"İhtiyarlar ne yaparlar? Anılarını yazarlar. Ben de bunu yapıyorum işte" diye başlamış Mina Urgan... Ne de iyi etmiş! Öyle anılar vardır ki yalnızca bize ait değildir. Kişisellikten uzaktır. Toplumu kapsar, toplumu ilgilendirir. Mina Urgan'ın
"Bir Dinozorun Anıları" da öylesine...
Bir süredir belli bir yaşa gelenlere "dinozor" adı veriliyor! Bir çeşit alay var, küçümseme var! Öyle ya işini bitirmişsin, eleği duvara asmışsın, kalkıp çevrendekilere, başkalarına öğütler veriyor, geçmiş yaşamından kesitler sunuyorsun. Ama bunlar bir çeşit yaşamsal belgeler ise, bizlerin de öğrenmesi, paylaşması, özümsemesi gereken konular, olaylar, gözlemler ise, hiç de gereksiz, hiç de bireysel şeyler değildir. Urgan'ın "anı" dediği yaşam parçaları da öyle!..
Koca bir kitap... Baştan sona büyük bir tatla okunuyor. Özellikle genç kuşakların bilmedikleri nice olay, nice yaşantı... Herhangi bir büyüklenme, herhangi bir belgesellik savı taşımadan okurlara sunuluyor. Yahya Kemal ile Ahmet Haşim konusunda anlatılanlar; Atatürk'le ilgili o yaşantı parçası, "ülkemizde sol akımların, sol çevrelerin, solda yer alan aydınların bitip tükenmez çilelerinin dile getirilmesi...
"Ahmet Haşim'in kişiliği bana ne kadar çekici geldiyse, Yahya Kemal'inki de o kadar itici geldi. Yahya Kemal usta bir şair ama, ama küçük bir insandı" diyor. Bu görüşe şiirseven, şairlere değer veren bir kişinin katılmaması zor. Yahya Kemal ömrü boyunca hiç çalışmamış bir insan, bir çeşit boşta gezen kişi! Elçilikler, milletvekillikleri hep ona sunulmuş şair olduğu için... Oysa Ahmet Haşim bambaşka bir yaşamın insanı... Edebiyatımızda bir Haşim'dir Çanakkale'de yedeksubay olarak giden, savaşan... Sonra da büyük görevler, paralı işler ardında koşmayan...
Ortaokul sıralarında iken öğretmenimiz Haşim'in "Merdiven" şiiri konusunda bir ödev vermişti. Ne anlatıyor bu şiir? Herkes "Merdiven"in yaşamın bir bir çıkılan basamakları olduğunu söyler. En ucuz yorum budur! Bense, tam tersini yazmıştım, o şiirde daha başka, daha çok anlamlar çıkarılacağını... Urgan'ın anılarında Ahmet Haşim'in de böyle düşündüğünü öğrenerek sevindim. Faruk Nafiz (o günlerde kolejde edebiyat öğretmenidir)
"Merdiven şiiri yaşamı simgeler" demiş. Bunu duyunca Ahmet Haşim öfkelenir ve şöyle der:
"Rezalet, bu adam alegoriyle sembolü birbirine karıştırıyor." Mina Urgan,
"Alegorinin bir tek şeyi, sembolün ise birçok şeyi temsil ettiğini ondan öğrendim. Şiirinin yaşamı simgelediği gibi, aşkı, ölümü, idealizmi ve daha başka kavramları da simgeleyebileceğini anlattı" diye yazıyor...
Bir dönemin yazarları, şairleri, politikacıları, ünlü solcuları... Hepsi var bu anılarda! Halide Edip'ten Yakup Kadri'ye, Neyzen Tevfik'ten Sait Faik'e, Nazım Hikmet'ten Necip Fazıl'a, Sabahattin Eyüboğlu'dan Orhan Veli'ye daha nicelerine kadar bir dönemin ünlülerini Urgan'ın bakış açısından tanıyoruz. Hele Halet Çambel'in (Ünlü arkeolog olimpiyatlara katılan bir eskrim şampiyonudur.) "Ben erkeğim" diye caka satan Necip Fazıl'ı bir jiu - jitsu oyunuyla havalara kaldırıp yere atma olayı var ki birkaç yıl sonra Süper Mürşit diye tanınacak şairi daha iyi tanımamızı sağlıyor!..
Bu anılarda nedense Cahit Irgat'a pek az rastlıyoruz. Daha doğrusu hiç rastlamıyoruz! Oysa Irgat, Mina Urgan'ın uzun yıllarını birlikte geçirdiği, eşi, iki çocuğunun babası!.. Neden bu denli az yer vermiş anlayamadım. Kimbilir belki daha sonraya bırakmış!
Son sözünde dediği gibi:
"Bu dinozorun anlatmak istediği daha başka şeyler de var. Ömrü vefa ederse, fazla uzun yaşamanın ayıbına katlanabilirse, bakarsınız onları da yazar günün birinde. Yani bu son söz, gerçekten bir son söz değildir belki de."Mina Urgan, uzun bir bilim yaşamı, üniversite öğretim üyeliğinin ardından Bodrum'da yaşıyor. Yaşı sekseni bulmuş, ama, kafaca gönülce yirmi yaşlarının tazeliğini sürdürmeyi başarmış... Bir eski anı gibi okunmuyor yazdıkları, bir dostça söyleşiyi dinler gibi oluyoruz. Geçmiş günler bir bir tüm canlılığıyla bizi de içine alıyor. Bu dinozorun baş özelliği, açıklığı, içtenliği, her şeyi dobra dobra anlatması... Hiçbir şeyi saklamadan, gizlemeye kalkışmadan... Böyle anılara kolay kolay rastlanmaz...
"Bir Dinozorun Anıları" (Yapı Kredi Yayını) bir yaşam öyküsü, gerçekçi bir roman...