Bu tip dev organizasyonlarda ne hikmetse bir türlü devamlılığı sağlayamadık maalesef! Demem o ki, bir varız, bir yokuz. Elbette ülkemiz adına üzülüyoruz elbette. Neyse, geçmişi masaya yatırmak istemiyorum. Günümüzde dönersek, yani 2024 Avrupa Şampiyonası Elemeleri’ne...
Gurubumuzda fotoğraf çok net, yan yollara sapmanın anlamı yok. Finallere bir ve iki gidecek, favoriler arasında biz de varız. Hırvatistan bu tip turnuvaların neredeyse gediklisi sayılır ki, öyle... Geriye Galler, Ermenistan ve Letonya kalıyor.
Ancak makasın daraldığını biliyoruz. Herkes birbirini yenebilir, bunu da görüyoruz, yaşıyoruz. Bu şartlar ne olursa olsun rakibi hafife almaya yer yok arkadaş! Çünkü hedef o kadar büyük ki, orada ülkemizin bayrağını sallamak istiyoruz. Onun içindir ki, rakip kim olursa olsun, Letonya da olsa, ayağımızı yere sağlam basmak zorundayız.
HHH Tamam, gurubun en zayıf halkası kuşkusuz Letonya’dır. Böylesi hedeflerde iyi oyundan çok, skor tabelası bizi ilgilendiriyor. Ne var ki, böylesi zayıf bir rakip karşısında bir türlü senkron
Efendim, geçtiğimiz haftalarda PFDK tarafından Şenol Güneş’e verilen 104 bin liralık para cezasını sert şekilde eleştirmiştim, hala da sözlerimin arkasındayım. İnsanlar düşüncelerini hakaret olmadığı sürece ortaya koyar, demokrasinin gereği de budur zaten.
Hiç kimsenin avukatlığına soyunmadım, işim de olmaz. Ancak ortada bir haksızlık varsa, babamı tanımam eleştiririm, savunurum arkadaş. Bakıyorum, tüm oklar Beşiktaş’a çevrilmiş; disipline giden gidene! Başkan Çebi, ardından Güneş, bitmedi Seyit Ateş ve son olarak kulübün İletişim Direktörü Meriç Müldür... Bakalım sırada daha kimler olacak? Müldür’e kesilen para cezası ise 26 bin TL...
Müldür’ün sosyal medyadan 5 Haziran tarihinde attığı twette, “TRT Spor tam 1 saat 45 dakikadır ‘Büyükekşi ile icraatın içinden’ programı yapıyor. Resmen TFF Başkanı’nın seçim propagandası” ifadelerini kullanmış.
İçeriğine bakıyorum, kişisel bir eleştiri. Ne var ki içeriğinde hakaret içeren tek harf, tek kelime yok arkadaş!
Bazı oyuncular vardır, bırakın oynadıkları takımı, ülkemizde iz bırakırlar. Öyle ki, farklı renklere gönül verenler bile ona saygı ve sevgi duyarlar.
Atiba Hutchinson böyle bir fotoğraftır. Düşünün, 10 yıldır Beşiktaş’ın formasını giydi. Tam bir profesyonel, örnek bir krampondu. Atiba bu sürece tam tamına 3 Süper Lig şampiyonluğu, 1 Türkiye Kupası ve 1’de Süper Kupa sığdırdı. 11’de de oynasa, yedek kalıp sonradan da oyuna girse, Kartal’ın orta sahada en büyük kozuydu kuşkusuz. Saha dışında, efendiliğiyle de ön plana çıkan Atiba, her ne kadar Kanadalı ise de o artık bizden biri... Kartal’ın efsaneleri arasında çoktan girdi bile. Teşekkürler Atiba, yolun açık, şansın bol olsun, güzel adam.
***
Biliyorum, yönetim, teknik kadro ve futbolcular, Beşiktaş’ın Süper Lig’deki konumundan pek de mutlu değiller, haklılar. Bu kadar iyi futbol oyna, müthiş bir seri yakala, zirveden uzak kal! Eee, futbol böyle bir oyun... Ne olacağınızı önceden kestiremezsiniz. Rakiplerinize asla hafife alamazsınız, bu oyunun değişmez
Beşiktaş’ın en büyük özelliği, eksiği, sakatı ve de cezalısı olmasına karşın, rakip kim olursa olsun, oyun anlayışı kazanma üzerine kurulu. Bu meziyet, kuşkusuz Şenol Güneş’in işbaşı yapmasıyla ortaya çıktı.
Örneğin dünkü maç... Galatasaray ipi göğüslemiş, yani büyük hedef kaçmış, psikolojik olarak frene basarsınız di mi? Ne var ki Kartal’da öyle vites küçültme, geriye atma yok, hep 5’e takıyor. Bu bir farkındalık... Ancak savunma güvenliğini de elden bırakırsanız, rakibin iştahını kabartırsınız, kalenizde iki golü de görürsünüz!
Fakat, kalesinde baskı görse de, rakibine pozisyon verse de fark etmiyor. Üçüncü bölgede öyle kramponlar var ki, savunmaların korkulu rüyası adeta... Yeter ki pozisyon bulsun affetmiyorlar. Örneğin Cenk Tosun, Aboubakar, arada sürpriz isimlerden Gedson ve Tayfun Bingöl... Attıkları gollerle Kartal’ı sırtlayan isimler oldular.
Aboubakar, kaleci ile karşı karşıya kaldı, topu kontrol edemedi, arkadan gelen Gedson, Kartal’ı öne
Beni bilen, bilir, bizim kulvarda şartlar ne olursa olsun, hep yerli teknik adamları öne çıkardım, onları savundum, hiç de pişman değilim. Kaliteli ve kariyerli yabancı hocalar baş tacı, onlara gıkım çıkmaz, yeter ki Türk futboluna katkıları olsun.
Niye yerliciyim?
Alın size Okan Buruk...
Tam 12 yıl Galatasaray forması altında top koşturdu, 19 yıl süren futbolculuk yaşamına birçok başarılar ekledi. Inter, Beşiktaş ve Başakşehir’de forma giydi. Bu süreçte 16 farklı teknik adamla çalıştı. Mustafa Denizli’den Fatih Terim’e, Hector Cuper’den Abdullah Avcı’ya kadar...
Bu anlamda çok şanslıdır Okan Buruk. Her hocadan farklı şeyler öğrendi, tecrübe kazandı...
Sonra mı?
Geldi, Galatasaray’ın teknik patronu oldu...
Şöyle zaman tüneline giriyorum, Şenol Güneş’e yapılan eleştirileri anımsıyorum... Bir bakıyorsunuz giyim, kuşamına takmışlar! Bir bakıyorsunuz saçına, başına odaklanmışlar, stiline, tarzına dokundular!
Tek laf etmedikleri işi, yani teknik adamlığı, bari bir de ona etseydiniz! Kişisel olarak kimsenin giyimine, kuşamına karışmam, işine bakarım. Tabi ki bu oyunda futbolcular gibi teknik adamlar da hata yapabilirler, gerek kadro tercihi, gerekse oyuncu hamleleri ve taktik anlayışı olarak.
Ancak gerçek verileri, yani başarıları yok sayamazsınız, güneşi balçıkla asla sıvayamazsınız, bunun için uğraşmayın!
Önce Şenol Güneş’in apoletlerindeki yıldızlara bakın, bir Dünya Üçüncülüğü, iki Türkiye Ligi şampiyonluğu, namağlup gruptan çıkma, bunları hangi kefeye koyacağız? Halkın içinde yaşayan bir gazeteciyim.
Beşiktaş sevdalılarını bir kenara bırakın, rakip renklere gönül verenler bile Kartal’ın oyununu hayranlıkla izliyorlar. Öyle ki, “Keşke Güneş sezon başında gelseydi, Beşiktaş’ı banko şampiyon yapardı” diyenlere de çok
Adana Demirspor’un ligde dördüncü sırada olmasını sakın ola yadırgamayın, iyi futbol oynuyor, iyi mücadele ediyor, üretiyor, atıyor, etkili kramponları bünyesinde taşıyor. Demem o ki, özellikle sahasında adeta devleşiyor, keyifli bir futbol ortaya koyuyorlar. Nitekim tribünlerin full oluşunun da temelinde ev sahibi takımın bu özelliği yatıyor. Teknik Direktör Montella’nın da hakkını teslim etmek gerekir, iyi futbol oynatıyor.
Maç mı? Müthiş, tempolu, bol pozisyonlu, top bir o kalede bir bu kalede... Vallahi uzun zamandır liglerimizde böylesi keyifli bir mücadeye tanıklık etmedik. Gözlerimizin pası silindi, ekran başında heyecanlandık.
Beşiktaş’ın hesabı belli... Zirve kaçtı, ikincilik için mücadele ediyor. Kartal’ın tutanacak başka dalı kalmadı. Son iki haftadır maça tutuk başlayan, ikinci yarıda açılan Kartal, o negatif görüntüsünden Adana’da sıyrıldı, baskılı başladı. Gelin görün ki, ofansa çıkışlarda top kayıpları, hep Kartal’ın kalesine tehlike olarak döndü. Bunun temelinde ev sahibin
Yıllardır altyapılara gerekli yatırımların yapılmadığına işaret ettim, eleştirdim, gelin görün ki derdimi anlatamadım arkadaş! Bakın büyük takımlara, hatta Anadolu’ya, kasaları neredeyse tamtakır, borçlar aldı başını gidiyor!
Niye mi? Siz her sezon emekliliği gelmiş ya da yetenekleri tartışılan onca yabancının peşinde koşarsanız olacağı budur. Şöyle ‘kendi yağımızla kavrulmayı’ hiç beceremedik, yani o güzelim altyapıları hep ikinci plana ittik!
Lafı uzatmayayım, Hollanda Ligi’nde Feyenoord şampiyon olarak ipi göğüsledi değil mi? O takımın kaptanı kim mi, Orkun Kökçü... Rotterdam’da yapılan kutlamalarda Orkun’a müthiş bir sevgi vardı, izledim. Güncel piyasa değeri 30 milyon euroya yükselen 22 yaşındaki Orkun 44 maça çıktı, 12 gol attı, 5 asisti var. Orkun, A Milli Takım’ın da çok değerli isimleri arasında, EURO 2024 elemelerinde çok katkı yapacağından kuşkum yok. Orta sahada çift yönlü oynayan, şık pasları ve uzaktan şutlarıyla takımına değer katan bir yıldız o...
Demem o ki, Orkun Kökçü