ABD Başkanı George Bush, İngiltere Başbakanı Tony Blair ve Bülent Ecevit ekonomik bir zirvede buluşmuşlar. Gazetecilerden biri :
– Üç lidere de aynı soruyu yöneltmek istiyorum, demiş; ülkenizde bir memur kaç para maaş alır ve kaç parayla geçinir?
Önce Bush cevap vermiş:
– Bizde bir memurun ortalama maaşı 2 bin dolardır. Bin dolara geçinir. Kalan bin dolarını nasıl değerlendirir, orası beni ilgilendirmez.
Sözü Blair almış:
– Bizde memurun ortalama maaşı bin sterlindir. Bunun yedi yüzüyle geçinir, kalan üç yüz sterlini ne yapar, beni ilgilendirmez".
En son Ecevit cevap vermiş:
– Benim memurum ayda 150 milyon lira maaş alır. Aylık asgarî ihtiyacı 300 milyon liradır. Memurun nasıl geçindiği beni hiç ilgilendirmez. (E-postayla gönderen okuruma teşekkürler).
* Raif Dinçkök-Sabahat Doğanyılmaz çiftiyle Ufuk Güldemir-Begüm Özbek çifti, geçen gün birlikte bir eğlence yerinden çıkarken, Sabah muhabiri fotoğraflarını çekti. Güldemir çok kızdı ve muhabiri arayıp ağzına geleni söyledi. Sabah’tan bir arkadaşım "Kara mizah" diyor ve ekliyor: "Ufuk Bey, beraber çalıştıkları dönemde, bu muhabirden ünlü kişilerin sevgilileriyle resimlerini çekmesini isterdi. Muhabir resim getiremezse, Güldemir yine böyle bağırır çağırırdı".
-
* Hakan Uzan bu sene, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda bazı akşamları parayı bastırıp kapattı. Böyle diyorum çünkü o akşamlar daha önce Most Production tarafından kiralanmıştı. Uzan’ın amacı konser değil, bu günleri Most’a kaptırmamaktı, deniyor. Hatırlarsınız, Most geçtiğimiz yıllarda, Yeşim Salkım’ı Rumelihisarı Konserleri’nin kadrosuna almamıştı. Hakan Uzan, Yeşim Salkım’la evlendikten sonra, Rumelihisarı Konserleri’ni Most’un elinden aldı. Ama hıncını hâlâ alamamış olacak, yol kesmeye devam ediyor.
-
* Türkiye’nin ünlü starlarından birinin başı, eski sevgilisiyle dertte. Starımızla sevgilisinin, mahrem anlarını videoya çekip, birlikte seyretmek gibi bir fantezileri varmış. Ancak, özel ve profesyonel hayatta yolları ayrılınca, kasetler erkek tarafında kalmış. Starımız, 50 bin dolara adam tutup, eski sevgilisini tehdit ettirmiş, ama alamamış kasetleri. Şimdi, eski sevgili beni tehdit ettiler diye mahkemeye başvurur diye ödü kopuyor. Eh, sen de adama telefonda dümdüz gitmeseydin.
"Gidici" denilen bakanlardan biri de Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz. Gazetecilerin suallerine cevap vermiş:
– Devletime ve milletime nerede zarar vermişim? Onu bana söylesinler, ben kendim istifa ederim.
Bir bakanın değişmesi için illa "vatana millete zarar vermesi" gerekmez. Başarılı bulunmaması da yeterli bir sebeptir.
Sayın Öksüz’ün bu çıkışını duyunca, aklıma iki hadise geldi. Hangisi duruma daha uygun, bilemedim. İkisini de anlatacağım.
Yıllar önceydi. Kuşadası’nda yapılan bir TÜSİAD toplantısı. Öğle yemeği ertesi, perdeleri kapalı, sıcak toplantı odasında herkesi fena halde uyku basmıştı. Oturumu Rahmi Koç yönetiyor. Kürsüde Azerbaycan Dışişleri Bakanı Hasan Hasanov.
İshak Alaton pür dikkat dinliyor ama, zaman zaman Bakan’ın Azerî Türkçesi’ni anlamakta zorlanıyor. Bir ara cümlenin ucunu kaçırınca, söz istedi:
– Sayın Başkan, konuşmacının son cümlesini anlayamadım.
Hasanov notlarına baktı, düşündü... I-ıh, ne dediğini hatırlayamadı.
Rahmi Bey dinleyicilere sordu:
– Arkadaşlar, Sayın Hasanov’un söylediğini anlamayan var mı? Rehavet içindeki salondan ses çıkmayınca, Koç, İshak Bey’e döndü:
– Bak İshak, senden başka herkes anladı!
Ne zarif insandır İshak Bey, herkesten çok kendisi gülmüştü.
-
Büyüdüğüm mahallede saf, fazlasıyla iyi niyetli bir bey yaşardı. Karısı adama alenen boynuz takıyor, bütün mahalle halkı da bu duruma üzülüyordu. Sonunda kalkıp adama gittiler, utana sıkıla lafı açtılar:
– Bey, "sizin üstünüze ne vazife" diyeceksiniz ama gönlümüz razı gelmedi. Yüzümüzü kızdırıp söyleyelim dedik. Eşiniz hanımefendi sizi aldatıyor.
– Yaa, demek öyle!
Adamcağız başını öne eğip biraz düşündü, sonra kararlı bir tonda cevap verdi:
– İyi de, bu, lafla olacak iş değil ki... Karımın beni aldattığını ispat edin, o dakika boşayayım!..
Bebeğini aldırdıktan sonra Danimarka’ya giden Hande Ataizi Türkiye’ye dönmüş. Bizim Oscar TV’de Deniz Altuntaş’ın haberini okudum: Ataizi, havalimanında gazetecilerden kaçmaya çalıştı, diyor. Basın mensuplarının kendini rahat bırakmasını istedi, gazetecilere hakaret ederek arabasına bindi, gitti... Muhabiri anlıyorum, "niye bizde yok" derler diye haberi yapmak zorunda. Ama genelde, gazetecileri anlamıyorum doğrusu. Sizin sayenizde adam yerine konanların size terbiyesizlik etmesine neden izin veriyorsunuz? Dört gazete "haberini koymuyorum" dese, geriye Hande Ataizi diye biri kalır mı, acaba?
Özay Şendir
Şehidini bırakmayan ordu...
7 Temmuz 2025
Tunca Bengin
Ateşkes diyeceğine katile dur de...
7 Temmuz 2025
Cem Kılıç
Unutulan aylık 5 yıla kadar alınabiliyor
7 Temmuz 2025
Didem Özel Tümer
Hızlı hafta, kritik temmuz, sıcak yaz
7 Temmuz 2025
Abdullah Karakuş
Vatikan mesajları ve Papa’nın Türkiye ziyareti
7 Temmuz 2025