En son kime, ne zaman gülen suratsız bir mesaj yazdığımı hatırlamıyorum. Artık her mesajın sonuna nokta yerine bir gülücük yerleştiriyoruz, söylediklerimizi daha sempatik hale getirmek için.
Kendimizi kelimelerle ifade ederken güçlük çektiğimizde, çekindiğimizde ya da utandığımızda da emojiler yardıma yetişiyor, hayatı kolaylaştırıyor, eğlendiriyor.
Belki her geçen gün daha çok gülmeye ihtiyacımız olduğu için, belki artık neye güleceğimizi şaşırdığımız için...
Erden’den neler öğrendim?
İşte o yüzden Levent Erden, ‘21. yüzyılın dili: Emojiler’i anlatacak dediklerinde hiçbir şey durduramadı beni, hemen izleyiciler arasında yerimi kaptım. Levent Erden, ayaklı ansiklopedi gibi, Google’la kapışacak kadar çok şey biliyor, eğlenceli anlatıyor, güldürerek öğretiyor. Peki ama emojiler konuşmasından neler aklımda kaldı?
- ‘Ben burdayım’ deme ihtiyacı mağaralarda taşı kazıyıp iz bırakmayla başladı, çok dilli yaşamdan ortak dil arayışına geçiş ise 1964’te Tokyo Olimpiyatları’ndaki işaret ihtiyacından doğdu.
- Gülen suratı, Harvey Ball bir sigorta şirketi rozeti için çizdi, karşılığında 45 dolar kazandı. Rozet hiç tanıtımsız 1 milyon adet sattı. Son gülen ise Franklin Loufrani oldu,
Önceki gün gazetecilerin ve bazı okurların gündeminde Radikal.com.tr’nin kapanması vardı.
Bir cenaze kalkıyor hüznü hakimdi.
“İnanamıyorum, bir devir kapanıyor” diyenler çoğunluktaydı.
Oysa bu, geç kalmış bir şaşkınlık ve hüzündü... Aylar önce Radikal dijitale geçerken yaşanmalıydı, o zaman belliydi kaderi... Newsweek bile uluslararası olmasına rağmen sadece dijital yayıncılıkla yaşayamayacağını gördü ve bu kararından erken döndü.
Basılı medyaya ne olacak?
Uzun zamandır tartışıyoruz, sosyal medya alıp başını gitmişken basılı medyaya ne olacak? Yazmayı çizmeyi okumayı sevenler inatla basılı medyanın önüne geçilemeyeceğini savunuyor.
Bir gazeteyi, dergiyi ya da kitabı elle tutarak, kokusunu duyarak okumak istediklerini söylüyorlar.
Tam da İngiliz Vogue dergisinin Avrupa’daki hafta sonu tatili destinasyonu olarak İstanbul’u seçtiği, Hüseyin Çağlayan’ın Financial Times’ın en çok okunan eki How To Spend It’in ‘Perfect Weekend’ (Mükemmel Hafta Sonu) köşesinde İstanbul önerileri verdiği gün biz o kadar uzaktık ki mükemmel hafta sonundan...
Sevdiklerimize “İyi misin?” diye sormaktan helak olduk, başka söyleyecek bir şey bulamadığımız için defalarca “Dikkat et” dedik, nasıl dikkat
edileceğini bilmeden...
İlk defa gözlerimiz İstanbul trafiğini arar oldu. Bomboş yollardan, şehirde istediğimiz her yere minimum sürede gitmekten bu kadar mutsuz olacağımız, bu kadar şikâyet edeceğimiz kimin aklına gelirdi ki?
Geçen hafta Instagram’da en çok paylaşılan karelerden biriydi, The World’s 50 Best Restaurants’ın “Ortadoğu’nun keşfedilecek altı restoranı” listesi. Nedeni basit, listeye Türkiye’den de iki isim girdi: Alancha ve Yeni Lokanta.
Yıllarca konuştuk, İstanbul’da Michelin ayarında bir restoran olabilecek mi diye. Yurt dışından her yeni dönen şef Michelin alacağı vaadinde bulundu, çoğuna şans verildi ama olmadı. Biz Michelin’i konuşa konuşa bitiremezken, gastronomi dünyasında Michelin’in pabucu çoktan dama atıldı. Şimdi asıl ölçü dünyanın en iyi restoranları listesiyle yapılıyor ve bu listede ilk 100’e girebilmek önemli bir başarı.
Şimdiye kadar Türkiye’den bir tek Changa girmeyi başardı, 39’uncu olarak, bir de Mikla geçen yıl 96’ncı sıradaydı. Hatta Mikla’nın yaratıcısı ve şefi Mehmet Gürs listenin önde gelen 37 şefiyle “Gelinaz!” projesine de katıldı. Bu proje için sadece ülkeleri, şehirleri, restoranları, mutfakları değil, evlerini, arabalarını, günlük hayatlarını da değiş tokuş ettiler. Katılanlara kendilerine kimin yemek yaptığı son ana kadar açıklanmadı. Bu şefler arasında kimler vardı? Yıllarca dünyanın en iyi restoranı seçilen Noma’nın şefi Rene Redzepi, dünya ikinciliğine
Hayatımızı güzelleştiren şeylerden biri İKSV’nin düzenlediği İstanbul Film Festivali.
Bu yıl 35. yılını kutluyor, belki bir festivali sürdürebilmek için değil, ama bizim için uzun bir süre 35 yıl, üstelik son 12 yılında Akbank desteği de var.
Geçen yıl büyük bir talihsizlik yaşandı, Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel’in ‘Bakur’ / ‘Kuzey’ belgeselinden ‘kayıt tescil belgesi’ istenmesi nedeniyle tam 23 film ve jüri festivalden çekildi, gösterimler, yarışma ve kapanış töreni iptal edildi.
Geçen yılki Jüri Başkanı Zeki Demirkubuz’un söz ettiği “Ahlak, zeka ve vicdan parlaması”nı bu yıl görebilecek miyiz bilmem, ama Demirkubuz belli ki geçen yılı çabuk unutmuş ve bu yıl ‘Kor’ filmi ile uluslararası yarışmaya katılıyor.
Geçen yıl filmlerini festivalden çeken yarışmacıların bir kısmı da bu yıl aynı filmlerle festivalde.
İKSV Genel Müdürü Görgün Taner haklı, “Festivalimizin, ilk günlerinden bu yana yarattığı “okul” hissini sürdürmeyi önceliklerimiz arasında tuttuk” derken.
Maltepe ve Sultangazi’ye gidiyor
Son zamanlarda en çok duyduğumuz cümle bu.
Bir yandan içimizden gelmiyor hiçbir şey olmamış gibi devam etmek, bir yandan da devam etmek zorunda olduğumuzu biliyoruz.
Her erteleme, her iptal etme, sadece sosyal hayatı değil iş hayatını da, birçok sektörün geleceğini de etkiliyor.
Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul, geçen sezon Ankara’daki patlama nedeniyle iptal edilmişti, bu sezon da aynı tehlikeyle karşı karşıya kaldı.
Sonunda kutlamaların iptal edilmesi, defilelerin ise devam etmesi kararı alındı.
Bora Aksu ve Dice Kayek gibi uluslararası markalar da bu kararı destekledi.
Buna rağmen Deniz Marşan
Her son dakika haberi, içinde bomba kelimesi geçen her cümle aynı etkiyi yaratıyor.
Daha devamını dinlemeden anında telefonlara sarılıyoruz.
Ailemizin, arkadaşlarımızın, tüm sevdiklerimizin iyi olduğunu duymadan rahatlamıyoruz.
Sevdiklerimiz iyiyse, sanki o zaman rahatlıyor muyuz?
Hayır ama en azından şükrediyoruz.
Gelişmeleri TV’den ve sosyal medyadan takip etmeye çalışıyoruz.
Sırayla önce yayın yasağı geliyor, sonra güvenlik uygulamasına rağmen Facebook ve Twitter’a erişim engeli...
New York, Londra, Milano ve Paris moda haftaları maratonu bitti. Bizim moda haftamız Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul’un yedinci sezonu ise yarın başlıyor ve 19 Mart’a kadar devam edecek. Bu sezon birçok yenilik var.
13 defile yapılacak
- İstanbul Moda Haftası neredeyse bütün İstanbul’u gezdikten sonra şimdi yine başka bir adresle karşımıza çıkıyor. Beklendiği gibi Bomontiada’da değil, bu kez Zorlu Center’da kurulacak olan çadır alanında. Neden bir AVM seçildi? Moda haftasının son tüketiciyi de kapsayacak şekilde genişlemesi ve özellikle ilkbahar-yaz 2016 koleksiyonlarının da sergileneceği “In-Season” dedikleri bu sezon etkinliklerine de yer vermek.
- Daha önce Ortaköy’de satın almacılara yönelik kurulan showroom The Core İstanbul bu sefer 17-18-19 Mart’ta Zorlu Center’da. 24 marka ve 23 tasarımcının sonbahar/kış 2016 koleksiyonları sergilenecek burada. Sadece yerli satın almacıları değil, tam 40 ülkeden 250 satın almacıyı ağırlaması bekleniyor.
- 12 sunum ve 13 defile yapılacak. Peki ama hangi marka ve tasarımcılar katılıyor? Bora Aksu, Dice Kayek, Mehtap Elaidi, Zeynep Tosun, Deniz Berdan, Raissa Vanessa, Çiğdem Akın, Raşit Bağzıbağlı, Başak Cankeş, Meltem Özbek, Tuba Ergin,