Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üç kuşaktır kan davası güden bir ailenin "Hanım Ağa"sını oynardı. Film icabı, oğlu düşman ailenin kızına tutulur, bu aşkla ilişkiler yumuşar, kin bitecek gibi olurdu.O noktada Rona hırçın diliyle sahneye çıkar, torununu sarsarak gürlerdi:"Onlar senin düşmanın. Dedene, babana ettiklerini ne çabuk unuttun. Benim cesedimi çiğnemeden, onlardan kız alamazsın."***Aynı böyleydi Denktaş...İçlerinden "Artık bu kan davası bitse" diye geçiren dinleyici grubunu sarsarak "Ne çabuk unuttunuz" diyor, "Bomba her an patlayabilir" diye göz korkutuyordu.Dinlerken insan ürküyor tabii... Haklı olabilir. Sürekli "(U)Rum" diye öfkeyle söz ettiği kan davalısını en iyi o tanıyor çünkü...Ama göremediği şu:Harekâtta şehit düşenlerin torunları, bu kan davasının artık bitmesini istiyor.Yıllardır süren çözümsüzlük, yalıtılmışlık öyle bıktırmış ki insanları, hiçbir öcü, yeni bir hayat hevesini sindirmeye yetmiyor.Türkiyenin arka bahçesi, kumarhanesi, çete üssü olmuş, sürekli başına çorap örmüş bu yoksul adanın halkı, çözümsüzlüğün yılgınlığıyla "Ne pahasına olursa olsun çözüm" noktasına gelmiş."Haydi çöz" diye çok beklemişler liderlerini...Olmamış.Ve "Çözemezsen çözerler" ilkesi girmiş devreye...Çözüm, çözümsüzlükten çok çekmiş insanların bu kadar yakınına gelmişken onlara "Sizi kandırıyorlar" çığlığını duyurmak zor.Yıllar yılı çözüme direnmiş liderin bunun suçunu "Türk basını"nın sırtına yüklemesi de pek kolay değil...***Denktaş, önceki gün konuştuğu Meclisi kuran adamı iyi incelese görürdü:Atatürk hiç Aliye Rona rolü oynamamıştır mesela..."Yunan", Anadoluyu işgal etmiştir.Gazi, ona karşı silahlı direniş örgütlemiş ve savaşı kazanmıştır.Barış için taviz gerekiyorsa Lozanda alasını vermiştir.Sonra da Cumhuriyetin 7. kuruluş yıldönümünde savaştığı ülkenin Başbakanını Ankarada ağırlamıştır.Turhan Gürkan, "Atatürkün Uşağının Gizli Defteri"nde (Fer Y., 1971) Atatürk - Venizelos buluşmasından ilginç bir detay anlatır:Yunan Başbakanını karşılayacağı sabah tıraş olurken berberi Selanikli Mehmetle şakalaşan Atatürk "Mehmet, bugün Venizelosun ayağına gideceğiz. Ne dersin" diye sorar.Mehmet, "Paşam, o bizim Selanikimizi aldı. Ankaramızı almaya kalktı. Bütün bunlardan sonra onunla nasıl dost gibi konuşacaksınız" der.Güler Atatürk:"Dost olmaya mecburuz. Bunu yapmazsak tarih bizi affetmez."***Ayrıca Atatürk, kontrolü kaybettiğinde vatanının dışında mitingler yapıp, kendi meclisinde söyleyemediklerini başkasınınkinde söylemeye filan da hiç kalkışmamıştır.Evde kaybettiğini, dışarıda kazanamayacağını bilen bir liderdir çünkü.Politikanın, korku salarak, öcü yaratarak değil, yurttaşını inandırarak, rızasını alarak yürütülen bir sanata dönüştüğü günümüzde liderin rolü hepten artmıştır.Lider, kendisinin ve ülkesinin varlığını tehdit değerlendirmelerine değil, halkının gönüllü birlikteliğine, mutlu bir yarın beklentisine dayandıracaktır.Bunu yapmadığı zaman halk, tehdidi de umursamamaya başlayıverir.Çözüm iştahı, sağduyulu uyarılara bile kulak vermesini engeller.Ve lider, bir gün halkını "düşman"ın sınır kapısına yığılı bulur.***Aliye Ronalı filmlerin finalinde genellikle oğlan kan davalı ailenin kızını alır; kinler noktalanır.Dileyelim Kıbrısta da öyle olsun. can.dundar@e-kolay.net Mecliste Denktaşı dinlerken Aliye Ronayı anımsadım. Rahmetli, tam bu rolün kadınıydı.