Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yer: İstanbulSaat 15.00te Taksim Atatürk Kültür Merkezi önünde bekleyenler, aniden yükselen alevlerle irkildi.Gençten biri cayır cayır yanıyordu. Yanık ten kokusu İstiklal Caddesine doğru yayıldı. Az sonra yanıklar içindeki genç, Taksim İlkyardım Hastanesine kaldırıldı. Vücudunun yüzde 80i yanık içindeydi.Tiyatro gişesi önünde bekleyenler dehşet içinde kalakaldı.Ne olduğunu bile anlamamışlardı.Oysa genç eylemci, vücudunu ateşe vermeden önce "Tecrit kalksın, tecride hayır" yazılı bir pankart açmıştı.Uşak E-Tipi cezaevinden 2 gün önce tahliye olmuştu.Temmuzdan beri ölüm orucundaydı. Eyleminin 154. günündeydi.Birkaç saat sonra Tutuklu Aileleri Derneği, "11. ölüm orucu ekibi savaşçısının bir feda eylemi gerçekleştirdiğini" duyurdu.2000 Aralıkta, F-tipi cezaevlerindeki tecrit uygulamasına karşı başlatılan ölüm oruçları 5. yılına girerken 117. canı almıştı. 4 yılda 600 kişi de sakat kalmıştı.* * *5 gün sonra...Tarih: 30 Aralık 2004...Yer: Ankara Bu kez çığlık ODTÜ Mimarlık Fakültesinden yükseldi. 4. sınıf öğrencilerinden biri bileklerini kesmişti. Arkadaşları genç kızı hemen hastaneye kaldırdı.Kısa bir süre önce yine aynı fakültenin 1. sınıf öğrencilerinden biri aynı şekilde bileklerini kesmiş ve daha sonra da ODTÜlülerin MM diye bildiği binanın 9. katından atlayarak canına kıymıştı.Mimarlık öğrencileri daha bu 2 intiharın şokunu atlatmadan, bu kez 3 Ocakta jüri çıkışı sinir krizi geçiren bir arkadaşlarının çığlığını duydular. Bunalıma giren delikanlı da terapiye alındı.Hafta sonu ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulutla görüştüm. Üzgündü. İntihar haberlerinin yayılmasının, yeni girişimleri tetikleyebileceğinden endişeliydi. O yüzden olayı büyütmeden çözüm bulmaya çalışıyorlardı. Üniversite içinde kurulan 3 psikolojik rehberlik danışma merkezi, sıkıntıda olan gençlere yardıma çalışıyordu. Ama öğretim üyeleri kadar ailelerin de yardımı gerekiyordu.* * *Aynı günlerde İzmir...Bu kez intihara kalkışan, Türkiyenin en bilinen işkence davasının mağdurlarından biri... Davanın suçluları hapiste...Mağdurları artık 30lu yaşlara geliyor. Her biri bütün yaşadıkları acılara rağmen, işkenceyi mahkûm ettirmiş olmanın gururuyla sanat, siyaset, bilim dünyasında yepyeni ufuklara yelken açıyor.Ancak geçen hafta içlerinden birinin nikâh haberinin mutluluğu, diğerinin intihar haberiyle gölgeleniyor. 10. yılını doldurmak üzere olan bir davanın yarası, hâlâ genç belleklerde, bilinçaltında bir yerde kanamaya devam ediyor.* * *Bu çığlığa kulak vermeliyiz.Adlarını vermek istemediğim bu gençler, inandıkları dava için, örgüt için, dersler ağır olduğu için, aileleri ilgilenmediği için, hocaları terslediği için, geçmişte yaşananları unutamadıkları için ya da genelde, eski yüzyılın dayanışma ruhunu toprağa gömmüş duyarsız bir çağda kendilerini amaçsız, umarsız ve yalnız hissettikleri için canına kıyma noktasına gelmişse, yardıma koşmalıyız.Geleceğe, onların yanmış, kanamış, parçalanmış cesetlerine basarak yürüyemeyiz çünkü... can.dundar@e-kolay.net Tarih: 26 Aralık 2004