Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Amerikan rüyasının boy aynası...Devasa Broadway tabelalarıyla, tanıdık markalara ait ışıklı reklam panolarının rengarenk göz kırptığı bu efsanevi caddenin orta yerinde durdum dün...Çevredeki ışık selinden kamaşan gözlerimi ovuşturunca, tam karşıda keçi sakallı Sam Amcanın "Seni İstiyorum" diyen parmağını gördüm.Bu, bir askere alma çağrısıydı.Ve meydanın tam orta yerine kurulmuş askere alma bürosunun camına yapışmıştı. Bu küçük yapının üstündeki dev ekranda gün boyu, Amerikan hava kuvvetlerinin tanıtım filmleri yayımlanıyor.Binanın hemen arkasında New York Polis İstasyonu var.Onun arkasında ise emniyetin hazırladığı "Hedef: Amerika" sergisi...Uyuşturucu ve terör trafiğinin Amerikayı nasıl kıskaca aldığını anlatan sergide Bin Ladin fotoğrafları ve İkiz Kuleler enkazından parçalar sergileniyor.Didik didik arandıktan sonra girdiğim sergi salonunda Amerikanın tedirginliğini hissediyorum:Defterime notlar alırken bir kadın polis yanımda bitip kuşkucu bir tonla "Yardımcı olabilir miyim?" diye soruyor.Fotoğraf makinemi çıkardığımda ise sergiyi gezen orta yaşlı bir Amerikalı dikleniyor:"Fotoğraf çekme izniniz var mı?"Bu tedirginliği bir yerden hatırlıyorum:11 Eylül sonrası Amerika, 12 Eylül sonrası Türkiyeyi andırıyor.***İkinci mekan:İkiz Kulelerin enkazı...Halen bir açık hava sergisini andıran bu inşaat alanı, tel örgüyle çepeçevre kaplanmış.Etraftaki devasa gökdelenlerin arasında, iki eksik diş gibi hemen fark edilen boşluğun tam ortasında enkazdan çıkarılmış paslı bir haç yükseliyor. "Kent efsanesi"ne bakılırsa çöküntü sırasında mucize eseri oluşmuş bu haç, enkaz alanını hac yerine dönüştürüyor.Tel örgüye asılı tabelalarda 11 Eylül kurbanlarının listesi var.Çevrede turist konvoyları, TV kameraları, fotoğraf çektiren, dua eden, asla unutmamaya yemin eden Amerikalılar...Tabelaların altında ak sakallı bir dilenci flütüyle ulusal marşı çalıyor. Adı Philipmiş. 11 Eylülden beri her gün burada 10 saat "Tanrı Amerikayı korusun" diye marş çaldığını söylüyor.***Gece Times Meydanının ışıklı panolarında Bush ve Kerrynin dış politika konulu ilk ekran düellosu canlı yayımlanıyor.Dev ekranın altındaki ışıklı yazı bantlarında Iraktaki son saldırıda 50ye yakın insanın öldüğü duyuruluyor.Yoldan geçen Amerikalılarla birlikte durup bakıyorum biraz...Sonra bir bara oturup onlarla birlikte izliyorum tartışmayı; yorumları dinliyorum.Acı ama gerçek:11 Eylül Amerikaya, dünyada kendisi dışında da kıtalar olduğunu öğretmiş. Haritada Irakın yerini gösterebilecek kadar coğrafya biliyorlar. Dünya olayları konuşulurken dinliyorlar. Rusyayla, Çinle, İranla ilgileniyorlar. Ama hep aynı gözlükle:"Hangisi bize saldırabilir?""Amerikan rüyası"nı "Amerikan kabusu"na çeviren bu korku, hem adayların konuşma içeriğini, hem izleyicilerin tepkisini belirliyor.Şehrin dört bir yanına, otobüslerin trenlerin camlarına, evlerin balkonlarına asılan dev bayraklarla örtülmeye çalışılan bu müthiş korku, seçim sonucunu da belirleyecek gibi görünüyor.New Yorkun yüzünde asabi bir soğuk savaş ayazı var.Aklı selimle ısıtılmazsa, dünyanın başına çok daha büyük belalar açabilecek bir ayaz... can.dundar@e-kolay.net Times Meydanı, dünyanın en görkemli kavşağı...