Geçen yıl İngilizler bir test icat etti. Buna göre vatandaş olmak isteyen yabancılar İngiliz toplumu konusunda sınava girip sonuca göre yurttaşlık alacaklardı.Almanya işi biraz daha ileri götürdü.Yurttaşlık başvurusu yapan Müslümanlara bir "sadakat testi" uygulanacağını duyurdu. Testte şöyle sorular vardı:"Sizce kadın kocasına itaat etmeli mi?""Etmiyorsa dayak yemeli mi?""Oğlunuz eşcinsel olduğunu söylerse ne yaparsınız?"Amaç, yabancının, o toplumun ortak değerlerini savunup savunmadığını ölçmekti.* * *Bu uygulamalar çok eleştiri aldı.Şimdilerde Dünya Kupası nedeniyle her halk kendi takımı etrafında kenetlenirken, İngiliz basını bu testlerin sadakati ölçmeye yetmediğini, asıl sadakat testinin "taraftarlık" olduğunu yazıyor.Çokkültürlü toplumun aidiyet bağını meşin yuvarlak üzerinden kuran bu yeni testin zor soruları yok, tek koşulu var:"İngiliz takımını destekleyen, İngilizdir."Yani "vatandaşlık"ın yerini "taraftarlık" alıyor."Vatandaşlık", farklı kimlikten, etnik gruptan, dini inançtan insanları eşit haklarla donatıyordu."Taraftarlık" da milli takımı destekleyenleri, hangi kulüpten, milletten, ırktan, dinden olduğuna bakmaksızın "bizden" sayıyor.Gönüllülük esasına dayalı bu sadakatin, daha demokratik olduğu da savunuluyor. Çünkü burada kimse kimliğinizi sorgulayan bir test uygulamıyor.* * *İlginç bir tartışma bu...Çünkü modern yurttaşlık kavramı giderek aşınıyor. Sınırları silen küreselleşme, yurttaşlığı anlamsızlaştırıyor.Buna tepki olarak yükselen milliyetçilik, yurttaşlığı, "düşmanlarımız karşısında biz" gibi ırkçı bir tarife sürüklüyor. Zora dayalı bir "sadakat kültürü" yaratıyor. Bu da etnik kimlikleri öne çıkarıyor. Modern yurttaşlığın "kimlikler üstü" niteliği erozyona uğruyor.Futbolun güzelliği, hayata etnik kimlikler penceresinden bakanların kafasını karıştırması... Fransa'nın dün kurşunladığı varoş çocukları ülkenin bayrağını şampiyonluğa taşıyor bugün... Ve Fransa onları ayakta alkışlıyor.Bu, "taraftarlık"ın, "vatandaşlık"tan daha kucaklayıcı olduğunu göstermez mi?* * *O kadar emin olmamak lazım.Önce şunu soralım:Taraftarlık gönüllülüğe dayalı ise, taraftar olmayanlar ne olacak? Zafer gününde bayrak asmayan yine "hain" sayılmayacak mı?Futbolcuların kendilerini transfer tutarlarıyla tanımladığı bir ortamda taraftardan "ebediyen sadakat" göstermelerini beklemek gerçekçi mi?Seçimle müdahale şansımızın olmadığı bir takımı hatasıyla, sevabıyla sahiplenmemizi beklemek ürkütücü değil mi?Hele sadakatin, bayrağa koşulsuz itaat sanıldığı bir yerde...Zaferi kurşunla kutlama, hezimeti kurşunla cezalandırma kültürüne sahip bir ülkede...Hele "Kocasına itaat etmeyen kadın dövülmeli mi?" sorusuna verilen cevabın önemsizleştirildiği bir cemaatte?..Futbol, sadece futbol olarak kalsa daha iyi değil mi? can.dundar@e-kolay.net Eskiden İngiliz vatandaşı olmak isteyenler avukat önünde "sadakat yemini" ederdi.