Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İki Genelkurmay Başkanının görüşmesinde bu konu açılmadı.Ancak Milliyette son 3 gündür bu konuda yapılan yayınları dikkatle izlediklerini söyleyen üst düzey bir askeri yetkilinin dün söylediği gibi "bu konu birçok başka zeminde Amerikalı yetkililere iletildi."Amerikanın "terör örgütü" ilan ettiği PKK ve KADEKle temas içinde olduğuna dair haberlerden, Türkiyenin duyduğu rahatsızlık ifade edildi. ABD, gayri resmi düzeyde ve gizli yapılan bu görüşmeleri - tabii olarak - yalanlasa da - dün NTVnin haber bültenine de yansıdığı gibi - "Türkiyenin elinde bu ilişkiyi kesinkes doğrulayan istihbarat raporları var." Görüşmelere arabuluculuk yapan Davut Bağıstaniyi tanıyor, bazı Amerikalıların bu görüşmelere katıldığını biliyorlar. Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, önceki sabah 09.45te ABDli meslektaşı Org. Richard Myersla görüştü. Bu görüşmede, ABD - KADEK görüşmesi gündeme geldi mi? Hayır! 3 KASIMDAN SONRA Bağıstani, dün telefonla katıldığı Ulusal Kanalın canlı yayınında bu görüşmeler için PKKyı nasıl ikna ettiğini bizzat anlattı: "Amerikanın PKKdan partileşmesini istediğini, buna mukabil Türkiyede idamın kaldırılacağı sözü verdiğini" söyledi. Bu arada son görüşmenin tarihini de "3 Kasım seçimlerinden 5 - 6 gün sonra" diye açıkladı. Öğrenildiği kadarıyla o son görüşmede KADEK, Amerikalı temsilciden örgüt için ABDde lobi faaliyeti yapmasını da istemişti.Merak ettim: Amerikalıların yalanladığı şu ünlü buluşmada çekilmiş bir hatıra fotoğrafı var mıydı acaba?..Görüşmeler kayda alınmış mıydı?Cevap: "Evet..."İşte o arşivden bir fotoğraf: Bir dağ eteğinde yere serdikleri örtünün etrafına bağdaş kurmuş sohbet eden 6 adam... Kuzey Irak dışında bir araya gelebilmesi zor bir kadro: Fotoğrafta yüzü cepheden görünen bıyıklı, Davut Bağıstani... Hemen sağında, örgütün Başkanlık Konseyi üyesi "Botan" kod adlı, Nizamettin Taş oturuyor. Solundaki beyaz saçlı adam ise "Ebubekir" kod adlı Halil Ataç... Amerika, FKÖyü "terör örgütü" ilan ettiği yıllar boyunca da bir yandan gayri resmi görüşmeleri sürdürmüş, bir yandan da böyle görüşmeler yapıldığını yalanlamıştı. Ta ki, FKÖyü tanıyana kadar... O yüzden Amerikanın Ankara Büyükelçiliğinin, ABD-PKK görüşmesini yalanlaması sürpriz değil. Yalanlama metninde, habere kaynaklık eden Davut Bağıstaninin PKK ile bağları olduğunun söylenmesi ise "inkâr"dan çok "teyit" sayılmalı. Görüşmenin taraflarından biri PKK olduğuna göre haber kaynağının PKK ile bağlarının olması normal... BOTUNU ÇIKARMAMIŞ Bağıstaniye göre bu adam, bir Amerikan kurumunun enformasyon biriminde, yasadışı örgütlerle gayri resmi görüşmeler ve lobi faaliyeti yapmakla görevli bir askeri yetkili... Konu ise; "KADEK-ABD ilişkisi..."Amerika bu fotoğrafı da yalanlarsa bu kez tutanaklar çıkar mı bilmem...Bildiğim şu ki, Org. Myersın Genelkurmayda Irak operasyonu için temaslar yaptığı sırada, İsrail istihbaratına yakınlığı bilinen "Debka" adlı internet sitesinde ABDnin Saddamı devirdikten sonra yerine Celal Talabaniyi, savunma bakanlığına da Mesud Barzaniyi geçirmek istediği iddiası yer alıyordu.Sitenin haberine göre bu plan Türkiyeyi çok kızdırmış ve iki müttefikin arasına bu yüzden kara kedi girmişti. Fotoğrafta sırtı dönük görünenlerden sakallı olan "Fuad" kod adlı Ali Haydar Kaytan... Yüzü görünmeyen kasketli ise Dursun Ali... Gelelim en solda oturan beyaz şapkalıya... O, diğerlerinden biraz farklı... Dikkatli bakıldığında diğerleri gibi bağdaş kurup oturamadığı görülüyor. Hepsi ayakkabılarını çıkardığı halde onun ayağında botları ve sırtında parkası fark ediliyor. TÜRKİYENİN TUTUMU KADEKin de, silahlı mücadeleden vazgeçtiğini açıkladıktan sonra, bölgedeki etkinliği, liderinin geleceği ve bundan sonraki varlığı için, dünyanın tek süper gücü haline gelen, Ortadoğuya yerleşeceği sezilen, Türkiyeye istediğini kabul ettirebilen ABD ile görüşmesi anlaşılabilir bir durum...Benim şaştığım, Türkiyenin tutumu...Kuzey Irakta bir Kürt devletini "savaş nedeni" sayan Türkiyenin bu oluşuma yol açacak harekât için üslerini kullandırmasında bir tuhaflık yok mu? Zar zor elde edilen bugünkü barış ortamının torpillenmesi kime yarayacak? Kuzey cephesi açılır da Türk Silahlı Kuvvetleri, ABDnin ardından bölgeye girerse kiminle savaşacak? Sayıları 5 bin olduğu söylenen silahlı KADEK gerillaları ile mi? Yoksa "savaş nedeni"ni bizzat hazırlayan müttefiki ile mi?Bu yazılara başlarken ilk değindiğim noktanın altını çizerek bitireyim: Lice çatışması, tam bu aşamada önemli bir işarettir. Aman dikkat! Doğrusunu isterseniz ben ABDnin, Irakın geleceği için Afganistandaki "Hamid Karzai modeli" gibi bir formül aramasında şaşacak bir şey görmüyorum. Bu formülü oluştururken, Türkiyenin sorunun çözümü yönünde hiçbir adım atmaması karşısında, bölgede varlığı ve etkisi bilinen tüm gruplarla bizzat görüşmesini ve yeni bir yapılanma planlamasını da doğal karşılıyorum. PKK-ABD flörtünün diğer kanıtı bir mektup Mektupta Amerikan yetkilileriyle - o zamanki adıyla - PKK arasında yapılan bir görüşmenin ayrıntıları kâğıda dökülüyor, varılan mutabakat teyit ediliyordu. Buna göre, PKK "ABDnin Iraka müdahalesi, bölgede zararlı bir yük haline gelen - Türkiyedeki gibi - rejimlerin aşılmasının olanağını yaratacak, bölgede demokratikleşmenin yolunu açacaktır" görüşündeydi. O yüzden müdahaleyi destekliyor ve ABDye işbirliği sözü veriyordu. Karasu, mektupta "Birçok konuda görüşlerimizin örtüşmesi, ilişkilerimizin gelişmesinde önemli bir zemin teşkil etmektedir" diyor ve 9 öneri sıralıyordu: ABD - PKK yakınlaşmasını kanıtlayan belge, cumartesi ve pazar günü Can Dündarın köşesinde yayımlanan iki sayfalık bir mektuptu. Milliyet muhabiri Namık Durukanın Kuzey Irakta ele geçirdiği bu mektup, 21 Ocak 2002 tarihinde PKK Başkanlık Konseyi Üyesi Mustafa Karasunun imzasıyla, Amerikan Dışişleri Bakanlığına gönderilmişti. TÜRKİYEYE BASKI Buna göre; PKK, bölgede demokrasinin gelişmesi için her konuda işbirliği yapacak, hem kendi içinde isim değişikliği gibi adımlar atacak, hem Kürtler arası çatışmanın önlenip birlik yaratılmasına gayret edecekti. Buna karşın ABD, bu çabalara destek olacak, demokratik adımların yaygınlaşması, Öcalanın koşullarının düzeltilmesi, HADEP üzerindeki baskılara son verilmesi, PKKnın Avrupa faaliyetinin sınırlanmaması, idam cezasının ve Kürtçenin önündeki engellerin kaldırılması için Türkiyeye baskı yapacaktı. (ABDnin "resmen" hem PKKyı, hem de KADEKi "terör örgütü" ilan ettiğini burada hatırlatalım.) BAĞISTANİ DOĞRULADI Mektup, bu amaç doğrultusunda görüşmelerin Kuzey Irakta sürdürülmesi temennisiyle son buluyordu. Mektupta sözü edilen görüşmeye katılan Davut Bağıstani de haberi doğrulamış, bu ilk görüşmeden sonra kendisinin organize ettiği 5 - 6 buluşma daha yapıldığını söylemiş, son görüşmenin 1.5 ay önce gerçekleştiğini belirtmişti. can.dundar@e-kolay.net Mutabakat belgesine göre PKK, Kürt sorununun çözümünü devletlerin yıkılmasında değil rejimlerin demokratikleşmesinde görüyor, "Irakta özgür seçimler sonucu oluşan, eyalet idari sistemini esas alan bir federatif çözüm" öneriyordu.