Şehirde tasarım haftası

15 Kasım 2018

Yarın İstanbul’da tasarım dünyası için çok önemli bir etkinlik başlıyor, Design Week Turkey.

TC Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Türkiye’de tasarım kültürünün gelişmesi ve Türkiye’deki tasarımcıları dünyaya tanıtmak amacıyla düzenlediği etkinliklerin bu yılki teması ‘Tasarım Ekosistemi’.

Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek Design Week Turkey ile eş zamanlı görülmesi gereken bir de sergi var Beyoğlu’nda.

Venedik’ten sonra İstanbul’da

İstanbul merkezli True Treu tasarım kolektifinin “Synesthesia” sergisi.

Benan Kapucu küratörlüğünde “Beklenmedik Duyumlar ve Göç Hikâyeleri” alt başlıklı sergi, daha önce Venedik Bienali’yle eş zamanlı GAA Vakfı tarafından düzenlenen Venice Design 2017’de Türkiye’yi temsil etmişti.

Peki, ama True Treu tasarım kolektifinde hangi isimler var?

Ali Bakova, Argun Dağçınar, Aykut Erol, Can Yalman, Demirden Design, İzlem Akman, Neslihan Işık, Serhan Gürkan ve Yiğit Yazıcı.

Yazının Devamı

BODRUM'DAN BAYBURT'A İLHAM VERİCİ ÖYKÜLER BULUŞUYOR

13 Kasım 2018

Orada uzaklarda bir şeyler oluyor.

Şehrin merkezinde, her şeyin ayağımıza gelmesini bekler hale geldik.

Trafikle birlikte biz de giderek daha üşengeç oluyor ve tembelleşiyoruz.

Oysa biliyoruz, TÜYAP’ta kitap ve sanat fuarı başladı.

Evet, şehrin merkezinden Beylikdüzü’ne TÜYAP’a gitmek çok uzun zaman alıyor.

Ama yine de üşenmemek, ertelememek ve bir an önce fuarları gezmek lazım.

Sadece fuar boyu kitaplar daha düşük fiyatlara satıldığı için değil.

Malum, Türkiye İstatistik Kurumu’nun araştırmasına göre, günde 6 saat televizyon izleyen, 3 saat internete giren Türk insanı, kitap okumaya sadece 1 dakika ayırıyor. Sadece bu bile kitap fuarlarını neden önemsememiz konusunda bir fikir veriyor. Peki ama neden TÜYAP’a gitmeliyiz?

Yazının Devamı

Yeni havalimanından ilk izlenimim

11 Kasım 2018

En çok merak ettiğim yeri, İstanbul Havalimanı’nı sizin için gezdim. İşte en çok dikkatimi çekenler.

Son zamanlarda en çok merak ettiğim yer ne bir restoran, ne de bir gece kulübü. En çok gezmek istediğim yer ne bir semt, ne de bir şehir. Günlerdir isteyip de ancak bugüne kısmet olan yer: İstanbul Havalimanı. Öncelikle yol gözünüzü korkutmasın, ben Bağcılar’daki Milliyet binasından 25 dakikada ulaştım, daha sonra da dönüşte Nişantaşı’na ulaşmam 1 saat sürdü.

Yollar, D20 yeni karayolu bağlantısı, pek ferah, öyle trafik sıkışacak gibi değil. Üstelik metro tamamlanınca çok daha kolay olacak ulaşım, şehrin merkezine 26 dakikada gidilecek.

Esas gözünüzü korkutacak şey, dev havalimanı içinde atacağınız adımlar. Yanlış terminalde arabadan inerseniz günü minimum 25 bin adımla tamamlayacağınızdan emin olun.

Terminaller arası 2 km diyorlar, ama orayı da göreyim burayı da göreyim, duty free nasıl olmuş, loungelar, oteller nasıl olacak diye köşe bucak teftiş etme merakınız ve enerjiniz varsa o zaman Osman Müftüoğlu’nun 10 bin adımının üstüne çıkacağınız kesin.

İç hatlar kapısından giriyorum, iç hatlar ile dış hatların buluşma noktasında dev İstanbul yazısının önünde soluklanıyorum.

Yanımda İGA

Yazının Devamı

10 KASIM

10 Kasım 2018

80. ölüm yıl dönümünde Atatürk’ü sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.

Türkiye’nin bütün büyük şirketleri, iş adamları, sanatçıları ve devlet büyükleriyle hep birlikte...

Sadece biz değil, bütün dünya...

10 Kasım’da Atatürk’ü anmak için hazırlanan duygusal reklam filmlerinin sayısı her yıl daha da artıyor.

Geçen yıl beni en çok etkileyen, bir boya firmasının çağdaş sanatçı Ardan Özmenoğlu ile yaptığı ‘ilelebet’ mesajlı filmiydi.

Ardan Özmenoğlu post-itlerden bir Atatürk portresi yaptı, portreyi hazırlarken Atatürk’ün öğrettiklerini de tek tek yazdı.

Filmin sonunda ise vurucu bir cümle vardı: “Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.”

Bu yıl ise sosyal medyada en çok paylaşılan bir giyim firmasının önümüzü ilikleyerek saygıyla anıyoruz mesajı oldu.

Yazının Devamı

MAÇKA PARKI'NDA YERSİZ MESAJ

8 Kasım 2018

Maçka Parkı’nın önünden geçerken donup kalıyorum.

Parkın girişinde pembe bir neon var, dev bir İngilizce yazı: “Love is what you are looking for.”

“Evrenden bir işaret mi bu?” deseniz, hayır değil.

Olsa olsa belediyeden bir işaret.

Çağdaş sanat çevrelerinde ise konuşulan yabancı bir sanatçının işi olması ve neden Türkiye’de son derece başarılı sanatçılar varken yabancı bir sanatçının şehrin göbeğindeki parkımızın girişini İngilizce bir mesajla süslediği.

Ardan Özmenoğlu gibi harika neon işler yapan bir sanatçımız var, madem Maçka Parkı’nın girişine bir neon eser aranıyordu, neden buraya Ardan gibi bir sanatçıyla Türkçe bir neon uygun görülmedi?

Yerli ve milli değerlerimize sahip çıkalım derken Maçka Parkı’nda böyle yabancı ve neden oraya konulduğu belli olmayan bir şey görmek şaşırtıyor.

Yazının Devamı

İSTANBUL’UN KONUŞTUĞU KÜÇÜK MEKÂN

6 Kasım 2018

Hafta sonu cuma akşamı Soho House’da yemekle başladı.

Sonra, herkesin dilindeki, en merak edilen yere, Chicki Boom’a gidildi.

Chicki Boom, Umut Evirgen’in, Emirgan Group’un yeni yeri.

Levent’te, Set Kebap’ın ve La Boucherie’nin yanında küçücük bir kokteyl barı.

Yabancı eski-yeni poplar çalıyor, anılar canlanıyor ve tabii bol bol dans ediliyor.

Gizli Kalsın’ın ilk günleri gibi, müdavim mekânı ve içeride herkes tanıdık biri. Durum böyle olunca, gizli kalan da gizli kalmayan da çok şey oluyor tabii.

TV’den, sinemadan, spordan, medyadan ya da sosyal hayattan tanıdığınız isimler...

Çoğu, La Boucherie ve Gizli Kalsın’ın eski müdavimi zaten.

Yazının Devamı

Maratona ön hazırlık

4 Kasım 2018

Yoksa siz hâlâ İstanbul Maratonu’na katılmadınız mı? 11 Kasım’da gerçekleşecek Vodafone 40. İstanbul Maratonu öncesinde hatırlayalım, 42 km koşmadan da maratona katılarak kendinizi harika hissedebilirsiniz. Peki ama nasıl?

Tam bir hafta kaldı, haftaya pazar Vodafone 40. İstanbul Maratonu var. Daha önce Avrasya Maratonu olarak bildiğimiz maratonun 2013’ten beri resmi adı bu. Köprüden koşarak ya da yürüyerek geçip, bol bol selfie yapıp Instagram’da övünerek paylaşabileceğimiz yılın tek günü aynı zamanda. Haklısınız, İstanbulluya her gün maraton. Hayatımız oradan oraya koşturarak ve hatta çoğunda engeller atlayarak ve atlatarak geçiyor. Oysa biz çocukluktan karşıyız koşmaya. “Koşma terlersin” sözüyle büyümedik mi zaten? “Koşu sağlığa zararlı, aman dizler sakatlanabilir” diye avuttuk kendimizi. Oysa bütün dünya koşuyor sokaklarda, parklarda. Çoğumuzun koşacak bir parkı yok. Şanslılar Maçka Parkı ya da Yıldız Parkı’nda koşuyor, daha da bol vakti olanlar Boğaz’da uzun uzun yürüyor. Şeyda Coşkun’lu ya da Şeyda Coşkun’suz. İşte bir tek bizde yürümek için bir koça ihtiyaç duyuluyor. Çünkü tek başımıza yürümekten bile aciziz!

Eminim Şeyda Coşkun’un yürümek dışında da faydası vardır ama kabul

Yazının Devamı

FRANKIE’DE YEMEK Mİ, FREDDIE FİLMİ Mİ?

3 Kasım 2018

Önceki akşam, Bohemian Rhapsody’nin özel gösterimi öncesinde İKSV Siyah Lale üyeleri Nişantaşı’nda Frankie’de bir araya geldi.

Filmi gösterime girmeden 1 gece önce izlemek ya da Kaya Demirer’in restoranı Frankie’de güzel bir yemek yemek arasında seçim yapmak gerekiyordu.

Tabii ki seçimim Frankie’de kalıp şef Melih Demirel’in nefis yemeklerini tatmak oldu.

Aslında endüstri mühendisi olan şef Melih Demirel, üniversite yıllarında keşfettiği tutkusunun peşinden giderek New York’ta en prestijli mutfak okullarından biri olan Cullinary Institute of America’da eğitim almış.

Daha sonra New York’tan Tokyo’ya birçok şehirde Stone Bars, Gramercy Tavern, Daniel NYC, French Laundry, Noma ve Narisawa gibi ödüllü birçok restoranda çalışmış.

2014’te ise İstanbul’da Türk mutfağının klasik yemek tariflerini sunma amacıyla kendi restoranı Tabla’yı açmış.

Geçen yaz itibarıyla Kaya Demirer ile yolları kesişmiş ve şimdi Frankie İstanbul’da Executive Chef olarak modern tekniklerle geleneklerimizi bir araya getiriyor.

Yazının Devamı