"...çünkü korkunç bir düş kırıklığının öyküsüdür".***Neden düş kırıklığı?Çünkü idealist Mançalı, okuduğu şövalye kitaplarının etkisiyle savaş açmıştır, dev zannettiği yeldeğirmenlerine...Amacı, insanlığı eski "altın çağ"a geri götürmektir.O çağ, bugün herkesin ağzını sulandıran altının bolluğu nedeniyle "altın çağ" olmuş değildir.İnsanlar "senin" ve "benim" sözcüklerini bilmediği için "altın çağ"dır.Kimse kimseyi kıskanmadığı için...Duvarlar, kaleler, kuleler olmadığı için...Hayata adalet ve eşitlik hükmettiği için...***Gezgin şövalyemiz, düş gücünün komutasında saldırır kötülüğün orduları gibi gördüğü koyun sürülerine... bezirgânları andıran yeldeğirmenlerine..."Altın çağ"ın terk edilmiş düşlerini bu dünyaya, günümüzün "demir çağı"na getirir.Ancak rüyadan uyanışı çok acı olur.Onu sarayına davet eden Dük ve Düşes alay eder, bunak şövalyeyle...Don Kişot, hakikatin sefil yüzüyle yüzleşir.Kitabın sonunda evine döndüğünde "akıllanır" birden... Son nefesinde "Ne büyük delilik ettiğimi anlıyorum artık" der.Demir çağının "akıllı"larını, "altın çağ"a inanan son düşperesti yitirmenin acısıyla baş başa bırakarak çekip gider.Dostoyevski'nin sözünü ettiği "hüzün" buradadır.***Ankara Sanat Tiyatrosu, Don Kişot'u, yazılışından 400 yıl sonra çok farklı yorumla selamlıyor.Doğu Alman yazar Hans Ostarek'in oyununu Yücel Erten'in nefis tercümesiyle sahneye taşımış Rutkay Aziz...Don Kişot maceralarını onun dostlarına temsil ettirmiş.Bu epik yöntem, yenilmez şövalyeyi ve savaştığı yeldeğirmenlerini çok daha iyi tanımamızı sağlıyor.Düş kırıklığının hüznünü yaşattırıyor. Ama orada bırakmıyor.Mançalı'nın dostları, onun ardından, duvarların, kalelerin, kulelerin olmadığı altın çağ ütopyasına da kadeh kaldırıyor.***Murat Belge yazmıştı Toplumsal Tarih'te (Ocak 2005):Bizde Don Kişot'luk "Mecnunluk" hatta "meczupluk"tur.Türk Dil Kurumu Sözlüğü "Don Kişot'luk"u "Ortada gereklilik olmadığı halde kahramanlık göstermeye çalışmak" diye tanımlıyor.Milli Eğitim Bakanlığı'nın Türkçe Sözlük'üne göre ise "Gereksiz ve yersiz yiğitlik göstermeye kalkışmak"tır Don Kişot'luk... Oysa Petit Larousse'un yorumu tam ters yönde:"Haksızlıklara karşı savaşan ve bunları düzeltmeye çalışan idealist davranış biçimi..."Webster sözlüğü ise iki sözcükle özetliyor Don Kişot'luğu: "Erdemleri savunmak".***Aynı kahramana iki farklı toplum, ne kadar farklı bakıyor.Belki de zulme başkaldırmayı "gereksiz yiğitlik gösterisi" sayan bu anlayıştan dolayıdır, Türkiye'den Don Kişot çıkmaması, çıkanların da "hain" ya da "deli" sayılıp taşlanması... can.dundar@e-kolay.net Dostoyevski, "Bugüne dek yazılmış en hüzünlü kitaptır" der Cervantes'in Don Kişot'u için...