Bank Asya 1.Lig’in ilk yarısı bitti. Üç İzmir takımı; Altay, Buca ve Karşıyaka. devreyi ilk altıda tamamladı. Başarı mı derseniz... Göreceli... Yönetimlere ve bir kısım taraftara göre, yalnız kaldıkları bu zor şartlar içinde başarı... Bir kısım taraftara göreyse değil... Çünkü tek başarı şampiyonluk.
Ben ise geçmiş olsun diyorum...
Gelinen yol tartışılır ama gidişata bakınca yol pek başarıya gidecek gibi görünmüyor. Çünkü, Altay’da yönetimin borçlanacak yeri kalmadı. Kasada, sezon sonunu getirecek para yok. Eski futbolcular başta, alacaklılar kuyruk oldu. Karşıyaka’da da durum aynı. Alacaklı kuyruğunun sonu Konak’a uzandı. Bucaspor, şimdiden altı futbolcusuyla yollarını ayırdı. Biraz daha küçülürse cebime girecek!
İkinci Lig’in İzmirlisi Göztepe’de ise alacaklı yok, para çok, yalnız kullanmayı bilen yok. Birileri(!) Başkan İnan Altınbaş’a, forma giyemeyen, kiralık oyunculara tonla para ödettirdi. Şimdi ağızları açık, altyapı oyuncuları ve cepte üç kuruşla Play-Off’a giden Akhisar’ın ardından bakıyorlar. Bu kafayla gidilirse daha çok ‘İsyan marşı’ söylenir...
Üçüncü Lige gelince... İzmirspor, ‘düşme’ korkusunu yaşarken, Altınordu’da kulüp mülklerinin, yönetim tarafından sessiz-sedasız satıldığına dair iddialar gündeme bomba gibi düştü. Menemen ve Torbalı, kendi imkanlarıyla Play-Off kapısına dayandı ama destek verilmesse, kapı altında kalabilirler...
Bu şartlarda İzmir kulüplerinin renklerine gönül verenler, takımlarından bu yıl da şampiyonluk falan beklemesin. Sadece, insanların başıma bir iş gelir mi diyerek, yüksek sesle konuşmaktan korktuğu şu zamanda, spor alanlarında bağırıp, çağırıp, tezahürat yaparak deşarj olma ayrıcalığını yaşayın...
Tabii o ayrıcalık da yalnız İzmir’de var.
Hamdolsun...
Örneğin Konya’da azıcık ses yükseltip gürültü yaparsanız, önce coplanır, sonra biber gazı sıkılmış otobüsün içine tıkılırsınız.
İçinizde astım ya da alerji hastası olan var mı diye bakılmadan ölmeye zorlanırsınız... Bizzat geçen pazar günü Altay taraftarının yaşadığı gibi...