Bol yıldızlı soygun filmi neden beğenilmedi?
Pandemi sürecinden James Bond bile etkilendi.
Son filmi ‘No Time To Die’ın gösterimi kim bilir kaçıncı kez ertelenmek zorunda kaldı.
Nisanda gösterime girmesi planlanan filmin gösterimi şimdi de ekime ertelendi.
Sırf lansmanı bu filmle birlikte yapılacak ürünlerin de lansmanı ertelenmek zorunda kaldı tabii.
Filmde kullanılan teknolojik ürünler bile bu süreçte eskidi.
Bir de tam aksine pandemi sürecinde çekilen filmler oldu.
Bir kısmının seti Kovid-19 nedeniyle durmak zorunda kaldı, Batman gibi, bir kısmı ise hastalıksız tamamlandı.
İşte bu süreçte en çok konuşulan filmlerden biri Anne Hathaway ve Chiwetel Ejiofo’nun başrollerinde olduğu ABD’de prömiyeri gerçekleşen ‘Locked Down’ filmi oldu.
Filmin konusu pandemi ve karantina sürecinde ayrılmak üzere olan bir çiftin Londra’nın ünlü mağazası Harrods’a düzenlediği soygun.
Angelina Jolie ve Brad Pitt’in başrollerinde olduğu Mr&Mrs Smith’in yönetmeni Doug Liman imzalı film bol yıldızlı bir romantik komedi.
Üstelik soygun konulu.
Ben Stiller’dan Ben Kingsley’e ünlü isimler Zoom üzerinden konuk oluyor filme.
Buna rağmen İngiliz basını filmi yerden yere vuruyor, nasıl bu kadar kötü olabilir diye.
“Bu filmle ilgili kendinize yapacağınız en iyi şey, filmi yarıda bırakıp boş boş duvara bakmak” diyor Guardian yazarı Benjamin Lee.
“Böyle bir kadroya yazık edilmiş, senaryo çok aceleye gelmiş” diye ekliyor ve filmin başrol oyuncularını da suçluyor, nasıl bu filmde rol almayı kabul ettiler diye.
Edgar Allan Poe ayıbı
Eleştirmenlerin hemfikir olduğu bir konu da filmde soygunculardan birinin takma isim olarak Amerikalı yazar ve şair Edgar Allan Poe’nun ismini kullanmasının ne kadar yanlış olduğu.
Nasılsa güvenlik görevlileri Edgar Allan Poe’yu bilecek kadar kültürlü değildir bakış açısının ne kadar eski, hatalı ve aşağılayıcı olduğunun altını çiziyorlar.
Malum, günümüzde hiç kimsenin bir başkasını ya da bir meslek grubunu böyle yargılama hakkı yok.
Anne Hathaway Haremlique’te
Peki ama ‘Locked Down’ bu kadar kötü eleştiri aldıysa neden bugünkü konumuz?
Çünkü filmle ilgili tek bir olumlu haber var.
Harrods’ta geçen sahnelerden birinde bir Türk markası dikkat çekiyor: Caroline Koç ve Banu Yentür’ün markası Haremlique.
Oscar ödüllü Anne Hathaway, Harrods’taki Haremlique bölümünde markanın Pierre Loti nevresim takımı ve Hasbahçe yatak örtüsünün sergilendiği bir yatak üzerinde ukulele çalıyor.
Film iyi de olsa, kötü de olsa fark etmez, harika bir tanıtım!
Kaçırılmayacak bir müzik belgeseli
Uzun zamandır merak ediyorum MİMAROĞLU belgeselini.
60’lı yıllarda Türkiye’den ABD’ye göç eden efsane elektronik müzik bestecisi İlhan Mimaroğlu hakkında çok bilgimiz yok.
Usta mimar Kemaleddin Bey’in oğlu ve global müzik tarihine damga vuran Atlantic Records’ın önemli bir parçası.
İlhan Mimaroğlu ile hayat arkadaşı Güngör Mimaroğlu’nun hikâyesini anlatan, yönetmenliğini Serdar Kökçeoğlu’nun üstlendiği film, yarından itibaren MUBI’de izlenebilir.
Hatırlatalım, MİMAROĞLU, dünya prömiyerini önde gelen belgesel film festivallerinden 2020 Visions du Réel’in Burning Lights bölümünde yaptı, 39. İstanbul Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması’nda Mansiyon ve 57. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü kazandı.
