Barış Yengiloğlu

Barış Yengiloğlu

egespor@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Göztepe Spor Kulübü Başkanı Sayın İnan Altınbaş... İlk mektubumda şampiyonluk gününde ve bir gün öncesinde yapılan hataları yazmıştım. Mektubumun sonunda; “Bitmedi, devam edecek. İkincisini de dikkatle okumanızı öneriyorum”, demiştim. İlk mektubumun ardından telefonlarım hiç susmadı. Göztepeliler, “Hislerimize, düşüncelerimize tercüman oldun” diyerek başladılar, “İkinci mektubu da merak ediyoruz” diyerek bitirdiler. Aslında, mektuplar iki kişi arasında ve özeldir. Ancak bu iki mektupta yazdıklarım yalnız sizinle benim aramda kalacak kadar özel şeyler değil. Özel olanlar da var elbet, onları saklıyorum...
Şirketi devraldığınız günden bugüne iyi niyetle mücadele ettiğinizi hepimiz görüyor ve takdir ediyoruz. Bence hatalarınız, kulüpçülüğün farklı bir mecra olmasından ve sizin iyi bilmemenizden kaynaklanıyor. Görülüyor ki yardım aldığınız profesyonel yöneticileriniz de size yardımcı olamıyor. Deyim yerindeyse ‘Fransız’ olduğunuz Göztepe’de enterasan işler yapıyorsunuz. Gelin bu enteresan işlerin başlangıcına gidelim...
Göztepe’nin ilk şirketleşme kararının alındığı dernek genel kurulunda, üyeler, kulübün yarışmacı haklarını Dinç Bilgin’in başında bulunduğu Göztepe A.Ş’ye şartlı olarak devretmişti. Bu şartlardan biri, kabaca şöyleydi; “Sayın Bilgin, A.Ş’yi işletemez ve vazgeçersen, borçsuz olarak derneğe iade edersin.” Yani asıl sahip dernek. Şirket ise işletebildiği kadar  kiracı. Sayın Başkan, gelişinizden bugüne çözüm bulamadığınız, sorunların başlangıç noktası tam da burası.
“Derneğe başkan olacağım, iki başlılık olmaz” diyerek, hızla daldınız konuya. Fazladan ödediğiniz boşaltma masraflarının etkisiyle, ağır önlemler aldınız. Kurunun yanında yaşı da yaktınız. Derneği üyelerinden arındırıp, bir diğer şirketiniz Alpet çalışanlarıyla doldurdunuz. Onlar üye, siz de başkan oldunuz. Kapıyı gösterdiğiniz Göztepe camiasıyla buluşacağınız çatı, aslında burasıydı.
* * *
Bu çatı altında;
1- Gerçek Göztepeliler’le kuracağınız diyaloglar, sıcak ortamlar yeni ufuklar açar. Parası olan parasını, olmayan zamanını verir.
2- Basketbol, voleybol gibi diğer branşlar, Göztepeliler’le büyür.
3- Göztepeliler, altyapı ve spor okullarında canla, başla çalışır.
4- Göztepeliler, Gozza markasıyla yarattığınız ürünleri pazarlar.
5- Taraftar dernekleri, taraftar sayısını artırmak için şevkle çalışır.
6- Benden duymuş olmayın, başta Büyükşehir olmak üzere ne kadar belediye, oda, işletme, kurum, kuruluş varsa, istese de, istemese de yanınızda olur. Bu güç, lobisiyle, oyuyla çok önemli. Hatta ve hatta, “Bizim projelerimize destek vermiyor” dediğiniz kişi, aynı gün sizi arar, “Yapma başkan. Beni hedef gösterme. Siyasi hayatımla ya da işimin geleceğiyle oynama” demeye başlar.
Bu fırsatları teptiniz, tepmeye devam ediyorsunuz. Artık gücün farkına varın lütfen. Aidiyet duygusu çok önemli, bu duyguyu yaşatın ve yaşayın.
Şimdi siz diyebilirsiniz, “Madem bu işi biliyordunuz, bu gemi yüzüyordu, kaptanı iyiydi, yolcular mutluydu, ben neden buradayım” diye... Hemen söyleyeyim... Bu gemi, zaman geldi fırtınaya yakalandı. Zaman geldi sığ sularda yüzdü. Zaman geldi kaptanları rota şaşırttı. Zaman geldi güvertesinden atlayanları, atılanları oldu. Zaman geldi tayfasından hiç ses çıkmadı, zaman geldi isyan etti. Bu geminin yolu bitmez. Merdivene yapışıp, “Limana kadar kalayım” diyenleri varsa onların da ipleri kesilir.
Sonuçta, hiç batmadı bu gemi, batmayacak da...
Başta da söylediğim gibi, iyi niyetiniz, size karşı yavaş yavaş duyulan sağlam sevgi ve güvenden şüpheniz olmasın. Ancak bir yere de yazın lütfen, “Herkes unutur, Göz Göz unutmaz...”
İyi anılan, unutulmazlardan olmanız dileğiyle...