Şimdi bu mekân konuşuluyor

29 Eylül 2016

Londra’dan transfer Japon restoranı Zuma’nın Ortaköy’deki nefis Boğaz manzaralı deniz üstü yerinden İstinye Park’a taşınacağını duyduğumuzda hepimiz aynı tepkiyi verdik: Ne gerek var?

Zuma, aynı dönemde İstanbul’da açılan, aynı ligdeki Çin restoranı Hakkasan’ın Kanyon’da ayakta kalamamasından nasıl ders almaz?

Geceleri giyinip kuşanıp bir AVM’ye kaç kişi yemeğe gider?

Üstelik de gittiğiniz yer ayaküstü değil de bir kat merdiven ya da asansörle çıkılan ve sevilen Borsa Restaurant’ın eski yeriyse.

Doğuş Grubu’na ait D.ream, Zuma’nın yerine de İtalyan restoranı Il Riccio’yu ya da Peru restoranı Coya’yı getirecek söylentileri başladı aynı zamanda.

Daha sonra Balıkçı Sait’in bile düşünüldüğü konuşuldu.

Zuma’yı Boğaz’da adım başı benzeri olan Sait için yerinden etmediklerini umalım demiştim o zaman.

Yeni marka: Capricorn

Yazının Devamı

Hollywood’un Kezban Hatemi’si

27 Eylül 2016

Biz onu Angelina Jolie’nin Brad Pitt’e açtığı davanın boşanma avukatı olarak tanıdık.

Oysa Angelina Jolie, Billy Bob Thurnton’dan da aynı avukatla ayrılmıştı.

Laura Wasser, daha önce Kim Kardashian’ı Kris Humphries’den, Johnny Depp’i Amber Heard’den, Khloe Kardashian’ı Lamar Odom’dan, Scarlett Johansson’ı Ryan Reynolds’dan, Britney Spears’ı Kevin Federline’dan, Gwen Stefani’yi Gavin Rossdale’den, Megan Fox’u Brian Austin Green’den, Ashton Kutcher’ı Demi Moore’dan, Charlie Sheen’i Denise Richards’dan, Heidi Klum’u Seal’dan, Spike Jonze’u Sofia Coppola’dan, Maria Shriver’ı Arnold Schwarzenegger’den boşamasıyla da biliniyor.

Liste daha uzayıp gidiyor, şu anda Angelina Jolie’yi olduğu gibi Jennifer Garner’ı da boşanma davasında temsil ediyor. Kendisi, Amerika’nın en korkulan avukatlarından Dennis Wasser’in kızı, annesi de avukat.

Adının baş harflerini bile İngilizce hukuk anlamına gelen LAW olarak koymuşlar, ikinci ismi olan Allison’ı babası bu nedenle eklemiş.

Ailenizi mahvetmeden boşanmanın sırrı

Boşanma avukatı olma niyeti olmadığını söylüyor Wasser, kendisi boşanana kadar. İki ayrı evlilikten iki çocuğu var, “O yüzden ilişki konusunda kimseye akıl verecek durumum yok, benim uzmanlığım

Yazının Devamı

Bowie koleksiyonunun bilinmeyenleri

25 Eylül 2016

Los Angeles’ta neredeyse Angelina Jolie ve Brad Pitt’in boşanma davası kadar ses getiren bir sergi var, ‘Bowie Collector’. David Bowie’nin koleksiyonu, çağdaş sanat eserlerinden tasarım mobilyalara uzanıyor.

Malum, David Bowie sadece bir rock star değildi, gerçek bir ikondu aynı zamanda. Sadece müziğiyle, tarzıyla değil, sahne dekorlarını bile kendi çizecek ve 1973’ten beri her şeyini arşivleyecek kadar çalışkan / titizdi. 1983’te Yeni Zelanda’da verdiği konsere 80 bin kişilik izleyici çekerek Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi başardı. 1999’da ‘Hours’ ile ilk tamamı indirilebilen albümü yapacak kadar öncüydü. Boşuna Londra’nın önemli müzesi Victoria & Albert, ‘David Bowie Is’ retrospektifi yapmadı.

Şimdiye kadar gezdiğim en etkileyici sergilerden biriydi, 50 yıllık popüler kültürün özetiydi. David Bowie, bu sergiyle yeni bir rekor daha kırdı. V&A, tarihinde ilk kez bir serginin ön satışında tam 50 bin adet bilet sattı. Peki ama sergide neler vardı?

Videolar, enstalasyonlar, el yazısı şarkı sözleri, mektuplar, Londra’dan Berlin’e taşınışı, Berlin günleri, filmlerinden parçalar, yapmaya çalışıp yapamadıkları, çizimleri, aldığı notlar, hayran mektupları, Burroughs’dan Peter Pan’e,

Yazının Devamı

Herkesi kandıran yazarın hikâyesi

24 Eylül 2016

Bir kitap yazıyor, hayatı değişiyor.
Madonna ona Kabala kitaplarını yolluyor, “Beni iyileştirdi, seni de iyileştirecek” notuyla.
Winona Ryder onun için “Benim en büyük ilham kaynağım” diyor.
Bono, U2 konserlerinde ona en önden yer ayırıyor, konser sonrası kuliste onu ve arkadaşlarını ağırlıyor.
Shirley Manson şarkılarını onunla birlikte yazıyor.
Roman yazarı Dennis Cooper onu yere göğe sığdıramıyor.
Efsane yönetmen Gus Van Sant ‘Elephant’ filmini ona adıyor, bu sayede Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan bir filmin yapımcısı ve senaristi oluyor.

Yazının Devamı

Bravo Taner Ceylan!

22 Eylül 2016

Eserleri biliniyordu, ama adının hafızalara kazınması 2008’de Sotheby’s’in ilk kez yaptığı çağdaş Türk sanatı müzayedesiyle oldu.

Müzayedenin kataloğunun kapağında, Taner Ceylan imzalı yüzü kanlar içinde bir boksör resmi vardı, eserin adı ‘Spiritual’dı.

Hiperrealist akımın en çarpıcı örneklerindendi, Ceylan’a göre diğer eserleri gibi “Duygusal realist”ti.

Sonra bu eserin Ömer Koç koleksiyonuna katıldığını, Londra’daki evinde sergilendiğini Financial Times’ta okuduk.

Ceylan’ın ‘1881’ adlı eserinin Marc Quinn gibi bir sanatçının koleksiyonuna katıldığını da...

Sotheby’s’in çağdaş Türk sanatı müzayedelerinde eserleri en yüksek fiyatlara satılan sanatçı oldu Taner Ceylan.

Murat Pilevneli’nin kurduğu Galerist’in Art Basel’e katıldığı en pırıltılı zamanlarında Basel’de başlayan uluslararası yolculuğu daha sonra uluslararası bir galeriyle, Paul Kasmin’le devam etti, halen devam ediyor.

‘Bana olan ilgi bugün öyle, yarın başka türlü’

Yazının Devamı

Kriz zamanı örnek oldular

20 Eylül 2016

"Dün geceki patlamadan dolayı çok üzgünüz. 23. sokakta, 6. ve 7. cadde arasında oturuyorsanız, bir adres kanıtı getirerek bu gece bize The Standard, High Line otelde oda ve akşam yemeği ikramımız için katılabilirsiniz.”

Son zamanlarda gördüğüm ve en çok etkilendiğim paylaşımlardan biri New York’taki Standard otelden oldu.

Standard, New York’un popüler otellerinden biri.

Krizleri fırsata çevirerek reklam yapmaya ihtiyacı yok, ama bu jestiyle sadece New Yorkluların değil, herkesin kalbini kazandı.

Apple’dan da destek

Bir diğer mesaj ise iPhone’lara geldi, “Şüpheli aranıyor, medyadan fotoğrafına bakın ve eğer görürseniz hemen 911’i, polisi arayın” diye. Sadece Amerikan telefonlarına değil, bölgede olan bütün telefonlara geldi.

Üstelik telefonunda ‘Rahatsız etmeyiniz’ ayarı olanlara bile, söz konusu devletten bir mesaj olunca, otomatikman geliyor. Çünkü Apple iPhone’ların ayarlarını öyle yapmış.

Eğer, devletten mesaj almak da istemiyorsanız, o zaman ayrı bir ayar bölümünü daha kapatmanız gerekiyor, ama tabii kimse bunu yapmıyor, çünkü ya farkında değil ya da devletten çok az mesaj geliyor.

Yazının Devamı

Şehre döndük, peki ya şimdi?

18 Eylül 2016

Kabul etmek lazım, bu yazdan pek bir şey anlamadık. Yine de çekiştire çekiştire uzatabildiğimiz kadar uzattık. Tatildekiler şehre döndü, arada açılan okullar bile oldu ama daha tatilden dönüşe adapte olamayan çocuklar bir de bayram tatiliyle sevindiler. Yarın sadece okulları açılan çocuklar değil, hepimiz için sonbahar-kış sezonu resmen başlıyor. Peki ama şimdi şehirde bizi heyecanlandıracak neler olacak? Hızlıca bir bakalım.

Yeme-içmede yenilikler

- Cihangir’e taze kan; Hazine: Yalıkavak’taki X Beach’ten sonra Topağacı’nda Grey’le semte farklı bir kitleyi getiren Tayfun Topal, şimdi de Cihangir’de, eski Leyla’nın yerinde Hazine adlı bir restoran-bar açıyor. Bu mekan Cihangir’i hareketlendirebilir.

- D.ream grubu’ndan yeni brasserie; Monochrome: Doğuş Grubu’nun yiyecek-içecek-eğlence grubu D.ream’in yeni markası Monochrome, Bomontiada’da açıldı. Klasik brasserie anlayışına çağdaş yorum diye özetliyorlar. 3. dalga kahveler, tavuklu ve ton balıklı tuzlu waffle ile iddialılar.

- Souq’un son sürprizi; Ziyafet: Alışveriş alışkanlıklarımızı değiştiren Souq, 24-25 Eylül’de “Ziyafet” temasıyla Karaköy’de kuruluyor. Yeme-içme sektöründeki lokal canlanmanın da etkisiyle Souq’ta sokak yemekleri,

Yazının Devamı

Sosyal medyada ölüm

17 Eylül 2016

Dün sabah bilgisayarın karşısındayım, konum hazır, yazıya başlıyorum.

Bir gözüm Twitter’da, bir gözüm Milliyet.com.tr’de, son dakika gelişmelerini takip ediyorum.

Hiçbir şeyi atlamamak telaşındayım.

Aslında FOMO denilen ‘fear of missing out’un, bir şeyi kaçırma korkusunun bir uzantısı bu da. Tam 4 saattir Twitter’da Tarık Akan ‘trending topic’.

Bir ünlü isim ‘trending’ olduysa acı, ama akla ilk gelen, ölüm oluyor. Bilinen bir hastalık ve tedavi süreci olsa da, olmasa da...

Tarık Akan’ın kanser tedavisi gördüğünü yakın zamanda öğrendik ama yine de ‘trending topic’ olarak ölüm gerçek gelmiyor başta.

Yine de timeline’ı değiştirmeye korkuyor insan, başka bir konu hakkında yazacaksa da eli gitmiyor işte.

Böyle durumlarda hep bir “Acaba?” sorusu oluyor. “Doğru mu, değil mi, yanılıyor olabilirler mi?” diye başlıyor.

Yazının Devamı