Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu gece CNN Türkte izleyeceğiniz "Yüzyılın Aşkları" belgeseli için Yıldız Kenterle söyleşiye gittiğimde onlarınkinin çok farklı bir aşk hikayesi olduğunu fark ettim.Tanıştıklarında Şükran Güngör 30 yaşındaymış; Yıldız Kenter 28...İkisi de zorlu hayatlardan süzülüp gelmişler. Aşkı, ihaneti, ayrılığı tatmış, yenmiş, yenilmişler."Aşk değildi ilk hissettiğim" diyor Yıldız Kenter:"Düzensiz, kaypak bir yaşamdan sonra güveni, huzuru, hoşgörüyü, anlayışı, saygıyı arayan iki insandık. Bizi bunlar yakınlaştırdı. Aşk, sonradan geldi."İlişkilerinin 46 yıl sürebilmesi bundan mı acaba...?Demini almış iki insanın birbirinde anlayışı, huzuru, saygıyı bulması...İlişkiyi ağırdan alması...Aşka vakit tanıması... Oyun arası nikâh1964te evlenmişler. Çevreden habersiz... Gösterişsiz bir törenle...O gece Pembe Kadında birlikte oynamış, sonra Teşvikiyede bir dost evinde nikâhlanmışlar.Nikâh çıkışı ikisi de ailesinin evine gitmiş yatmaya...Çünkü evlenmelerine karşı çıkan ailelerine söyleyememişler nikâhı...Ertesi gün yine Pembe Kadının sahnesinde buluşmuşlar. Bu, uzun süre böyle devam etmiş. Tam 46 yıl birlikte yaşadılar; evde, sahnede, stüdyoda, sette... Şimdi Şükran Güngör, Turgutreiste yatıyor. Mezar taşının üzerinde bir imza daha var: Yıldız Kenterin imzası... Sıkıntı çekmişler elbet. Borç yüzünden tiyatrolarının kapandığı, evlerine haciz geldiği olmuş. Hatta bir ara geçim derdi yüzünden Şükran Güngör, Zeki Mürenin alt kadrosunda uduyla sahneye çıkıp şarkı söylemeyi bile düşünmüş.Ama birlikte, omuz omuza verip aşmışlar o günleri...Aynı sahne üzerinde birlikte yaşlanmışlar.Ve Yıldız Kenter, son oyununun galasından eve döndüğünde masanın üzerinde şu notu bulmuş:"Bütün dünya bu akşam bir daha öğrendi, oyunun oyunculuğun ne olduğunu... Allah seni nazarlardan, kem gözlerden korusun. Şükran"Bu notu, başucundaki çekmecede saklıyor hâlâ... "Bu evde hâlâ her an onunla yaşıyorum" diyor, "Tek zorluk var: Ona sarılamıyorum".Şükran Güngör, şimdi Turgutreiste denize karşı yatıyor. Mezar taşının üzerinde, kendi imzasının hemen yanında bir imza daha var:Yıldız Kenterin imzası...YILDIZ KENTERDEN ŞÜKRAN GÜNGÖRE MEKTUP:"Ellerine dokunamıyorum, ağlıyorum."Şükran Güngörü yitirdiğinden beri her fırsatta ona mektup yazıyor Yıldız Kenter... Aşağıdaki mektup, bu karşılıksız mektupların ilki:Canıma ilk mektupŞükraaaan!Bebeğim,Koca kafalım,Kara adamım,Eğri bacaklım,Yakışıklım,Bunları çabucak, arka arkaya sıraladığımda gülerdin mutlaka. İnanılmaz güzellikte bir gülüş.. Mahmutun çektiği resimdeki gibi... En İyi Oyuncu ödülünü aldığında, sevinçle kucaklaştığımızda çekilen fotoğrafımızdaki gibi... O resimlere ve kafamdaki sonsuz resimlerine baktığımda, büyük acıma senin gibi gülümseyerek bakmaya ve büyümeye çalışıyorum. Kafamda, yüreğimde, önümde, ardımdasın. Hep yanımdasın. Çiçeklerde, esen rüzgarda, doğan güneşte, incecik beliren ayda, dolunayda hep sen varsın. Yanımdasın. Seni duyuyorum, seninle yaşıyorum. Sana uzanmak, o şefkatli ellerine dokunmak istiyorum.Dokunamıyorum... Ağlıyorum.Yıldız." can.dundar@e-kolay.net Bir küçük not