Yıllarca önceydi. Fransa’da arkadaşlarla sohbet ediyorduk. Masadakilerden biri de, halen Fransız hükümetinde "çok yüksek" mevkide olan bir sosyalist politikacının kardeşiydi.
Söz döndü dolaştı, yine Ermeni soykırımı iddialarına, Kürt meselesine, PKK’ya, insan haklarına geldi. Türkiye’de askerî yönetim olduğunu, Güneydoğu’da halka eziyet edildiğini, PKK terörü diye anlatılan her şeyin propaganda uydurması olduğunu iddia ediyordu adam...
Ben de, sanki doğruyu kabul ettirebilirmişim gibi, aksini ispata çalışıyordum.
Bir ara tepem attı, "Bir Fransız eri pusuya düştüğünde, bir pilot şehit olduğunda, sizin evin tepkisi ne olur?" diye sordum. "Hiiç, bize ne askerden!" dedi. "Yaa!.. Bizim evde hüngür hüngür ağlanır. Sen bizi anlayamazsın!" diye kestirip attım.
Dün, Pilot Teğmen Ayfer Gök’e ağlarken, o günü hatırladım.
Feminist dostlar da, erkekler de beni hoş görsün, anlamsız elbette biliyorum, ama şehidin bir genç kız olması beni ayrıca üzdü. Mekânı cennet olsun! Allah anasına, babasına, nişanlısına, cümle yakınlarına sabır versin!
(Annem, genç kızlığında, Ankara’da seyrettiği bir havacılık gösterisini hatırlıyor. O zaman "ilk Türk kadın paraşütçü" olarak bilinen Eribe Hanım, paraşütü açılmayınca, herkesin gözü önünde yere çakılmış. Annem "ilk Türk havacılık şehidi kadınımız bu Eribe Hanım olmalı" diyor ısrarla. Ben doğrulatamadım.)
Ekranda seyrederken bile, protokol denilen şey beni öldürür. Kâbuslarımdan biri, mesela resepsiyonlarda dikilip, yüz kişinin elini sıkmaktır. Ben olsam, yorgunluktan ne potlar kırardım kim bilir!
Böyle bir hadise, İnci Çetin’in başına geldi. Hikmet Çetin TBMM Başkanı olduğu günlerde eşiyle birlikte, 75. Yıl resepsiyonu için gelen misafirleri karşılıyordu. Artık, kaç yabancı diplomata "welcome" dediler, ne kadar yoruldularsa... Kapıdan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev girince, İnci Çetin elini uzattı ve "Oooo. Mr. Aliyev, welcome, welcome" dedi. Tecrübeli devlet adamı Aliyev, şöyle bir bakındı, bana mı söylüyorlar diye. Hep birden gülüştüler, sonra sohbete koyuldular; Türkçe olarak tabii.
-
Türkiye’nin ilk "resmî transeksüeli" Sisi lakaplı Seyhan Soylu, kabul edilseydi eğer, bugün Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli bir polis memuruydu. Sisi’nin, bundan 5-6 yıl önce, Polis Akademisi’ne girmek için yaptığı müracaat, nedense reddedilmiş. Hayatını menajerlikle kazanan Sisi "Polis olamadım, ama polise hizmetten yine de geri kalmıyorum" diyormuş. Ne demekse!
-
"Meclis’teki koltukların kırmızı rengi, milletvekillerinin sinirli olmasına sebep oluyor. Onun için ikide bir kavga çıkıyor", dediler, siz de işitmişsinizdir. Bir psikiyatrı aradım, diyor gazeteci ağabeyimiz; "Boğalar neden kırmızı renge sinirlenir?" diye sordum. (Gündeme uygun fıkraları, başından geçmiş gibi anlatır. Ama oyunun kuralıdır bu, hiç bozmayız.) Psikiyatr dostum itiraz etti:
– Kırmızıya boğalar değil, inekler kızar.
– Olur mu canım? Boğalar arenada kırmızı beze saldırı ya...
– Hayır hayır, ondan değil... Boğaların tepesi, bunlar bizi inek yerine koyuyorlar, diye atar. Saldırmalarının asıl sebebi budur.
İnternet sitelerinde "bugün seçim olsa, oyunuzu kime verirdiniz?" diye soruluyor sık sık.
Bir bilene sordum, "Bunlara anket demek için bin şahit ister, bilimsel değeri yoktur" dedi. Ben işin o tarafını bilmem. Haberturk adlı sitede böyle bir sual sorulmuş; son baktığımda 2.580 kişi cevap vermişti. Bir seçim olsa, sonucun böyle çıkacağına beni hiçbir kuvvet inandıramaz. Ama insanların Ankara’daki "ana iktidar" partileriyle, "ana muhalefet" partilerinden nasıl sıtkının sıyrıldığını gösterir diye, sonuçları buraya aldım.
İbrahim Tatlıses’in haftalık magazin gazetesi İmparator yakında günlük olarak çıkacak, başına Aykut Işıklar geçecek, diye yazdım. İbrahim Tatlıses’in yatırımlarından bahsederken de "fast-lahmacun sektöründe faal" diye takıldım ya, haklıymışım.
Tatlıses, gerçekten de gazeteyle lahmacunu birbirine karıştırmış. Mart ayı içinde çıkacağı söylenen gazete için personel alınacak; adaylar çağrılmış, görüşmeler yapılmış, alınan alınmış... "İşe ne zaman başlıyoruz acaba?" diye soranlara da "Gazete çıkmadan bir iki gün önce, biz sizi ararız!" denilmiş.
Lahmacun mübarek... Aç hamuru, sür fırına, al sana günlük gazete!
Yılların gazetecisi Aykut Işıklar bunu duyunca, saçını başını yolmuştur mutlaka.
Özay Şendir
Şehidini bırakmayan ordu...
7 Temmuz 2025
Tunca Bengin
Ateşkes diyeceğine katile dur de...
7 Temmuz 2025
Cem Kılıç
Unutulan aylık 5 yıla kadar alınabiliyor
7 Temmuz 2025
Didem Özel Tümer
Hızlı hafta, kritik temmuz, sıcak yaz
7 Temmuz 2025
Abdullah Karakuş
Vatikan mesajları ve Papa’nın Türkiye ziyareti
7 Temmuz 2025