"Fransa'da soykırımın inkârını suç sayan karar Türkiye'de infiale yol açtı. Tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?" diye sordular."İnfial doğru da ben henüz somut bir tepki görmedim" dedim.Şaşırtıcı gelebilir; ama benim gözlemim bu... Türkiye Fransa'ya haklı olarak öfkelendi, "söylendi", ama doğru dürüst bir tepki vermedi.Öcalan İtalya'ya sığındığında İtalya'dan ithal ürünleri yollara döken kitleleri hatırlayın; Fransa için büyük bir miting dahi yapılmadı.Diplomatik tepki sertti; yaptırım içermiyordu. "Biz de Ermenistan'dan gelen kaçak işçileri iade ederiz" tehdidi, hedef şaşırmış bir insafsızlık örneğiydi."Dö Gol Caddesi"nin adını "Talat Paşa"ya çevirme önerisi çocukçaydı. Başkent Üniversitesi'nin "okulda Fransızca dersleri kaldırdığını" ilan etmesi de öyle... Fransa'daki Türklerin lobi yapması beklenirken üniversite, Fransa'daki bilimsel toplantılara katılmama ve "Fransa'da görevli üniversite çalışanlarını geri çekme" kararı aldı.Bayram tatilinde Paris turlarında fazla iptal olmadı.Meclis konuyu görüşürken milletvekili sıraları bomboştu.İnternette kampanyaya dönüştürülen, Fransız ürünlerine boykot çağrısına pek kimse kulak asmadı.Fransa'yla ekonomik ilişkilerin askıya alınması talebi ise yine bir "Olsa ne iyi olur" temennisinden öteye gitmedi.* * *Neden böyle?"Soykırım vardır" demeyi suç sayan Türkiye'nin "Soykırım yoktur" demeyi suç sayacak Fransa'ya fikir hürriyeti açısından söyleyecek sözü olmadığından mı?Tepki göstermesini beklediğimiz Fransa'daki Türk toplumunun önemli kısmı, 12 Eylül'de ülkeden göçmeye zorladığımız muhalif mültecilerden oluştuğundan mı?Yoksa küreselleşen dünyada iktisadi çıkarlar, ulusal çıkarların hepten önüne geçmeye başladığından, ekonomi siyasetten nispeten bağımsızlaştığından mı?Önceki gün Denizli'den DRT televizyonu Genel Yayın Müdürü dostum Celal Kazdağlı ile görüşürken oradaki tepkiyi sordum. "Denizli'den Fransa'ya 140 milyon dolarlık tekstil ihracatı var. O yüzden boykot çağrısı pek ilgi görmedi. Hatta 20 örgütten oluşan sivil toplum örgütleri platformu, boykotun doğru bir yöntem olmadığını açıkladı" dedi.Üç hafta önce Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu'nun eleştirdiği "emperyalizm ve evrensel kapitalizm"in en ücra köşelere kadar sirayet ettiği görülüyor.Nasıl etmesin ki?Oradaki tüccar, bir boykot yapılacaksa, bunu önce devlet kademelerinden, örneğin Fransa'yla büyük ekonomik ortaklığı ve ilişkisi olan OYAK'tan bekliyorsa haksız mıdır?* * *Geriye kalıyor hukuk yolu...Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açılacak, sonuç beklenecek ve Avrupa kendi silahıyla vurulacak.Herkesin işine gelen uzun vadeli bir süreç bu... Bir tür "komisyona havale" durumu...Ama Türklerin başvurusu haklı bulunur da "Soykırım konusunda düşünce özgürlüğü esastır" kararı çıkarsa Türkiye, "Soykırım vardır" dediler diye 301. maddeden yargıladığı yazarlarından özür dileyecek midir?Ya da okurum Levent Sayit'in esprisiyle sorayım:"Fransız mallarını boykot işe yararsa 301'in kaldırılması için de Türk mallarını mı boykot etmek gerekecek acaba?" can.dundar@e-kolay.net Dün Avustralya radyosundan aradılar: