Bilal Meşe

Kusura bakmayın ama artık sabır mabır kalmadı beyler! Duyarlısınız, rekorlar kitabına, geçiyorsunuz, iyisiniz hoşsunuz da, şu küfür kafir olayından hâlâ bıkmadınız mı?
Nerede kaldı sizin örnek taraftarlığınız?
Takıma ve kulübe, maddi manevi ne büyük zararlar verdiğinizin farkında mısınız?
Destek yerine köstek oluyorsunuz!
Hani sizleri tanımazsak, bu takımı sevmediğinize inanacağız.
Galatasaray puan kaybetmiş, Fenerbahçe yenilmiş, Kartal’ın size müthiş gereksinimi olduğu anlarda ortalarda yoksunuz?
Valla biz uyarmaktan, siz küfür etmekten bıkmadınız!

Almeida ve Veli cezalı... Hilbert ve Aurelio sakat... Hadi Veli ve Aurelio, takım içinde alternatifleri var, sorun yok... Ne var ki, Almeida ve Hilbert’in olmayışları, Beşiktaş adına bizce en büyük kayıptı. Çünkü Almeida, sadece golcü değil, rakip savunmayı hem karıştırıyor, hem goller atıyor, hem de asist yapıyor. Hele Hilbert’in olmayışı, Kartal’ın kolunu kanadını kırıyor ! Alman futbolcunun olmadığı maçlarda kanat bindirmelerine hasret kaldık! Dünkü maçta Ekrem Dağ’ı bırakın hücuma çıkmayı, kanadı neredeyse yol geçen hanı gibiydi ! Mustafa Pektemek kusura bakmasın ama, o benim penceremden ‘nöbetçi’ golcüdür ! Troisi’nin golünden sonra öyle bir fırsat yakaladı ki, atsa, herşey terse dönecek, işin rengi değişecek, belki de on birdeki yerini sağlamlaştıracak. Necip’e ne demeli? Hadi o golcü değil, mazereti var! O da atsa, kahraman olacak. Navarro’nun da bu iki pozisyonda hakkını yememek gerekir, zamanlaması iyiydi, biraz da şansı yaver gitti, yüzde yüzlük iki gole set çekerek, maçın kader adamı oldu.
Sivok-Egemen ikilisi yeniden buluştu, buluşmasına da, 47 saniyede Troisi’nin attığı golü ne onlara, ne de Rüştü’ye yakıştırabildik !
Fernandes’in başlama düdüğüyle birlikte çok

Beşiktaş’ı yorumluyorsanız, son saniyelere kadar bekleyeceksiniz!
Çünkü, Kartal’ın, ne zaman ne yapacağı, ne zaman kötü oynayacağı, ne zaman galibiyeti son saniyelerde yakalayacağını önceden kestiremezsiniz! Tribünlerde saçınızı başınızı yolarsınız, dokuz doğurursunuz, bunalıma girerseniz. Beşiktaş, önce üzer, sonra sevindirir!
Futbolunda biraz güzelliği burada yatmıyor mu zaten?
Tam beraberliğe göre yazıyorduk ki, son saniyelerde Egemen sahneye çıktı, takımını kurtaran isim oldu.
Valla helal olsun Gazintep’e... İnönü Stadı’nda Kartal’a kafa tuttu, iki kez öne geçti, koruyamadı, uzatmanın son saniyelerinde yediği golle puan için geldiği İnönü’den hayal kırıklığıyla evinin yolunu tuttu.
El Yasa ve Sosa’nın gollerine lafımız yok, helal olsun onlara... Ancak bu iki golde de başta Cenk olmak üzere Kartal’ın savunmacılarına söylenecek çok şey var!
Ya Cenk kardeş, El Yasa’nın attığı golde nereye çıktın öyle? Topa mı, arkadaşlarına mı? Peki, Sosa’nın golüne ne demeli? Bir kaleci için en büyük handikap kararsızlıktır. Ya zamanında çıkacaksın, ya da alamayacağın topa çıkmayacaksın. Sen iki golde da baş aktördün bunu unutma! Tabi ki, savunmacılarda en az senin kadar hatalı

İster yardımcı, ister orta hakem ol, farketmez. Hata yapma lüksünüz yoktur, hele hele sonucu etkileyecek hatalı karar verdiniz mi, vay halinize?
Tıpkı Asım Yusuf Öz gibi...
37. dakikadaki tartışmalı pozisyonun baş kahramanı! Pozisyonun başlangıcında Ali Tandoğan’ın ofsayt olup, olmadığı tartışılır! Ne var ki, Öz pozisyonu devam ettirdi, topa son anda kaptan Necati Ateş dokundu, Cenk, topu çizgi üzerinde kontrol etmeye çalıştı. Topun tamamı çizgiyi geçti, ancak yan hakem Öz, yerinden kıpırdamadı, orta hakem Halis Özkahya da onun bu kararına uymak zorunda kaldı!. Bırakın topu Cenk bile çizgiyi geçmişti! Evet, Öz pozisyonu iyi süzemedi, süzemediği gibi, maça ister istemez verdiği hatalı kararla damgasını vururken, hem maçın seyrini değiştirdi, hem de Antalyaspor’un olası üç puanına set çekti.
Kaldı ki, Antalyaspor, güçlü rakibi karşısında savunmasına yaslanmadı, tam tersi ofansif oynadı, pozisyonlar üretti, birinde yan hakeme takıldı, diğerlerini atamadı.
Bir şey dikkatimi çekiyor, Simao ne zaman on birde sahaya çıksa, Beşiktaş’a bir haller oluyor! Simao asla eski Simao değil! Oyuna ve de hücuma hiçbir katkısı olmadığı gibi, nedense Kartal’ı ateşleyen, topu rakip sahaya

Futbolumuzun efsane isimlerini yakından tanımanın ayrıcalığını yaşadım yıllarca. Metin Oktay, Yusuf Tunaoğlu ve Vedat Okyar. Onlarla aynı havayı soludum, maçları birlikte izledik, hatta salonda karşılıklı keyif dolu maçlar bile oynadık.
Ve son olarak Lefter ağabey, onu da dün uğurladık. O da bizim ailemizin bir parçası ve futbolumuzun en büyük efsanesiydi. Futbolculuğu bir kenara adam gibi adamdı Lefter ağabey...
Seni de çok özleyeceğiz Lefter ağabey, mekanın cennet olsun...
* * *
Carvalhal ve futbolcular geçmişteki iş kazalarından, puan kayıplarından ders almışlar. Carvalhal, sahaya sürdüğü kadroda taşları yerinde kullandı, Edu’yu sağdan alıp, sola çekti, futbolcular da maça istekli başladılar, disiplinden uzaklaşmadılar, sahanın her yerinde presi öne çıkardılar.
Ertuğrul Sağlam’ın, Beşiktaş’ı iyi analiz etmesi, bol pozisyonlu mücadeleyi de beraberinde getirdi. Konuk takım, savunmasını sağlam tutarken, sık sık kontr toplarla kanatlardan yüklendi, pozisyonlar üretti, birini gole çevirdi. Hele Turgay’ın kaçırdığı bir pozisyon var ki, inanılmaz! Atsa, her şey terse dönecek, hem skoru eşitleyecek, hem de Kartal’ın moral motivasyonunu sıfıra indirecek! Önce Fernandes,

Erkeklere derdimizi bir türlü anlatamadık... Bizler küfür konusunda uyarmaktan, onlar küfür etmekten bıkmadı!
Olan Beşiktaş’a oluyor, farkında değiller!
Kapıları dişi Kartallara açtılar, onlar soğuk havaya karşın kapalıdaki yerlerini aldılar.
Buraya kadar iyi... Destekleri harikaydı...
Peki, o küfürlere ne demeli?
Maşallahınız var, erkekleri hiç aratmadınız!
Tribünde oluşturduğunuz güzelliklere gölge düşürdünüz!

Ankaragücü, ligde dibe vurmuş, gün sayıyor! Yönetimi var, parası - pulu yok! Yabancıların tamamı tüymüş!
Koca Ankaragücü, kendi yağıyla kavruluyor, taraftarın harçlıklarıyla moral buluyor, yerlilerle ayakta kalmaya çalışıyor. Ankaragücü’nün lige tutunması, mucizelere kalmış, onur savaşı veriyor...
Böylesi handikaplarla Beşiktaş karşısına çıkan Ankaragücü, maç süresince sadece ilk yarıda Turgut’la bir pozisyon buldu, ona da Cenk izin vermedi. Ankaragücü, güçlü rakibi karşısında akıllı oynadı, ilk yarı biraz ofansa çıktı, ikinci yarıda tüm hatlarıyla savunmasına yaslandı, müthiş bir direniş gösterdi, çok kritik bir puan alırken, Beşiktaş’a zirve yarışında darbe vurdu. Onca sıkıntıya karşın koca Beşiktaş’a kafa tutmaları bile alkışa değer. Bravo Ankaragücü’ne...
Gelelim zirvenin en büyük ortaklarından, haftalardır yenilmeyen Beşiktaş’a... Evet, Quaresma yok, Kartal onsuz da kazanıyor... Ne var ki, takımın tüm yükünü Fernandes üstlenmiş, o oynarsa Beşiktaş, pozisyon üretiyor, atıyor, maç kazanıyor.
Koca ilk yarıda koca Beşiktaş bir pozisyon üretemez mi? Maalesef... Kartal, bu yarıda toplam dört şut atmış. Bir tanesi bile kaleyi tutmamış!
Carlos Carvalhal, ikinci yarıda

Skibbe'nin, meslektaşı Yanal'a iyi bir miras bıraktığı tartışılmaz. Yanal'ın Türk futbolunu, takımları iyi tanıdığını biliyoruz. Başarılı olmasını diliyor, ikinci yarıda nasıl bir performans ortaya koyacağını da merak ediyoruz doğrusu...
Carlos artık bizden biri...
Kartal'ı sıkıntılı dönemde aldı, yılmadı, çalıştı, düzlüğe çıkardı, zirve yarışında söz sahibi yaptı.
Tayfur Havutçu'nun tepede olması, onun için de avantaj olacak.
Havutçu-Carlos dayanışması başarıları da birlikte getirecektir.
Carlos, kadroda devamlılıktan yana, doğru da yapıyor.
Kazanan kadronun sağıyla soluyla oynamıyor. Taşlar giderek artık yerli yerine oturuyor.