Bu hafta Trump Cadde büyük bir partiyle açıldı, çıkışta Cahide’de Selami Şahin’le eğlenildi. Kültür-sanat etkinliklerinde ise Spot’ta çağdaş sanat dünyasının en güçlü 41’inci ismi Matthew Slotover dinlenildi
alı akşamı herkes sözleşmiş gibi Trump Cadde’deydi. Ev sahipleri İzzet Çapa ve tabii Doğan ailesinin yeni yerini keşfetmek üzere. İzzet Çapa gerçekten kuş konduruyor mekanlara. Hiç aklınıza gelmeyecek yerler yaratıyor. Nasıl oluyorsa oluyor, Trump Cadde’de Mecidiyeköy’ün göbeğinde olduğunuzu hiç hissetmiyorsunuz işte.
Hayatımız alışveriş merkezlerine endeksli olunca, ister istemez alışveriş merkezleri de çözümü açık havaya çıkmakta buldu. Artık çıldırtıcı trafikte bir yerden bir yere gitmemiz neredeyse imkansızlaştıkça biz de çareyi AVM’lerde buluyor, bir taşla birkaç kuş birden vuruyoruz. Trump Cadde de böyle bir yer. Trump Alışveriş Merkezi’nin teras katında. Bir kısmı açık havada, bir kısmı kapalı.
Sadece açılış partisinde değil, ilk haftasında dolup taştı. Hatta iç mekanlarda öğle saatlerinde yer bulmak mümkün olmadı. Markalar farklı tasarımlarda konteynırlarda hizmet veriyor. Sokakların yanı sıra tam üç meydan da var buluşma noktası olacak. Yurt dışından gelen sokak sanatçılarının yaptığı graffitiler de dikkat çekiyor.
Isıtma ve havalandırmayla ilgili ufak tefek sorunlar var ama yakında hallolur. Mimar Gökhan Avcıoğlu olduğu için hiç şüphem yok.
Her gün başka bir yeri denemek mümkün
Peki ama Trump Cadde’de hangi markalar var? Son haliyle sayıyorum, Zouk, Sushi Chinese Express, Fiorucci, Coca Cola, Home Store Kahve, Cafe Bien Loti, MatrakShop, Kasap Döner, BiggShop, Nezih Kebap, 1ABurger, Good Food, Salaş Pub, Alaçatı Kumru Evi, PapaBubble, Ranchero, Kağıthane, Sneakers&More, Hoca’nın Yeri, Kuğu Pastanesi, Rumi Tantuni, Plus Kitchen, Al Fakheer, Mehmet Tatlı Kuaför. Limonata da yakında açılacak.
Benim favorim Alaçatı Kumru Evi oluyor. Yaz özleminden mi yoksa
İstanbul’da bir türlü iyi bir kumrucu bulamamaktan mı bilmiyorum.
Sonradan öğreniyorum, Alaçatı Kumru Evi’ni açan Serdar Faralyalı. İzmir’deki mandalin bahçesinde bir aile yemeğinde mangalda kumru yaparken çıkmış fikir. İstanbul’da hâlâ İzmir’deki gibi bir kumrucu olmadığı konuşulurken “Neden olmasın, hadi açalım” demiş Serdar Faralyalı. Bütün ekip İzmir’den gelmiş.
Bir sonraki sefer de Zouk’u deneyeceğim. Zouk, Ermenicede balık demek. AVM’lerde alıştığımız balıkçı konseptinden farklı bir tarzı var.
Civarda çalışanlar yaşadı, her gün başka bir yeri denemek mümkün. Trump Cadde’yi görmek için sadece civarda olmak da gerekmiyor.
Bir AVM’de neler yapılabileceğinin son noktası Trump Cadde. Kesinlikle görmeye değer!
Çağdaş sanatta en güçlü 41’inci isim
Tansa Mermerci Ekşioğlu ve Zeynep Öz’ün kurduğu çağdaş sanat platformu Spot’un üyelerine bir sürprizi vardı bu hafta. Spotter’lar The House Hotel Nişantaşı’nda bir araya geldi ve Londra’nın önemli çağdaş sanat fuarı Frieze’in direktörü Matthew Slotover’ı dinledi.
ArtReview’a göre çağdaş sanatta en güçlü 41’inci isim olan Matthew Slotover, çağdaş sanat fuarlarının artık büyük bir ihtiyaç olduğunu anlattı. “Eskiden
miras yoluyla servet yapan koleksiyonerler vardı, artık yeni koleksiyonerler kendi servetlerini kendileri yapıyor. Çok yoğun çalışıyorlar, çok seyahat ediyorlar, galeri galeri, sergi sergi gezecek zamanları yok. Bu yüzden fuarlar büyük kolaylık” dedi.
İstanbul’da artık iki çağdaş sanat fuarı olduğu hatırlatılınca da buna gerek olmadığını söyledi, “Bir şehirde iki-üç ayrı fuara gerek yok, kapsamlı bir fuar yeter” dedi. Londra için kendi direktörlüğünü yaptığı Frieze’i de örnek vererek.
Fuarların artık bienallerin yerini alıp almadığı sorusuna ise şöyle cevap verdi: “Fuarlarda her standın ayrı bir küratörü var, bienalde ise tek bir küratörün, tek bir görüşün işini görüyorsunuz.”
Matthew Slotover’ı dinlerken herkes aynı şeyi konuşuyordu: “Bakalım bu yıl sanat fuarları nasıl olacak?”
Cahide’de Selami Şahin
Trump Cadde’den sonra Cahide’ye geçildi. Selami Şahin çıkıyordu. İçerisi tıklım tıklımdı. Bırakın ön masa raconunu, masa yapmak bile neredeyse imkansızdı. Standlarda
eğlenenler de az değildi. Zirve tabii “Özledim”le yapıldı.
Son zamanlarda hiç olmadığı kadar çok ilgi var Selami Şahin, Ümit Besen gibi isimlere. Eskiye özlem mi, daha çok kafa dağıtma, deşarj
olma isteği mi bilinmez ama her seferinde tıklım tıklım olması bir gerçek. Sırada Mustafa
Keser Müzikhol var.