Her daim havuzun içinde üst üste çırpınarak turistleri selamlayan, "kutsal balıklar" toplu ölüm tehlikesiyle yüz yüzeydi. Birkaç gün içinde telefat sayısı 1000'i aşmıştı.Hemen önlem alındı; kimileri turistlerin attığı yemde buldu suçu, kimileri kanalizasyon sızıntısından kuşkulandı; evrimciler "doğal seleksiyon" dedi, evrim karşıtları "Allah'ın takdiri"ne verdi.Neyse ki telefat sona erdi.Yarısı boşalan Balıklıgöl'e yeniden can geldi.* * *Harran Üniversitesi'nin bahar şenliği için Urfa'dayım.13 yaşında, gencecik bir üniversite Harran... Cıvıl cıvıl kampusta 7 bin öğrenci halaylar, zılgıtlar, türkülerle karşılıyor konukları... Kebabın isi, davulun sesine karışıyor.Genç kızlar, delikanlılarla omuz omuza halay çekip sohbet dinliyor.Ve kentin kaderini değiştirmeye azmetmiş idealist rektör Prof. Uğur Büyükburç, şenlik alanını ve yeni kampusu iftiharla gezdiriyor.25 yıl önceki ilk gelişimden beri sık sık ziyaret ettiğim bu tarihi kent, her seferinde olduğu gibi yine şaşırtıyor, heyecanlandırıyor beni...* * *Türkiye'nin mazisi Urfa; aynı zamanda istikbali...Yoksulluğun da zenginliğin de başkenti...Hem bir engel önümüzde; hem engeli açacak kilit...Mağlubiyetimiz bizim; zaferimizin de işaret fişeği..İstanbul'a, İzmir'e uzak; ama yediğimiz meyvenin fiyatında, bir kapkaç olayında, TV dizimizin kahramanında, kebabımızın tadında... Bu çelişkiler kentine bakıp ağıt yakmak da mümkün, halaya durmak da...Tek bir otel dışında içki bulunamayan şehirde, seneye Fransızlarla ortak Merlot ve Chardonnay şarap üretimine başlanacak.Turizm patlamış; 400 yatak 8 ay boyunca yerli yabancı turistle dolu.Başbakan Erdoğan, haftaya Dergâh'taki Dinler ve Kültürler Parkı'nın temelini atacak, 5 yıldızlı yeni oteli hizmete açacak. Urfa'da yaşayan 3 büyük dini temsilen kilise, havra ve cami maketlerinin de yer alacağı büyük bir iş ve kültür merkezi olarak planlanan 100 milyon dolarlık bu proje, Saadet Partili belediyenin dar kafalılığına kurban gitmişti. Şimdi yeniden diriltiliyor.* * *Lakin madalyonun öbür yüzü karanlık...GAP'ta işler kötüye gidiyor. Fırat, 10 yıl önce Harran'a kavuştu; lakin araları çabuk bozuldu. Harran'ın sulama yapılan 150 bin dekarlık toprağının 50 bin dekarı yanlış sulama ve altyapı eksikliğinden çoraklığın pençesine düştü.İthal pamuğun düşük fiyatı, pamuk üreticisini perişan etmiş. Geçen kışki don da fıstık üretimine darbe vurunca çiftçi çökmüş.Komşu Antep hızla kalkınırken Urfa'ya beklenen yatırımcı gelmiyor. 30 bin kişilik stat yapılıyor ama havaalanına giden yol, köstebek yuvası gibi delik deşik... Tarihe gömüldü sanılan şark çıbanı yeniden hortlamış.Kentin nüfusu son 20 yılda 50 binden 500 bine çıkmış; yarıya yakını işsiz... sokaklar başıboş insan, çocuk kaynıyor. ÇATOM'un kadınları günde 2 milyon yevmiye ile ev geçindiriyor. H H HUrfa tüm acılarına rağmen isyanını içine gömmüş, olaysız, şenlik yapıyor. Çiğköfte, şiir, sohbet dolu sıra gecelerinde umutsuzluğun ağıtı, umudun türküsüne eşlik ediyor.Ve gencecik bir öğretmen, bölgenin halini, ilkokul öğrencisinin sorduğu bir soruyla anlatıyor:"Parayı Lidyalılar buldu da, niye babam bulamıyor?"Türkiye'nin geleceği, bu soruya cevap bulmasında ve o çocukları yoksulluğun cehaletin elinden kurtarmasında yatıyor.Not: Bu köşeyi ödüllendiren Harran Üniversitesi'ne teşekkür ediyorum. Bu vesileyle yazılarımı veya belgesellerimi ödüle değer bulan Kabataş Lisesi'ne, Yıldız Teknik, İstanbul Teknik, Gazi, Boğaziçi, İstanbul, Beytepe, Maltepe üniversitelerinin değerli öğrencilerine de... Var olun! can.dundar@e-kolay.net Urfa Balıklıgöl'ün bekçileri geçen ay bir sabah işe geldiklerinde 150 kadar sazanı ölü buldular. Birkaç gün içinde bu sayı hızla arttı.