Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tartışmalı konulara genellikle birkaç el silah sesi son verir.Kadın programları bahsinde de öyle oldu."Bu yarışın sonu kötü" uyarılarına tıkalı kulaklar, 14 yaşında bir çocuğun televizyona çıkan annesine sıktığı 5 kurşunla açılıverdi.Önce Kanal D, ardından da ATV kıyasıya yarışan iki kadın programının yayınına son verdi.* * *Program yapımcıları yaşlı gözlerle, "Bu programlar durunca bu cinayetler de duracak mı?" diye soruyor.Haksız sayılmazlar.Kadına dönük şiddetin nedeni televizyon değildi; nedeni olmadığı bir şiddete son vermesi de beklenemez.Sosyal bilimciler açısından "televizyonun topluma etkisi" konusu, neredeyse ışıklı kutunun icadıyla yaşıt...Yarım asırdır yapılmadık araştırma, sorulmadık soru kalmadı bu konuda... Ortaya çıkan ve genellikle üzerinde anlaşılan sonuç şu:Televizyonun değiştirici değil, pekiştirici etkisi var.* * *Bu şu demek:"Televizyon diye bir alet geldi ve bütün toplumun ahlakını bozdu" diyemeyiz.Bu toplum televizyondan önce de kadınlarını dövüyor, dedikoduyu seviyor, komşu evini gözetliyordu.Şimdi bunu ekran karşısında ve global ölçekte yapıyor.Bu anlamda televizyon bir ayna...Bize bizi gösteriyor.Şu farkla:Lunapark aynası gibi abartarak, çarpıtarak, alaya alarak, bozarak gösteriyor. Kanaatleri perçinliyor, önyargıları kaşıyor, yaraları kanatıyor, ısrarla gösterip örnek alınmasına yol açıyor.Böyle olunca da çözümün değil, sorunun bir parçası haline geliyor.* * *Olaya neden olan programa bakın:Kadın 13 yaşında evlendirilmiş. Yıllarca kocasından dayak yemiş. Üzerine bir de kuma getirilmiş. Çocuklarıyla birlikte karakola sığınmış. Karakoldakiler, "Biz bir şey yapamayız. Git derdini Kadının Sesi programına anlat" demiş. Programa, başını açması koşuluyla kabul edilmiş. Canlı yayında Yasemin Bozkurt soruyor:"- Bu kocaya kaç yıl katlandın?""- 20 sene...""- Gel şu kocanla seni barıştırayım.""- Hayır, bir daha dönemem. (..) O da beni kabul etmez.""- Eder eder. Biraz önce telefona bağlanmış. Belki aklı başına gelir."Devletin polisinin yönlendirdiği televizyon programının 20 yıldır dayak yiyen bir kadına önerebildiği seçenek bu:Dayağın kollarına dönmek...O arada da dayakçı kocasıyla telefonda görüştürüp gümbürtüyü seyreylemek...Sonuç:Programla birlikte programcının ilgisi de bitiyor. Kadına, "Sen memleketine dön, Vali yardım edecek" deniliyor. Ama Elazığ'da kendisini Vali değil, eli silahlı oğlu karşılıyor.* * *İşte televizyonun, çözümün değil, sorunun bir parçası haline gelmesinin tipik örneği...O yüzden bu programlara son verme kararından dolayı hem Kanal D'yi, hem ATV'yi kutlamak gerek...Dileriz bu ortak tavır, "reality show" adı altında süren diğer programlara da sirayet eder ve televizyonlar RTÜK sopasına ihtiyaç duymadan kendini temizler.Sabah'ta Ergun Babahan'ın yaptığı öneriye aynen katılıyorum:"Gerek TV yöneticileri, gerek reklamverenler bir seviye zirvesi yapmalı ve ekranları basitliğin hâkimiyetinden bir an önce kurtarmalı." can.dundar@e-kolay.net Bizde âdettir: