ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Thomas Barrack, İngiltere ve Fransa arasındaki gizli Sykes-Picot anlaşması ile Batı’nın barış için değil, emperyal kazanç için bölgeyi böldüğünü söylemiş, “Bunu bir daha yapmayacağız” demişti. Büyükelçi’nin sosyal medyadaki bu paylaşımı, Türkiye’de Suriye Devlet Başkanı Ahmet El Şara ile görüşmesinden hemen sonra yapması, ABD’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine bir tür teminat sayılarak medyada sevinçle karşılanmıştı.
Sıkı bir Trump yanlısı olmasıyla tanınan (aile kökeninin de Lübnan’a dayanması sebebiyle neredeyse Orta Doğulu sayılan) Sayın Barrack, aynı zamanda Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi sıfatını da taşıyor. Ülkesinin Suriye’nin yeniden inşasına artık güç veya himayecilikle değil, saygı, birlik ve bölgesel işbirliği yoluyla destek olacağını bildirdi.
Büyükelçi’nin adeta “bal damlayan” Twitter mesajında, “Batılı müdahalecilerin Orta Doğu’ya gelip, nasıl yaşanacağı ve kendi işlerini nasıl yöneteceği konusunda dersler verdiği günler geride kaldı” dedi. Dedi, ama 2013’te çizilen, önce Irak ve Suriye’yi, daha sonra İran ile Türkiye’yi bölerek ortaya bir sözüm-ona “Kürdistan” çıkartan harita, o haritanın gerçekleştirilmesi için harekât planı, çok uzakta değil, kendi bakanlığına 5 kilometre mesafedeki Pentagon’da kaldırıldığı bir rafta duruyor. Rafta duruyor, çünkü hâlâ geçerli… O haritayı ve planı gerçekleştirecek olan Centcom’un askerleri Suriye’de, onların “sahadaki botları” olan PKK uzantısı PYD-YPG-SDG unsurları ülkenin üçte birini işgalleri altında tutuyor.
“Neden bu planlar rafa kaldırıldı?” diye soracak olursanız, Sn. Büyükelçi bu sorunun cevabını benden iyi bilir. Trump, bu sözüm-ona Kürdistan’ın yani “İsrail’i koruyan ikinci İsrail” projesinin işlevine gerek bırakmayacak, İran’ın İsrail’e ve ABD’nin bölge çıkarlarına tehdit olmasına son verecek adımları, ülkeleri bölerek, on binlerce kişinin hayatına ve milyonların köyünden, kentinden ve hatta ülkesinden uzaklaşmasına sebep olacak bir askeri operasyon yerine, İran’la görüşmeler yoluyla atılabileceğine, Pentagon’u ve NeoConcu, küreselci harita meraklılarını ikna etti.
Trump’ın en has adamları, Başkan Yardımcısı, Savunma ve Dışişleri bakanları, eski ve yeni ulusal güvenlik danışmanları, New York Times’ın ifadesiyle NeoCon ceketinin üstüne MAGA şapkası takmış kişiler. Bu ekibin varlığı, gerektiğinde Başkan’ı “A Planı’na dönmeye” ikna edebilecekleri güvencesini verdi ve geleneksel harita meraklılarının ve Centcom’un Trump’a “mühlet” vermesini sağladı.
Trump’ın İran’ı nükleer güç olmaktan caydırma ve İsrail (ve Orta Doğu petrollerinin ABD’ye rahatça akması) için tehdit olmaktan çıkartma planı işleyecek mi? İsrail ve ABD’deki İsrail Lobisi, bunun işlememesi için büyük gayret harcıyor. Trump daha önce de Pentagon’u, Clinton-Bush-Obama planlarından, söz gelimi Afganistan’da ve Irak’ta çok miktarda asker ve silah bulundurmaktan vazgeçirmişti. Hele şimdi arkasında “Önce Amerika” diyen ve ABD’nin küresel jandarmalık misyonunu reddeden bir muhafazakar kitle varken, Trump NeoCon’lara kolay pabuç bırakmayacaktır.
Büyükelçi, Twitter mesajında “Suriye’nin trajedisi bölünerek doğdu” derken, Osmanlı İmparatorluğu’nu yok ederek yerine irili ufaklı devletçiler kuran İngiltere ve Fransa’nın adını vermedi. Onların hatalarının tekrar edilmeyeceğini vurguladı. Ama Suriye’deki ABD gücünün oradaki varlığı, onların eli-ayağı konumundaki PKK uzantılarının hala Suriye’de devam etmesi, bırakın Suriye’yi, “Suriye Demokratik Konseyi ABD Misyonu” adı altında başkent Washington’da (üstelik Türkiye’de terörist olarak aranmakta olan kişiler tarafından) temsil edilmesi, Sn. Barrack’ın samimiyetine ağır bir gölge düşürüyor.
Trump önce kendi planını her an rayından çıkartacak olan İsrail’de demokratik bir yönetimin iş başına gelmesi ve Apartheid rejiminin sona ermesini sağlamalıdır; ki o zaman bizler de Büyükelçinin ifadesiyle “barışa açılan kapıdan ve yeni bir refah ve güvenliğe giden yolu keşfetmek istediklerine” inanalım.