Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tetikte titreyen bir parmakta... Ya da yüksek bir binanın çatısında... Hayat ve vefat, iki koldan çekiştirir. Ölüm, bir parmak hareketindedir; hayat, bir adım geride...Karar, tetiği çekecek, adımı atacak olana kalmıştır.Daha zoru ise, Araf'taki kararı bir başkasının vermesidir. Gün gelir, insan denen muhteşem mekanizma bozulur; yürek atmayı sürdürürken beyin durur. Çileyi uzatmamak için yüreği de susturmak zorunludur.İşte o an, bir hastane odasında, yaşam destek ünitesinin başucunda bir insan, hayat boyu onunla birlikte (çoğu zaman da onun için) atmış bir yüreğin durdurulmasına onay verir.Bir fişi çeker ve koparılmış bir bitki gibi günden güne solan en yakınını, bilinmezin ülkesine gönderir.* * *Erbakan'a başsağlığı dilerken eşinin yaşam desteğinin kesilmesi kararında nasıl bir acı yaşadığını hissedebiliyoruz.62 yıllık bir canın, 38 yıllık bir beraberliğin fişini çekme kararının, bir ülkeyi savaşa sokmaktan çok daha zor olduğunu tahmin edebiliyoruz.Sevdiğinin daha fazla acı çekmemesini istemenin, "ölümü göze alacak kadar sevme"ye eşdeğer olduğunu biliyoruz.Şevket Kazan, Hoca'nın karar anında mütevekkil bir edayla başını kaldırmadan "Allah'tan geldik, Allah'a gideceğiz" dediğini söylüyor ve şu itirafını aktarıyor:"İnsan öleceğini biliyor, ancak kabullenemiyor".* * *Erbakan Hoca'nın, eşinin ölümüyle yüzleşmesinde son derece insani dersler var.Hatırlarsınız, 2 yıl önce vali Recep Yazıcıoğlu bir trafik kazasından sonra bitkisel yaşama geçtiğinde, kardeşi fişten çekilmesini istememiş, "Bu işi vücudun sonlandırması daha uygun" demişti. Bunun üzerine Yazıcıoğlu'nun doğal yoldan ölümü beklenmişti.Sibel İnceoğlu'nun "Ölme Hakkı" kitabında (Ayrıntı, 1999) ayrıntılarıyla anlattığı gibi, tutucu İslam yorumu, acı çekmeyi Allah'ın düzeninin bir parçası, cennette ödüllendirilecek bir inanç testi olarak görür. Bu yüzden acı çekeni bu sefaletten kurtarmak için öldürmeyi, Allah'ın hükmüne ve yaşamın kutsallığına müdahale sayar."Allah'ın verdiği canı ancak Allah alır. Ölüme kaçmak Yaradan'ın işine karışmaktır".Bu meyanda merhamet, cinayettir.* * *Erbakan'ın metanetle aldığı karar, bu yorum karşısında daha da anlam kazanıyor.Çünkü insan hayatının, her şart altında sürdürülmesi gereken bir kutsallık taşıdığını söyleyen "yaşamın dokunulmazlığı tezi"ne karşı dünyevi aydınlanma düşüncesi, "Hayat kutsal bir emanet değil, katlanılmaz hale geldiğinde terk edilebilecek bir yolculuktur" görüşündedir.Hayat konusunda devlete ve inanç sistemlerine karşı insanın özerk iradesini savunan bu laik değer yargısına göre "Kişi (veya yakınları) kendi ölümü üzerinde söz sahibi olmalıdır". Asıl günah, iradesini yitirmiş bir insanı Araf'ta oyalamaktır.* * *Erbakan, "zor karar"la eşinin hissiz bedenini Hakk'a kavuştururken önemli bir mesaj verdi:Hayatımızın "aç-kapa" tuşu doğumda elimizde değildi, ölürken de elimizde olmayabilir.O zaman en yakınlarımıza düşen, Araf'taki acılarımıza son vermektir. can.dundar@e-kolay.net Bazen Araf'ta asılı kalır insan...