Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

27 Mayıs darbesi sırasında yolları kardan kapanan bir kasabaya gelen akıl hastanesinden kaçmış iki ruh hastasının kaymakam ve jandarma komutanı sanılmasıyla başlar her şey.
Zaman geçtikçe bu ikisi önce kasabada kurulmuş olan bir sömürü düzenini değiştirmek için basit önlemler alırlar. Dava vekili, ağa, esnaf gibilerinden oluşan bir çetenin, kaymakamı da kafaya almalarıyla yıllardır sürüp giden yağma düzenini bozarlar. Yaptıkları aslında basit ama yasal olmayan şeylerdir. Yasalar bir süreliğine askıya alınır, kaymakam bir diktatör gibi istediği her şeye kendi başına karar verip cezalandıran bir tip haline gelir.
Aslında bu hikayeye çoğumuz uzak değiliz. Cumhuriyet dönemi yazarlarından Cevat Fehmi Başkut’un kaleme aldığı “Buzlar Çözülmeden”de anlatılanlar, yıllar boyu sürüp giden bozuk düzenin, kesinlikle değişmez sanılan yanlışların düzeltilmesinin sanıldığı kadar zor olmadığını, dürüstlük, iyi niyet ve görevin tarafsız yapılmasıyla en büyük sorunların bile kolayca çözülebildiğini gözönüne serer.
Ama görürüz ki böyle bir bozuk düzeni akıllılar değil ancak deliler düzeltebilir.
Sonunda gerçek ortaya çıktığında, halk, kaymakamın gitmesini istemez, “Bunca yıl akıllılardan ne fayda gördük ki...” derler.

“Buzlar Çözülmeden”
Geçen hafta ajansların geçtiği bir haber bana Cevat Fehmi Başkut’un “Buzlar Çözülmeden” oyununu anımsattı. Haberde aynen şu bilgiler yer alıyordu: “İzmir’in Urla ilçesinde, kendisini “ilçeye yeni atanan Cumhuriyet savcısı” ya da “Ziraat mühendisi” olarak tanıtıp dolandırıcılık yaptığı iddia edilen bir kişi tutuklandı. Alınan bilgiye göre, Urla’da kendisini farklı zamanlarda “ilçeye yeni atanan Cumhuriyet savcısı” ve “ziraat mühendisi“ olarak tanıtan N.O. (50), beyaz eşya ve mobilya satışı yapan 2 mağazadan yaklaşık 8 bin lira değerinde alışveriş yaptı. Mağaza sahiplerine, aldığı ürünlerin ücretini birkaç gün içinde ziraat mühendisi olan kızının gelip kredi kartıyla ödeyeceğini söyleyen N.O, gereken ödemenin yapılmaması üzerine dolandırıldığını anlayan esnafın ihbarıyla, Urla İçmeler mevkisindeki bir sitede yakalandı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen N.O, nöbetçi mahkemece tutuklandı.”
Düşündürücü replikler
“Buzlar Çözülmeden”i ilk kez Urla’nın Bademler köyündeki, tiyatroda izlemiştim. Aslına bakılırsa Başkut’un oyunundaki karakterlerle Urla’da gerçekleşen polisiye hikayenin kahramanının arasında büyük fark var. Ama bu dolandırıcılık hikayesi sayesinde “Buzlar Çözülmeden”i anımsamış, yaşadığımız günlerin düşündürücü olduğunu bir kez daha anlamış oldum.
Bu arada, “Buzlar Çözülmeden”deki akıllı-deli replikleri de; geçen hafta İzmir’de yaşanan “Bir deli bir kuyuya taş attı” tartışmalarına “Başka bir bakış açısı getirebilir” diye de düşünmeden edemedim (!)