocuklarına ve tüm sevenlerine sabır ve baş sağlığı diliyorum.