Öyle ya; biri göbek atmayı seviyordu, öbürü dans etmeyi...Biri gazinodan çıkmazdı, öbürü bardan...Biri türkü dinlerdi, öbürü pop...Birlikte nasıl eğleneceklerdi?Bir ay geçmeden ayrılık haberi geldi.Boşanma nedeni, oğlan tarafının açıklamasında gizliydi:"Kimyamız uyuşmadı. Kız tarafı, alaturka eğlence anlayışıyla işi berbat etti".***Nedense Ankaranın ilk balosu geldi aklıma...Mustafa Kemal, Batılı bir eğlence örneği vermek istemiş, arkadaşlarını hanımlarıyla Türkocağına davet etmişti.Falih Rıfkı, "Çankaya"da o baloyu şöyle anlatır:"Salonun bir tarafına kadınlar, bir tarafına erkekler oturmuştu. Erkeklerin göz hapsindeki kadınlar büfeye gitmek için bile kımıldamıyorlardı".İlk balo, bir mevlit buluşmasına dönüşünce Orman Çiftliğindeki ikincisine Frenco barından birkaç "artist" getirilmişti. Ancak davete gelen 3 hanım, bar kadınlarını görünce "İnkılabın kurbanları biz miyiz" deyip gitmeye kalkmış, bunun üzerine Frescocular acilen geri yollanmıştı.***Ama Gazi yılmadı.Alaturkanın dumanlı havasında erkek erkeğe eğlenmeye alışmış toplumu alafranga eğlenceyle tanıştırdı.Artık taşradaki sosyal tesislerde, Halkevlerinde, orduevlerinde Ankaradan yollanan talimatlar doğrultusunda Cumhuriyet baloları düzenleniyor, şehrin ileri gelenleri eşleriyle katılmaya zorlanıyordu.Lakin taşrada hala karnını doyurma derdinde olanlar, fraklı, kostümlü bu "gavur eğlencesi"ne hep dışardan, hep mesafeli baktı.Stresini yine kına gecelerinde, oturak alemlerinde attı.***1950de "söz"le birlikte "saz" da millete geçti.Dönemin gerilimini sergileyecek bir örnek aktarayım:1951de Demokrat kadınlar, bir balo için Büyük Tiyatro salonunu isteyince Genel Müdür Muhsin Ertuğrul kadınlara zehir zemberek bir mektup yazmış, sonra da istifa etmişti. Mektup şöyle diyordu:"Bizim binamızda dans edilebilecek bir tek hol vardır. Orası da sokaktan görülür. Gece yarısı yoldan geçen köylülerin gözü önünde yarı çıplak tombul kadınlarla, kuyruklu tok erkeklerin tepinmeleri, bu fakir yolcuların sefaletiyle alay etmek olur. İster bir hayır perdesi altına gizlensin, isterse yüksek bir makamdan gelen arzuya hulus çakmak olsun, sanat mabedi olan kutsi binamızın temiz ve saf havasını ter ve içki kokularıyla kirletmek, yerlerini sarhoş kusmukları içinde bırakmak, tiyatroya yapılacak en büyük kötülüktür".***Demokratların ekonomi politikası tarım kesimini zenginleştirdi. Anadolu eşrafı, kazandığı parayı şehirde gönlünce harcamaya başladı.Kravatlar gevşedi.Cazbantlı çay bahçelerinin yerini içkili gazinolar aldı.İşte Maksim o dönemde doğdu. Onun yıldızı Zeki Müren, Cumhuriyetin resmi eğlence programında açılan ilk gediktir. Alaturka, o gedikten muhteşem bir dönüş yaptı ve yolun sonu, yakılan ceketlere, savrulan peçetelere, jiletlenen göğüslere vardı.***Demem o ki, bugün emektar Maksimin torunu da hala "Laila"sına kavuşamıyorsa bunun kökenini birkaç kuşak geride aramak gerekir.Son olarak, "Ne alaka" diyeceğiniz bir "kimya" sorusu: Komutanların Meclis Başkanı ziyaretinin başlamadan bitmesiyle, Laila - Maksim ortaklığının bunca kısa sürmesi arasında bir benzerlik var mı sizce? candundar@superonline.com Alaturka sarayı Maksim ile alafranga Laila, görkemli bir törenle nikahlandığında herkes bu "taşralı kız - şehirli oğlan" evliliğinin ne kadar sürebileceğini merak ediyordu.
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025