Trabzonspor Fırtınası’nın yerinde ‘yeller’ esiyor!... Yabancı ve yerli tam tamına 13 transfer yapıldı. Bordo-mavili ekibin fotoğrafına bakıyorum, negatif ötesi, gelecek adına S.O.S sinyalleri veriyor!
Şenol Güneş’in bu görevi üstlenmesi müthiş bir özveridir. Başka bir deyişle Güneş, taşın altına elini değil adeta gövdesini koydu! O yuvadan yetişti, ekmeğini yedi, suyunu içti. Ahde vefadır bunun adı.
Güneş hocanın zorlukları aşacak tecrübesi var, var olmasına da, elinin altındaki kadroyla yetinmek zorunda. Ta ki ara transfere kadar!
Bordo-mavili ekip evet üretiyor, ama atamıyor!
Peki kardeşim, Paul Onuachu’yu niye kadroda tutamadınız?
Evet, kiralık idi, tamam. Eee onca yabancıya verdiğiniz bonservis bedelini Onuachu’ya yatırsanız fena mı olurdu? Bitmedi, Alexander Sörloth ve Andreas Cornelius’un Trabzon’la yolları kesişti, müthiş bir performans ortaya koydular, sonra Avrupa’ya kanat çırptılar...
‘Kaçan balık, büyük olur’ derler büyüklerimiz. Trabzonspor’un elinden kaçırdıkları da çok
Bir deyim var, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” diye...
Bu deyiş, Beşiktaş’la müthiş örtüşüyor. Niye mi?Sahanda, taraftar desteğiyle üç puana, yani ofansif oynamaya eyvallah... Ancak, savunmayı boşlarsanız, evdeki ‘bulgurdan’ da olursunuz! Yani kontra topları gözden kaçırmayacaksınız.
Rakip de boş durmuyor...
İki sıcak örnek... 12’de Caner Erkin’in uzun pasıyla buluşan Thiam, Uduokhai’yi geçti, vurdu, Mert, iki hamlede durdurdu. Bu birrr...
17’de bu kez Saiz, savunmanın arasında sert vurdu, Mert kornere tokatladı... Etti mi size ikiiii...
Tecrübeli eldiven arkadaşlarına kızdı, yerden göğe kadar haklı... Kritik yerde o pozisyonda vurdurmayacaksınız arkadaş... Mert, o iki pozisyonu kurtarmasaydı, haaa işi bu ancak, evde ne bulgur kalırdı, ne de darı!
Rachica’yi beğenirim. Çabuk ve teknik... Bal yapmayan arı gibiydi düne kadar! Sağ kulvarı müthiş kullandı, kovan balla doldu. 20’de Mario’nun asistini golle taçlandırdı, hem takımı hem de tribünleri rahatlattı.
Trabzonspor’un Beşiktaş maçında 10 kişi kaldıktan sonra savunmaya kapanmasını anlayabilirim. Mazereti vardı, haklıydı. Peki ya Kayserispor maçı?
Gördük ki bordo-mavili ekip galibiyete endeksli bir oyun taktiğiyle maça çıktı, tüm hatlarıyla yüklendi.
Buna da eyvallah...
Ancak öyle ailecek ofansa çıkarken, savunmayı unutmayacaksınız! Nitekim Kayserispor rakibinin çok adamlı çıkışlarına müthiş bir direniş gösterirken, uzun toplarla ve üçüncü bölgedeki etkili kramponlarıyla pozisyonlar üretti.
Denswil tecrübeli ancak Cardoso’nun arkadan tendonuna vurmasını ona yakıştıramadık, kritik bölgede oynuyor, farkında değil!
Pozisyon hakem Mehmet Türkmen’in önünde, durdu, VAR’dan destek bekledi, sorumluluk alamadı maalesef! Haa önün kapalı olur, eyvallah, cümle alem gördü, o süzemedi, olacak iş değil! Sanırım Mourinho’nun nazarı değdi ona, anımsayın ünlü hoca ona olan beğenisini dile getirmişti!
Penaltıyı Attamah kullandı, Uğurcan kurtardı...
Bir yanda dünyaca ünlü teknik adam Jose Mourinho, diğer tarafta son iki yılın şampiyon hocası Okan Buruk. Derbilerin havası suyu farklıdır. İbre kimden yana ya da kantarda kim ağır basıyor öngörüde bulunmak zordur.
Valla kantarı mantarı bilemem, ancak sıkı bir maç olacağı kesin. Fenerbahçe’nin taraftar avantajı var, bunu skor tabelasına yansıtır mı, yansıtmaz mı, göreceğiz. Galatasaray, Devler Ligi’nden elenmenin sıkıntını hala tam olarak üzerinden atamadı, bunu hissediyoruz. Her iki tarafta da yeni yüzler var adına yakışır bir mücadele olur inşallah!
Centilmenliğin, hoşgörünün öne çıktığı, iyi oynayanın kazandığı bir derbiye tanıklık etmek istiyoruz. Kavga değil, iyi futbol izlemek istiyoruz. İstiyoruz çünkü Türk futbolu adına, hep marka değeri artsın diye gırtlak patlatıyoruz! Ondan sonra ortaya çıkıp, ‘Biz Avrupa’da niye yokuz?” diye yakınıyoruz! Bu anlayışla Edirne’den çıkarız ama misafir takım olarak geri dönmeye devam ederiz.
GÜZEL SÖZLER
“Kendi geleceğinizi yazmak istiyorsanız kalemi başkalarının
Ali Şansalan'ın 'vitrine' çıktığı yılları anımsıyorum. Otoriteler, yere - göğe sığdıramadılar. Görüyoruz ki, Şansalan onca yıldır geri vitese takmış, gidiyor!
Niye mi?
Yahuu arkadaş, Edin Visca'nın Rafa Silva'ya kontrolsüz girişi gözlerinin önünde... Sen Visca'yı uyarmakla yetiniyorsun.
Sarı çıkarsan, hadi bir nebze! Kırmızının babası, farkında değilsin. Neyse ki, VAR seni kurtardı.
Bu oyunda avantaj diye bir kural var eyyy Şansalan! İkinci yarıda bunu da rafa kaldırdın, Kartal'ın iki atağını kestin.
***
Ehhh be Edin Visca, böylesi kritik bir maçta, 13'de kızarman onca tecrübenle asla örtüşmedi, bilesin!
Özellikle dört büyüklerin yabancı transferleri adeta baş döndürüyor. Neredeyse her sabah yeni bir transferle güne uyanıyoruz...
Hepsinin maşallahı var, eurolar, dolarlar havada uçuşuyor! Ana hedef Süper Lig şampiyonluğu... İkincisi ise Avrupa Ligi’nde kalıcı olmak...
Görüyoruz ki, şampiyonluk öyle sanıldığı gibi çantada keklik değil. Üç büyükler bu kulvarda favoriler. Fenerbahçe’ye bakıyorum, yönetim Mourinho’nun bir dediğini iki etmiyor. “Bir eli yağda, bir eli balda’ misali. “Şunu alın” diyor, bir bakmışsınız ki, adam çoktaan uçağa binmiş, ülkemizin yolunu tutmuş! Havalimanında üçlü bile çekiyorlar!
Keza Beşiktaş da öyle... Yönetim onca ekonomik sıkıntıya karşın Giovanni van Bronckhorst kimi işaret ettiyse, Kartal Yuvası’na getirdi.
Tabii bir de eldeki yabancıları göndermek için yönetim kılı kırk yarıyor. Neyse ki Aboubakar’dan sonunda kurtuldular, tabii ki biz de! Kamerunlu golcü artık Hatayspor’un başarısı için mücadele edecek.
Son
Milli Takım kaptanı Hakan Çalhanoğlu, bazı çevrelerçe eleştiriliyor, el insaf beyler, eleştirin ancak ağacı da kökünden sökmeyin! Çalhanoğlu, oyunda kaldığı sürece bakın, sonra kalemlerinizi sivriltin emi! Ay - Yıldızlı ekibin mihenk taşlarından birisidir kaptan. Hem oyun kuruyor, hem arkadaşlarını pozisyona sokuyor, mücadele ediyor, fırsat buldukça bazuka gibi şutlar atıyor, daha ne yapsın kaptan? En kritik anların aktörüdür Hakan Çalhanoğlu...
Gelelim İzlanda maçına ve Montella’ya... Efendim, forvet sıkıntısından yakınıyor İtalyan hoca! Valla elinin altında bir Kerem Aktürk var, sağda - solda forvet aramana gerek yok. Bak Kerem aslanlar gibi oynadı, müthiş mücadele etti, alın terinin karşılığını üç golle taçlandırdı. Kerem’i izlerken, Galatasaray önemli bir oyuncuyu kaybetti bence. Bak kardeş, ne güzel yurt dışına transfer oldun, sakın ola buraya dönme emi! Biliyoruz ki, bizler seni izlemeye devam edeceğiz, ‘gözden ırak’ değilsin, aman nazar değmesin kardeş...
Kartal transferde adımlarını dikkatli attı ve çok önemli takviyeler gerçekleştirdi... Örneğin Cher Ndour çok genç, öyle adı sanı duyulmamış bir oyuncu. Avrupa futbolunu ve buradaki genç yetenekleri çok iyi tanıyan, analiz eden dostlarımın kapısını çaldım, bilgiler aldım. Çok iyi bir transfer olduğunu söylüyorlar, hatta oyun tarzını Paul Pogba’ya benzetiyorlar. Özellikle pas yeteneğinin çok yüksek olduğunu ifade ediyorlar. Yani referanslar müthiş olumlu, öyle ki PSG de ondan çok şeyler bekliyor. Dostlarım Kartal’da en fazla bir yılı kalacağını ve daha sonra PSG’ye döneceğini aktarıyorlar.
Gelelim, Felix Uduokhai’ye; kapalı kutu değil, iki ayağını da iyi kullanıyor, artı topu oyuna sokmada çok başarılı. Paulista ile uyum sağladığı anda çok yararlı olacağı kesin. Adaptasyon sorunu yaşamazsa Fenerbahçe’deki Djiku seviyesinde bir stoper.
Kartal son olarak Joao Mario’yu da renklerine bağladı. 31 yaşındaki Portekizli oyuncu, orta saha ve kanatlarda oldukça yetenekli. Beşiktaş transferde frene basar mı,