Hani hayatı algılamayı kolaylaştıran kavramlar vardır ya; bence bu da onlardan biri...Sağlar, satır arasında değinip geçtiği bu kavramla CHPnin Genel Başkan adayı Mustafa Sarıgülün destekçilerini kastediyor."Yakışıklı adam. Şık giyiniyor. Genç ve atak. Kocaman gülümsüyor. Üstelik karısı da güzel" diyenler var ya; onları...Peki globalleşmeye nasıl bakıyor, kabaran dış borçlara ne çare düşünüyor, AB ile dikenli müzakere sürecinde nasıl bir çizgiyi savunuyor, Türkiyenin dinamiği karşısında giderek tutuculaşan solu yeniden devrimci kılacak politikaları neler?..Bunlar "aklıyla düşünenler"in meseleleri..."Gözleriyle düşünenler", "Hele şık bir başkan bulalım, onlar da hallolur nasıl olsa" diye düşünür.İşin kötüsü Sarıgül de onlardan biri:Ciddi konular açıldı mı, "Ben onlarda uzman değilim. Hele bir seçileyim, uzmanını bulup getiririm" deyip sıyrılıyor.* * *"Gözleriyle düşünenler"in ülkemize son armağanı Tansu Çillerdi.Çuvallayan Türkiye imajını düzeltmek için "güzel gülüşlü bir demir leydi"nin çok işe yarayacağına inanıyorlardı. Ne düşündüğünden çok, ne giydiğiyle ilgileniyorlardı.Çok pahalıya patladı.Tahribat o kadar ağır oldu ki, bir sonraki seçimi televizyonda hiç görünmeyen, göründüğünde de hiç iyi görüntü vermeyen Ecevit ile Bahçeli kazandı.Ve "imaj çağı" böylece kapandı.* * *Deniz Baykaldan "Ricky Martin eşliğinde merdivenden inen genç lider" yaratmaya çabalayan kimi CHPlilerin bunu fark etmesi de hayli zaman alabilir.Ama CHPye haksızlık etmeyelim:"Gözleriyle düşünenler", çağımızın en kalabalık "fikir kulübü"...TV tarafından gözlerine mil çekilmiş görsellik tutkunları bunlar...Düşünme yetileri, görebildikleriyle sınırlı... "Beyin", görünmediğinden ilgilerini çekmiyor. Dizi oyuncusunun yeteneğini değil, güzelliğini; tablonun estetiğini değil, mobilyalarına uyup uymadığını sorguluyorlar. Yaşadıkları ülkenin adil olup olmadığı değil, dışarıdan nasıl göründüğü ilgilendiriyor onları...Sadece hediye alırken değil, eş, iş, lider, gazete seçerken de "içerikten önce paket"e bakıyorlar.Eşin yakışıklısını, işin havalısını, liderin cakalısını, gazetenin fiyakalısını arıyorlar.Pazarlama çağının gönüllü tutsakları onlar..."Ruhu can çekişen" ve utançtan yanağı kızaran birini, "Kırmızı sana çok yakışıyor" şarkısıyla teselli eden bir pişkinliğin kurbanları...* * *Sadece CHPdekilere değil, bütün "gözleriyle düşünenler"e tavsiyem, işin gözünü çıkarmamalarıdır.Anlayacakları "göz" dilinden söyleyelim:Çabucak göz boyayanın, göz dolduranın, gözde olanın, göze girmesi ne kadar çabuk oluyorsa, göze gelmesi ve gözden düşmesi de o kadar çabuk olur.Umarım bunu gözden kaçırmadan, gözünü diktikleri lideri, gözü gönlü açanlar ya da gözü yüksekte olanlar arasından değil, göz nuru dökenler, mücadeleyi göze alanlar ve en önemlisi gözü toklar arasından seçerler.Şarkıya bakmayın siz:Yüz kızartıcı iş yapmamak, insana kırmızıdan daha çok yakışır. can.dundar@e-kolay.net Başlıktaki tanımı, Fikri Sağların önceki gün Birgünde yazdığı yazıdan aldım.