Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bahçede uzay gemileri gibi duran 2 yeşil balonun içinden çocuk sesleri geliyordu.İçeride onlarca Mamaklı çocuk, elde en iyi marka raketler, üstte son moda malzemelerle asfalt kortta tenis oynuyordu.Küçücüktüler, esmerdiler, raketleri kadardı boyları... Ama harika tenis oynuyorlardı. Vurdukları her top, tenisin bir zengin sporu olduğu inancını yıkıyordu. Bir mucizeye tanık oldum dün: Ankaranın merkezinden 25 kilometre uzağa, Bayındır Barajına doğru gittim. Askeri cezaevi ve çöplüğüyle nam yapan Mamakın gecekondularını geçtim. Bozkır sınırındaki Zerdalitepede Hasan Tahsin İlkokuluna girdim. Onları ilk kez, Ankara Tenis Kulübündeki (ATK) bir şampiyonada tanımıştım. Herkes sessizce maç izlerken, kenarda 30 kişilik bir grup "Mamak... Mamak..." diye öldüresiye bağırıyordu. Kortta, 10 yaşındaki kocaman gözlü Cemo yaman tenis oynuyordu.Mamaklı tenisçilerin öyküsünü orada öğrendim, gidip görmek istedim. Ve ne yalan söyleyeyim; gördüklerimden büyülendim:Her şey, 3 yıl önce Mamaktaki Birtat fabrikasının sahibi Nizamettin İrenin girişimiyle başlamış. Aynı zamanda ATKnın başkanı olan İren, hem Mamaklı çocuklara sahip çıkmak, hem tenise altyapıdan sporcu kazandırmak için bu işe gönül ve para koymuş.Kulüpten bir antrenörle 1. ve 2. sınıftan yetenekli çocukları seçmişler. 3 kız, 3 oğlanla başlamış macera... "Mamak... Mamak!.." İşte o 3 kızdan biri korttaydı dün...Adı, Nurşen Ayan...Kaşları, kalın yaylar gibi çevreliyor gülen gözlerini... Gecekonduda oturuyor. 3 kardeşler. Anne babası çalışıyor. 8 yaşındayken bir hoca gelip 50 çocuk arasından seçmiş onu... Tenis diye bir şeyi hiç duymamış o güne kadar. Topa vurunca hoşuna gitmiş. Sabahçıymış, öğleyin okul çıkışı tenis çalışmaya başlamış.Şimdi sıkı durun: 8 ay sonra Antalyaya ilk turnuvasına gitmiş Nurşen... Orada ilk kez denizi görmüş. Ve final oynayıp Türkiye 2.si olmuş.Ertesi yıl yine aynı derece... O yıl mahalle bakkalının kızı Sultan da 9 yaşta 2. olmuş.Ardından Almanyaya gitmiş Nurşen... Oradaki kulüplerin en iyilerini çıkarmışlar karşısına... 22 günde 20 maç yapmış, 20sini de kazanmış. Dün kortta Balkan şampiyonasına hazırlanıyordu. Öğlenden akşama kadar tenis çalışıyor, sonra eve gidip ödev yapıyormuş. Dersleri de çok iyiymiş.Soğuktan kenetlediği ellerini ovuştururken "Hedefim Wimbledonda oynamak" dedi. Nurşen mucizesi Hocası, Aytekin Kaya, Nurşene bakarken "Hayatta tek hayalim var" diyor, "Dünyada ilk 100e buradan bir çocuğu sokabilmek. 5 yıl sonra içlerinden birini Wimbledonda izleyebilirsiniz".Tabii bu başarılar Mamaklıları ayağa kaldırmış. Daha önce adını bile bilmedikleri tenise, çocuklarını yazdırabilmek için kuyruk olmuşlar. Okul öncesi çocukların da katılmasıyla tenisçi sayısı 140a çıkmış. Kapalı kortlar yapılmış. AKPli Belediye Başkanı da tenis derslerine başlamış. Bu ilgi üzerine yine Nizamettin İrenin öncülüğünde bir vakıf kurulmuş ve Mamaka 6 kortlu bir spor kompleksi yapılmasına karar verilmiş.Kaya, "Tenis onlar için bir hobi değil, bir kurtuluş umudu" diyor; Ben de varım demek için başarmak zorundalar." "Ben de varım" Azmi Kumovanın başkanlığındaki Tenis Federasyonunun da desteklediği bu projenin sürmesi (ya da başka semtlerde yapılacak benzerleri) için yılda 50 milyar TLlik bir destek gerekiyor. Bu, şöhretli isimlere tenis gösterisi yaptırmaktan çok daha kalıcı bir yatırım...Mamakta Nurşen ve arkadaşlarından ayrılırken, yarının şampiyonlarının elini sıktığımı hissettim ve emeği geçen, destekleyen herkesi gönülden tebrik ettim. can.dundar@e-kolay.net Yarının şampiyonları