Bir oğul anasını, bir oğul babasını...

Tabii... "Yılların birikimi".
Müjde! Enflasyon kırkın altına indi. (Eskiden bu hesap yıl sonu endeksleriyle değil, mevsimlik dalgalanmaları gideren yıl ortalamaları dikkate alınarak yapılırdı. Şimdi acil müjde ihtiyacından dolayı yüzde 50'nin üstündeki o oranı gören pek yok!)
Kötü haber! Canlı bomba. (Erzincan'dan İstanbul'a göç etmiş bir ailenin üniversiteye kadar ulaştırabildiği oğlu canlı bomba olup kendisiyle birlikte hiç tanımadığı insanların da canını alabiliyor!)

. . .

Resmi ya da sivil, üniformalı ya da terörist, "kana kan, intikam" zihniyetinin pekişmesini, birini F tipi bir cezaevine kapatıp diğerini de ona gardiyan kılarak önleyebilir misiniz?
Ulucanlar Cezaevi'nde 10 kişi öldürüldüğünde, sorumluları ortaya çıkartmayarak sarılınan "devlet hep haklıdır" dogması, haklı tepkilerden beslense de, büyüdüğünde artık dogmalaşan kendi amansız karşıtına kavuşmuyor mu?
Adını öyle koysanız da, "şefkat"ten ve hukuktan yoksun bir tarzın, "insanlıktan uzaklaşmış" terörizme panzehir değil, tam tersine besleyici damar olduğunu, şiddetin kendi karşıtını azdırdığını öğrenebilmek için bu ülke daha ne kadar kanlı deneyimlerden geçmeli?
Canlı bomba oğullarını belki de çoktan yitirmiş bir göç ailesi ile polis babalarını yitirmiş iki çocuk...

. . .

Tamam, "büyük haberler"in peşine takılmış "sinir sorular" can sıkıyor!
"Büyük haberler"in arkasında ufalanmış "küçük dünyalar" ise, görmediğimiz, duymadığımız sürece umurumuzda değil.
Önceki günün, "Emniyet binasına bile giren" ve "her yer olabilir" korkusuyla sosyalleşen "terör" korkutuyor. Haklısınız!
Kendi oğlunuzdan korkar mıydınız?

. . .

"Babasını namaz kılarken öldürdü..."
Veya...
"Annesini bıçakladı."

. . .

Yukarıdaki iki "küçük haber", dün terör bombasının patladığı "büyük şehir"in Maltepe'si ve Ümraniye'sinden.
Birbirlerini tanımayan, birbirleriyle herhangi bir ideolojik, siyasi birlikteliği olmayan, muhtemelen herhangi bir ideolojik, siyasi eylemliliği de olmayan iki gencin eylemi.
Aralarındaki tek ortaklık, "küçük haberler"e göre şunlar:
İşsizlik ve...
"Kendisine istediği parayı vermediği gerekçesiyle..."
İşte bu kadar basit iki gerekçe.
Osmaniye Koçlu köyünden 15 yaşındaki Hasan da, eğer "bayramı parasız geçirmek istemediği" gerekçesiyle, 82 milyon liralarını almak için bir anne ile iki kızını öldürmeseydi, İstanbul'a göç ettiklerinde, bir gün "para vermediği gerekçesiyle" kendi babasını öldürür müydü, bilemeyeceğiz.
Bir ölüm ve baskı kentinde büyüyen Batmanlı kızların, intihar etmeselerdi mutlu bir yuva mı kuracaklarını yahut canlı bomba mı olacaklarını bilemeyeceğimiz gibi.

. . .

"Büyük haberler"den korkabilirsiniz; haklısınız!
"Terörizm"e karşı, hiç kusuruna bakmadan devlete sarılabiliriz; haklıyız!
Sadece kendilerine kıydıkları sürece, Batmanlı "masum kız" da, Erzincanlı "azılı terörist" de umurumuzda olmayabilir.
Ama ya, secdeye varırken, bir baba...
Televizyon karşısına ilişmişken, bir anne olarak...
Kendi oğlunuzdan dahi korkmaya başlarsanız.
Müjde! Enflasyon düşüyor.
Müthiş bir adaletsizlik enkazını hepimizin ruhuna ve geleceğine kazımış, düşüyor.
Çok çok iyi program!