Beşiktaş’ın dış hatlar karnesi malum, zayıf! Ya iç hatlar? Namağlup yarışın içinde, pek de bırakacağa benzemiyor, tabii ki şimdilik!
Bakın, Paulista savunmanın en iyi ismi. Uduokhai ile uyum içinde, iyi bir ikili oluşturdular. Paulista nazara geldi, yerini Emirhan’a bıraktı. Genç futbolcu pek hata yapmadı, ancak Kartal Paulista’yı çok aradı! Özellikle ikinci yarıda rakibin müthiş baskısına direniş göstermek için büyük efor harcadılar... Taaa ki, 90+5’e kadar! Kaleci Mert ne yapsın, arkadaş kurtarmaktan yoruldu, ya o olmasaydı, Kartal’ın namağlup, ünvanını Gaziantep’te bırakması işten bile değildi!
Immobile kariyerinde ender penaltı kaçırdı, olabilir... Ancak Kartal’ın ileri uçta en büyük kozudur İtalyan golcü. Rakip savunmayla boğuşuyor, kritik girişimler yapıyor, Kartal’a penaltı kazandırıyor.
Zorlu deplasmanda 31’de kalabalık savunmanın arasına daldı, kaleci Dioudis çıktı, İtalyan futbolcuyu yere indirdi. VAR devreye girdi, hakem izledi, beyaz noktayı gösterdi. Immobile’nin belli ki bir alışkanlığı var,
Yıllardır, hakemlerin öne çıkmadığı, ağız tadıyla bir maç izlemeye hasret kaldık arkadaş! Kişisel olarak hakemlerle ilgili öyle kronikleşmiş bir takıntım yok. Hani, “Hakem de insan, hata yapar” düşüncesinden hep yola çıktık, çıkmasına da, sabır taşı çatladı, un ufak oldu birader!
Merak ediyorum, MHK o FIFA kokartını takarken hangi kriterleri öne çıkarıyor! Yahuu, adamın kokartı kocaman ama kuralları bilmiyor, bu nasıl iştir? VAR mı? Varlığı bile tartışılır hale geldi! Immobile’nin pozisyonunda neredesiniz, niye hakemi uyarmıyorsunuz? Penaltının ağa babası, ikili mücadele falan değil, adeta güreş, kafa kol, el ense ne varsa var, ama VAR yok!
Kulübedeki kaleci Ersin’in tepkisine sarı gösterdin değil mi, aferin sana! Ersin, kuralları senden daha iyi biliyor, tepkisi bunadır, eyyy Karaoğlan! Beşiktaş İkinci Başkanı Hüseyin Yücel maçtan sonra, “Beşiktaş olarak hem rakibi, hem de hakemi yenmek zorunda mıyız?” dedi. Valla mecbursunuz, başka çaresi yok sanırım!
Rotasyona evet ama omurgayla oynamamalı
Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi’ne iyi
Trabzonspor Fırtınası’nın yerinde ‘yeller’ esiyor!... Yabancı ve yerli tam tamına 13 transfer yapıldı. Bordo-mavili ekibin fotoğrafına bakıyorum, negatif ötesi, gelecek adına S.O.S sinyalleri veriyor!
Şenol Güneş’in bu görevi üstlenmesi müthiş bir özveridir. Başka bir deyişle Güneş, taşın altına elini değil adeta gövdesini koydu! O yuvadan yetişti, ekmeğini yedi, suyunu içti. Ahde vefadır bunun adı.
Güneş hocanın zorlukları aşacak tecrübesi var, var olmasına da, elinin altındaki kadroyla yetinmek zorunda. Ta ki ara transfere kadar!
Bordo-mavili ekip evet üretiyor, ama atamıyor!
Peki kardeşim, Paul Onuachu’yu niye kadroda tutamadınız?
Evet, kiralık idi, tamam. Eee onca yabancıya verdiğiniz bonservis bedelini Onuachu’ya yatırsanız fena mı olurdu? Bitmedi, Alexander Sörloth ve Andreas Cornelius’un Trabzon’la yolları kesişti, müthiş bir performans ortaya koydular, sonra Avrupa’ya kanat çırptılar...
‘Kaçan balık, büyük olur’ derler büyüklerimiz. Trabzonspor’un elinden kaçırdıkları da çok
Bir deyim var, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” diye...
Bu deyiş, Beşiktaş’la müthiş örtüşüyor. Niye mi?Sahanda, taraftar desteğiyle üç puana, yani ofansif oynamaya eyvallah... Ancak, savunmayı boşlarsanız, evdeki ‘bulgurdan’ da olursunuz! Yani kontra topları gözden kaçırmayacaksınız.
Rakip de boş durmuyor...
İki sıcak örnek... 12’de Caner Erkin’in uzun pasıyla buluşan Thiam, Uduokhai’yi geçti, vurdu, Mert, iki hamlede durdurdu. Bu birrr...
17’de bu kez Saiz, savunmanın arasında sert vurdu, Mert kornere tokatladı... Etti mi size ikiiii...
Tecrübeli eldiven arkadaşlarına kızdı, yerden göğe kadar haklı... Kritik yerde o pozisyonda vurdurmayacaksınız arkadaş... Mert, o iki pozisyonu kurtarmasaydı, haaa işi bu ancak, evde ne bulgur kalırdı, ne de darı!
Rachica’yi beğenirim. Çabuk ve teknik... Bal yapmayan arı gibiydi düne kadar! Sağ kulvarı müthiş kullandı, kovan balla doldu. 20’de Mario’nun asistini golle taçlandırdı, hem takımı hem de tribünleri rahatlattı.
Trabzonspor’un Beşiktaş maçında 10 kişi kaldıktan sonra savunmaya kapanmasını anlayabilirim. Mazereti vardı, haklıydı. Peki ya Kayserispor maçı?
Gördük ki bordo-mavili ekip galibiyete endeksli bir oyun taktiğiyle maça çıktı, tüm hatlarıyla yüklendi.
Buna da eyvallah...
Ancak öyle ailecek ofansa çıkarken, savunmayı unutmayacaksınız! Nitekim Kayserispor rakibinin çok adamlı çıkışlarına müthiş bir direniş gösterirken, uzun toplarla ve üçüncü bölgedeki etkili kramponlarıyla pozisyonlar üretti.
Denswil tecrübeli ancak Cardoso’nun arkadan tendonuna vurmasını ona yakıştıramadık, kritik bölgede oynuyor, farkında değil!
Pozisyon hakem Mehmet Türkmen’in önünde, durdu, VAR’dan destek bekledi, sorumluluk alamadı maalesef! Haa önün kapalı olur, eyvallah, cümle alem gördü, o süzemedi, olacak iş değil! Sanırım Mourinho’nun nazarı değdi ona, anımsayın ünlü hoca ona olan beğenisini dile getirmişti!
Penaltıyı Attamah kullandı, Uğurcan kurtardı...
Bir yanda dünyaca ünlü teknik adam Jose Mourinho, diğer tarafta son iki yılın şampiyon hocası Okan Buruk. Derbilerin havası suyu farklıdır. İbre kimden yana ya da kantarda kim ağır basıyor öngörüde bulunmak zordur.
Valla kantarı mantarı bilemem, ancak sıkı bir maç olacağı kesin. Fenerbahçe’nin taraftar avantajı var, bunu skor tabelasına yansıtır mı, yansıtmaz mı, göreceğiz. Galatasaray, Devler Ligi’nden elenmenin sıkıntını hala tam olarak üzerinden atamadı, bunu hissediyoruz. Her iki tarafta da yeni yüzler var adına yakışır bir mücadele olur inşallah!
Centilmenliğin, hoşgörünün öne çıktığı, iyi oynayanın kazandığı bir derbiye tanıklık etmek istiyoruz. Kavga değil, iyi futbol izlemek istiyoruz. İstiyoruz çünkü Türk futbolu adına, hep marka değeri artsın diye gırtlak patlatıyoruz! Ondan sonra ortaya çıkıp, ‘Biz Avrupa’da niye yokuz?” diye yakınıyoruz! Bu anlayışla Edirne’den çıkarız ama misafir takım olarak geri dönmeye devam ederiz.
GÜZEL SÖZLER
“Kendi geleceğinizi yazmak istiyorsanız kalemi başkalarının
Ali Şansalan'ın 'vitrine' çıktığı yılları anımsıyorum. Otoriteler, yere - göğe sığdıramadılar. Görüyoruz ki, Şansalan onca yıldır geri vitese takmış, gidiyor!
Niye mi?
Yahuu arkadaş, Edin Visca'nın Rafa Silva'ya kontrolsüz girişi gözlerinin önünde... Sen Visca'yı uyarmakla yetiniyorsun.
Sarı çıkarsan, hadi bir nebze! Kırmızının babası, farkında değilsin. Neyse ki, VAR seni kurtardı.
Bu oyunda avantaj diye bir kural var eyyy Şansalan! İkinci yarıda bunu da rafa kaldırdın, Kartal'ın iki atağını kestin.
***
Ehhh be Edin Visca, böylesi kritik bir maçta, 13'de kızarman onca tecrübenle asla örtüşmedi, bilesin!
Özellikle dört büyüklerin yabancı transferleri adeta baş döndürüyor. Neredeyse her sabah yeni bir transferle güne uyanıyoruz...
Hepsinin maşallahı var, eurolar, dolarlar havada uçuşuyor! Ana hedef Süper Lig şampiyonluğu... İkincisi ise Avrupa Ligi’nde kalıcı olmak...
Görüyoruz ki, şampiyonluk öyle sanıldığı gibi çantada keklik değil. Üç büyükler bu kulvarda favoriler. Fenerbahçe’ye bakıyorum, yönetim Mourinho’nun bir dediğini iki etmiyor. “Bir eli yağda, bir eli balda’ misali. “Şunu alın” diyor, bir bakmışsınız ki, adam çoktaan uçağa binmiş, ülkemizin yolunu tutmuş! Havalimanında üçlü bile çekiyorlar!
Keza Beşiktaş da öyle... Yönetim onca ekonomik sıkıntıya karşın Giovanni van Bronckhorst kimi işaret ettiyse, Kartal Yuvası’na getirdi.
Tabii bir de eldeki yabancıları göndermek için yönetim kılı kırk yarıyor. Neyse ki Aboubakar’dan sonunda kurtuldular, tabii ki biz de! Kamerunlu golcü artık Hatayspor’un başarısı için mücadele edecek.
Son