Marka’nın en’leri

17 Aralık 2017

İstanbul, bu hafta Marka Konferansı’na kilitlendi. Marka 2017, 18’inci yılında konuşmacılarıyla da sürprizleriyle de partisiyle de göz doldurdu. İşte öne çıkanlar…

En popüler
Ateş İnce-Serenay Sarıkaya-Ozan Güven: Herkes geçen yıl “Fi”yi konuştu, bu yıl ise devamını konuşuyor. Can Manay rolüyle Ozan Güven bir kez daha herkesi kendine hayran bırakıyor. Dizi ne kadar iyiyse, konuşmaları da o kadar tatlı ve mütevazıydı.

En titiz
Ayşegül Yürekli Şengör: Böyle bir organizasyon nasıl bu kadar kusursuz yapılırın kitabını yazmış. Bakmayın hepimize tatlı tatlı gülüp moral vermesine, aynı zamanda herkes daha çok çalışsın diye tatlı tatlı limitleri zorladı. Bu kadar titiz olmasaydı; Marka, 18 yıldır böyle devam etmezdi zaten. Saygı duymamak mümkün değil. Bir de üşenmedi herkesin tam da bitti, rahatlayalım dediği geceden sonra gençlere özel ücretsiz bir Marka günü daha düzenledi. Bravo!

En ilgi çekici

Yazının Devamı

'CESEDİMİ ÇİĞNEMENİZ LAZIM!'

16 Aralık 2017

Marka’da ilk günkü konuğum Soho House’ların yaratıcısı Nick Jones’tu.

Uçaktan iner inmez konferans alanına geldi, “Günün son seansı olduğu için herkes yorulmuştur artık, biraz eğlenceli olsun konuşmamız” dedi. Bol bol bol gülerek başladık ama Nick Jones arada bütün samimiyetiyle Soho House İstanbul’da hatalar yaptıklarını ve bunları düzelteceklerini de anlattı.

Sahneye çıkmayı hiç sevmese de, daha önce bu kadar büyük bir izleyici kitlesinin önüne çıkmayı hiçbir zaman kabul etmese de indiğimizde “Çok eğlendim, çok güzel geçti, yarın gelip 2. bölüm mü yapsak?” bile dedi.

Seanstan hemen sonra Marka konuşmacıları için yapılan özel yemeğe, Soho House bünyesindeki Cecconi’s’e doğru birlikte giderken “İstanbul’dan asla vazgeçmeyeceğimizin herkes farkında değil mi?” diye sordu.

“Arada Soho House İstanbul kapanacak mı acaba?” diye söylentiler çıkıyor dediğimde gözlerini açarak “Over my dead body” (Cesedimi çiğnemeniz lazım) dedi. “Bu benim için onur meselesi, daha önce New York’ta da benzer sorunlar yaşadık, çözdük. Şimdi aynı süreci İstanbul’da yaşıyoruz, bunun için de sadece Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma sığınmak doğru değil, bizim de hatalarımız var ve hepsini düzelteceğiz” diye devam

Yazının Devamı

Frieze’den Sanayi 313’e

14 Aralık 2017

Bugün Marka Konferansı’nın ikinci günü. Sahnede iki konuğum olacak, biri dünyanın en önemli sanat fuarlarından Frieze’in kurucusu Matthew Slotover, diğeri Sanayi 313’ün yaratıcısı Enis Karavil.

Matthew Slotover ve tasarım yazarı ve tarihçisi eşi Emily King’i Hüseyin Çağlayan sayesinde tanıdım.

Bugün Emily King de Marka’da Hüseyin Çağlayan ile konuşacak.

Malum, dünyanın en önemli sanat markalarından biri Frieze.

Londra’da bir kültür-sanat dergisi olarak başladı, şimdi ise her yıl farklı zamanlarda Londra ve New York’ta düzenlenen çok önemli bir sanat fuarı.

Hatta sanat koleksiyonerleri için eserleri Frieze’den almak da artık bir artı değer.

Matthew Frieze etkisini anlatacak, koleksiyonerlerin bir sanat eserini neden Frieze’den almayı tercih ettiklerini, Frieze’in bir ölçü ya da sanatla tanışma aracı olup olmadığı sorularını cevaplayacak.

Yazının Devamı

Pizza UNESCO listesinde, peki ya pide?

12 Aralık 2017

Son zamanlarda beni en çok gülümseten haber, Napoli pizzasının UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girmesi oldu.

Napoli pizzasının özelliği pizza hamurunun havada çevrilmesiyle ayrı bir teknikle yapılıyor olması.

Pizzanın UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girmesi Napoli’de bol bol pizza yenilerek kutlandı.

Tam da dünyanın en önde gelen restoranlarının yaratıcısı Alan Yau’nun “Pide, aynı pizza gibi bir dünya yemeği olmalı” dediği, “Gastronomi ülkelerin en iyi pazarlama aracı” diye eklediği günlerde.

Alan Yau, Londra’da açtığı Türk pidecisi Yamabahçe ile pideyi uluslararası bir yemek haline getirmeye kararlı.

Eşi Jale Erentok ile birlikte bu konuda son derece titizlikle çalışıyor, en iyi pide için en iyi un, en iyi pastırma peşinde Türkiye’yi geziyor.

Şimdi pizzanın UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde yer almasıyla pidenin de neden bu kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz.

Türk kahvesi, UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde yer alan nadir geleneklerimizden.

Yazının Devamı

“İstanbul’da olmaktan mutluyuz”

10 Aralık 2017

Marka Konferansı’nın hazırlıkları son hızla devam ediyor. 13 Aralık’ta Soho House’ların kurucusu ve CEO’su Nick Jones ile Marka sahnesinde olacağız. Öncesinde bakın neler konuşuyoruz... “Her yeni şehre gittiğimizde, şehrin insanlarını anlamaya ve onları mutlu etmeye çalışıyoruz, her şeyi olduğundan daha da iyi hale getirmek için çalışıyoruz, gerekirse değişiklikler de yapıyoruz. Hata yapmaya korkmamak gerekiyor, yenilikler denemek gerekiyor. Yenilikler denediğinizde iyi sonuçlar elde edemiyorsanız her zaman değiştirebilirsiniz. Biz de üyelerimizin isteklerini dinleyip onların beklentilerini karşılamak için çalışıyoruz. 2018 için çok planımız var” diye başlıyor anlatmaya.

Sırada Amsterdam, Brooklyn, Hong Kong var

Konu İstanbul’a geliyor ister istemez... “Soho House İstanbul, Soho House ailesinin çok önemli bir parçası. En büyük kulüplerimizden biri, harika üyelerimiz var. İstanbul bizim için çok önemli, burada olmaktan mutluyuz. Gelecekte de burada olacağız” diyor son derece kendinden ve İstanbul’dan emin. Malum şu anda dünya çapında tam 18 Soho House var. “Yaratıcı insanları bir araya getiren 18 ayrı kulübü olan ilk dünya çapında kulübüz. İstanbullu üyelerimiz de bu global ağın

Yazının Devamı

DEYAN SUDJIC’TEN ‘GELECEĞİ TASARLAMAK’

9 Aralık 2017

Marka Konferansı’na sayılı günler kala Londra Tasarım Müzesi’nde müzenin direktörü Deyan Sudjic ile buluşuyorum.

Deyan Sudjic daha önce İstanbul Modern’den İstanbul Tasarım Bienali’ne birçok sevdiğimiz kurum ve sergiye katkıda bulunmuş, hatta ilk İstanbul Tasarım Bienali’nin temasını da belirlemiş.

İstanbul’u tek kelimeyle anlatmak için ‘kusurluluk’ temasını seçmiş.

Nedenini ise şöyle açıklıyor, “Kusursuzluk çok sıkıcı, insanları, şehirleri, kusurlar ilginç kılar.”

İstanbul’u çok iyi biliyor Deyan Sudjic, yine de müthiş bir tevazuyla “En son 2 yıl önce geldim, 2 yıldır gelemediğim için yeterince hâkim değilim İstanbul’a” diyor.

Oysa, benim diyen çok kişiden çok daha hâkim olduğu kesin.

‘Şehirlerin Dili’ adlı bir kitap da yazmış Deyan Sudjic.

Kitapta İstanbul’dan ve AKM’den uzun uzun söz ediyor.

Yazının Devamı

Modanın Oscarları bu yıl nasıl geçti?

7 Aralık 2017

Lady Gaga, David Beckham, Salma Hayek Pinault, Donatella Versace, Tom Ford, Ralph Lauren, Gigi Hadid, Kate Beckinsale, Kate Moss, Lara Stone, Karlie Kloss, Marilyn Manson, Mario Testino, Nadja Swarovski, Naomi Campbell, Skepta, Stella Tennant, Net-a-Porter’in kurucusu olarak tanıdığımız İngiliz Moda Konseyi Başkanı Natalie Massenet, Fransız Vogue’dan sonra kendi dergisi CR Book’u çıkaran Carine Roitfeld, Vogue İngiltere Yayın Yönetmeni Alexandra Shulman...

“Modanın kraliyet ailesi burada” diyorlardı, haklılar, en iyi modeller de, fotoğrafçılar da, moda tasarımcıları da buradaydı.

Hatırlarsınız, İngiliz Moda Ödülleri geçen yıl itibarıyla adındaki ‘İngiliz’i çıkarıp daha uluslararası bir boyuta geçti, bunun için de Amerikan moda dünyasının önemli isimlerini Londra’daki törende bir araya getirdi.

Tom Ford’dan Lady Gaga’ya birçok isim vardı.

Geçen yıl durum böyleydi, gelelim bu yılki duruma.

Bu yılın yıldızı Rita Ora’ydı, töreni Jack Whitehall ve Karlie Kloss sundu.

Azzedine Alaia anıldı, Türkiye’den Hadise izleyiciler arasındaydı.

Yazının Devamı

GENÇ SANATÇILARA HARİKA BİR FIRSAT: BASE

5 Aralık 2017

Genç sanatçıların işlerinin ünlü koleksiyonerler tarafından satın alınması önemli.

Sadece koleksiyonerlerin gençlere destek olma isteği nedeniyle değil, sanatçıların gelecek vaat ettiğini göstermesi bakımından da değer taşıyor.

Genç sanatçılarımızın ilk şansı Mamut Art Project’ti, işlerini koleksiyonerlere ulaştırabilmek için iyi bir fırsattı.

Şimdi genç sanatçılar için yeni bir fırsat daha var: BASE.

BASE, bir sanat buluşması.

Türkiye’nin dört bir yanından Güzel Sanatlar Fakülteleri’nin 2017 mezunları arasından uluslararası bir jüri tarafından seçilmiş 116 eseri ve tam 108 yeni mezun genç sanatçıyı bir araya getirecek.

BASE’de seçilecek en başarılı 4 genç sanatçıya 1 yıl boyunca İstanbul’da bir stüdyo kurulacak ve yıl boyunca çalışabilmeleri amacıyla stüdyo masrafları ödenecek, üretime devam etmelerine destek olunacak.

BASE seçici kurulunda alanında çok değerli isimler var.

Yazının Devamı