Bilal Meşe

Sabah 06.00’da kalktık, Gelibolu’dan İstanbul’a dümen kırdık... Gelibolu Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Hakan Pehlivan ve yönetim kurulu üyesi Müştak Özinal ile birlikte bastık gaza, ver elini Sinan Erdem Spor Salonu yani Beşiktaş’ın kongresinde yerimizi aldık.
Pehlivan ve Özinal, iki saat süren yolculukta kime oy vereceklerini tartıştılar, tabii ki oylarının renginin ‘BEYAZ’ olduğunu biliyorum! Bana da sordular, ama gazeteci kimliğimle renk vermedim, “Söylemem, bende kalsın” dedim!
Yarım asıra dayanan Beşiktaş serüvenimde çok sayıda olağan veya olağanüstü kongreye tanıklık ettim. Giriş kartlarımızı alırken, yaşanan izdiham beni oldukça şaşırtı! Düşünün yılbaşı arifesi, herkesin tatil hesabı yaptığı ortamda kongreye böylesi ilginin olması kafamı karıştırırken, mutlu olduğumu söyleyebilirim. Çünkü, neticede her yönüyle, gerek sportif, gerekse finansal açıdan yıpranmış bir Beşiktaş vardı ortada. Yağmur ve soğuk havaya karşın sandık başına giden herkes alkışı ve de övgüyü hak ediyor. Onlar

Beşiktaş'ın finansal ve sportif açıdan fotoğrafı çok net, fluluk yok! Demem o ki böylesi bir tablo ortamında yönetime soyunmak mangal gibi yürek ister! Hadi yüreği geçtik, ya finansal durum, o başlı başına büyük bir dert, hatta kriz ötesi! Hadi yerlileri geçtik, yabancılar günü gününe paralarını isterler, sektiği anda, farklı sorunlar da birlikte gelir, ucu taaa FIFA'ya kadar gider!
Bakın pazar günü gerçekleşecek olağanüstü kongrede Serdal Adalı ile mevcut Başkan Hüseyin Yücel yarışacak. Öyle veya böyle, her ikisi de alkışı ve de övgüyü hak ediyor, helal olsun.
Dedik ya, Beşiktaş'ın finansal durumu da içler acısı. Yanlışlarla dolu transfer politikası benzetme yerindeyse kasayı delik deşik etmiş! Başkanlık koltuğuna oturacak isim ilk etapta finansal açıdan çok güçlü bir yönetim oluşturmak zorunda. Öyle taşıma suyla bu değirmenin dönmeyeceğini herkes gibi adaylar da biliyor! Görüyoruz ki özellikle Başkan Hüseyin Yücel, finansal açıdan desteğini

Beşiktaş’ın boş tribünleri her şeyi anlatıyor, fazla lafa gerek yok! Taraftarlar da umutlarını yitirmişler. Ne yapsınlar sezona şampiyonluk şarkılarıyla başladılar, şimdilerde büyük hayal kırıklığı yaşıyorlar!
Öyle veya böyle, Kartal’ın kuşkusuz en büyük transferi Rafa Silva’dır, aldığı astronomik rakama bakmam, oynadığı futbolla ilgilenirim. Evet dün gol atsa da Portekizli yıldızda düşüş var ancak iç ve dış kulvarda sürekli oynuyor, robot değil ki! Bakhtiyor bence Masuaku’yu aratmıyor, Serdar hoca onu niye oyundan aldı, anlayamadım! Gedson’a laf eden çarpılır, orta sahanın dinamosu, Kartal’ın vazgeçilmezi.
Gelelim oyuna, dakika 5, Kartal gol yer mi, yer arkadaş yer! Bir duran top, savunmada karambol, araya giren Lima golünü çakıyor! Neyse ki, rakiplerin yakın markajında olan Rafa Silva iki dakika sonra Fatih’in kısa düşen geri pasında araya girdi, kaleciyi geçti, çaprazdan topu filelere gönderdi, skoru eşitledi. Uzatma dakikalarında Semih’in harika bir volesi var Ertuğrul’da kalan, hepsi o kadar.
Kartal vites

Evet, yerliciyim, ancak öyle körü körüne hiç kimseyi savunmam, ‘ben demiştim’ sözünü de pek sevmem! Haftalardır gerek köşemde, gerekse maç kritiklerimde “Görünen köy kılavuz istemez” atasözünü bazı adreslere anımsattım, gelin görün ki, hep kulak arkası ettiler!
Bu atasözü Beşiktaş’la müthiş örtüşüyor, ortaya çıkan negatif tablo, bunun en büyük göstergesidir. 121 yıllık çınar olan Beşiktaş’ı bugünlere getirenler, iş başındakiler, eserinizle ne kadar övünseniz azdır!
Dış transferde bol keseden attınız, tuttunuz, milyonlarca euroyu çakıl taşı gibi dağıttınız. Popülist söylemlerin peşinde koştunuz, tribünlere oynadınız, gerçekleri sümen altı ettiniz! Yetmedi, yabancı teknik adama kucak açtınız. Van Bronckhorst ülkesine dönerken arkasında enkaz bıraktı, enkaz!
Demem o ki, kimse sakın ola bu faturayı ‘nöbetçi’ teknik adam Serdar Topraktepe’ye çıkarmaya kalkmasın. Bu ağır faturanın adresi bellidir,

Sizleri bilmem ama Beşiktaş’ın bu sezonki tablosuna alıştım! Zirve treni çoktan kaçmış. Geriye ne kaldı? Biraz Avrupa Ligi ve Türkiye Kupası... Ancak iki kulvar da soru işaretleriyle dolu. Kartal adeta saman alevi gibi, bir var, bir yokkkk! 
Niye mi? Dünkü maça bakın, yeter. Adana Demir’in tahtası kapalı! Ligin dibine demir atmış, geleceği karanlık! İlk galibiyetini aldı... Valla gencecik bir kalecisi var, Deniz... Helal olsun ona, neler çıkardı, nelerrr.. Eee bir de Yusuf Sarı’sı var... Teknik, çabuk, tutabilene aşk olsun..Ya Beşiktaş? Bazı taşlardan yoksunsanız ki Kartal öyle. Orta sahada Gedson’u herkes gibi ben de aradım. Sadece o mu? Paulista’yı mumla arıyor Kartal! Emirhan’a lafımız yok. Tayyip Talha’ya var, 76’da kızarıyor, takımını yalnız bırakıyor! Olmadı kardeş olmadı. itirazın niye, Yusuf Sarı tek vuruşta gol yapabilir, hakem haklıydı kartında!
Kuşkusuz Gedson’un olmayışı, Yusuf Sarı’nın etkili futbolu kaleci Mert’e sıkıntı yarattı, kritik kurtarışlar yaptı, iki gole engel olamadı. Bir de Masuaku var, müthiş bir düşüş içinde,

Beşiktaş’ın Bodo karşısında ‘yokları’ çok, ‘mazeretleri’ vardı! Kadro derinliği sıfırın altında! Benzetme yerindeyse kendi yağıyla kavruluyor! Forvette Immobile’nin yanı sıra savunmadaki en büyük kozu Paulista sakat! Neyse ki, Emirhan var, kritik dokunuşları yapmaya devam ediyor, nazar değmesin. Masuaku’nun yokluğunu Bahtiyar hissetirmedi, fena da oynamadı hani.
Orta saha mı? Yol geçen hanı gibi adeta! O bölgeyi yani futbolun kalbini ayakta tutmaya çalışan Gedson var sadece. Ekstra işler yapıyor, mücadele ediyor, koşuyor, oyunu rakip alana yıkıyor, çıkıyor golünü de atıyor..
Ndour ve Al Musrati, al birini vur ötekisine misali! Dedik ya orta sahayı ‘sağlam’ tutacaksınız. Nitekim orta sahayı teslim alan Bodo, ofansta çoğunluğu yakaladı, Kartal’ın savunmasına müthiş bir baskı uyguladı.
Baskıdan ilk yarıda Zinckernagel ve Björtuft’un ayağına iki gol çıkardı.
Kartal bu handikaplarına karşın maça fena başlamadı... Gedson’un golünden sonra Rafa Silva’nın kaçırdığı, ya da atamadığı bir pozisyonu da unutmamak

Hiç tarzım değildir, insanların maaşıyla, parasıyla, puluyla ilgilenmem! Ancak Beşiktaş'ta 'nöbetçi' teknik adama adı çıkan Serdar Topraktepe'ye yapılan haksızlığı 'es' geçemem!
Yabancı teknik adamlara kasayı sonuna kadar açıyoruz! Yerlilere gelince, elimiz titriyor! Kartal sezona iki kupayla başladı. Biri Türkiye Kupası, diğeri ise Süper Kupa değil mi?
Türkiye Kupası finalinde takımın başında kim vardı? Süper Kupa'da Bronckhorst'un yardımcısı kimdi?
Tabi ki Serdar Topraktepe...
Topraktepe'nin o dönemde aldığı maaş ne kadar biliyor musunuz? Tabi ki bunlar duyum!
Yaklaşık 3 bin euro..
Şimdi ne kadar? Yaklaşık 13 bin euro... Bronckhorst'a gidiş bileti için 2 milyon 500 euro!

Bu oyunda ‘kağıt’ üzerinde favori olabilirsiniz... Tıpkı, Fenerbahçe gibi... Kadro derinliği müthiş, yedeklerden bile 11 çıkar!
Beşiktaş mı? Kendi yağıyla kavruluyor, yoklarla mücadele ediyor!
Bir de yönetimde yaşanan skandalları buna ekleyin. Varın gerisini siz düşünün!
Dedik ya, favori kelimesi bazen kağıt üzerinde kalıyor! Tıpkı Fenerbahçe gibi!
Valla, Kartal’ı beklediğimden iyi buldum. Orta sahayı iyi kontrol ettiler, rakibin geçişlerine fazla vize vermediler, son bölümler dışında! Pozisyon üretiminde Fenerbahçe bir tık öndeydi ilk yarıda. Örneğin Dzeko. İki pozisyon yakaladı, birini Emirhan çizgi üzerinden çıkardı. Bir de Tadiç’in frikiğinde üst direkte patlayan şut var, hepsi bu kadar...
Beşiktaş mı? Rafa Silva ile net bir pozisyon yakaladı, kaleci Livakoviç’i geçemedi.
Doğrusu ona yakıştıramadık!