Geçen Pazar, dirseklerimi ahşap bir korkuluğa dayayıp, çenemi avuçlarımın içine kıstırdım ve Onun karşısına geçip dakikalarca mağrur dudaklarını seyrettim.Tarihin en ünlü dudaklarıydı bunlar...Ve ben, çapkınca sokağa çağıran Paris baharına inat, Louvreun 1. kattaki büyük salonda, hayranlıkla ve doyasıya, o kıvrımlı dudakların arasından süzülen alaycı gülümsemeye bakıyordum.***Müzenin İtalyan resimleri bölümündeki 4189 numaralı tablo, çelik bir kafeste tutsak...özel bir ışıkla aydınlatılmamış; çevresi loş bile denilebilir. Ama önünden eksik olmayan Japon fotoğraf makinelerinin asalak flaşlarıyla gereğinden fazla aydınlatılıyor yorgun gözleri...Müzenin teybi, "Dünyanın en ünlü tablosunun önündesiniz" diye fısıldıyor kulağıma... 500 yıl önce dudağının kenarına iliştirilmiş leziz ve mahzun ifadeye dikkat çekiyor.O ifade ve sahibi üzerine öyle çok şey okudum ki onu görmeye gitmeden önce....Leonardo da Vincinin çağdaşı Vasariye göre Floransalı Mona Lisa çok güzel ama melankolik bir kadındı. Modelinin yüzüne yansıyan hüznü silebilmek için Leonardo ona stüdyoda şarkılar dinletmiş, hatta soytarılarla eğlendirmiş, 4 yıllık bir çalışma sonunda da bu gönülçelen ifadeye ulaşmıştı.Tabii bu teze inanmayanlar da vardı.Yıllar önce tam benim durduğum yerden ona gözlerini diken Oscar Wildea göre o, "arasında oturduğu kayalıklardan da yaşlı bir vampirdi. Birkaç kez öldüğü için ahretin tüm sırlarını öğrenmiş"ti. Değişen yüz hatları, belki de bu yaşadıklarının eseriydi.Freud, Leonardonun Mona Lisanda, kendisini evlilik dışı doğurup bebekken bırakıp giden annesini resmettiğini yazmıştı. Freuda göre, annesine duyduğu öfke, ünlü ressamı eşcinselliğe ittiği gibi, bastırdığı bu duygu, onda araştırmacı bir içgüdü de yaratmıştı. Belki de bunun bilinciyle Mona Lisanın dudağına, annesi Catherinanın tebessümünü yerleştirmişti.***Marquis de Sade da "dişiliğin bire bir özü" diye tanımladığı bu kadının, hayali bir kişilik olduğunu yazmıştır.Rene Huyghe, "La Joconde" kitabında (imge, 1996) bu yorumu destekleyen görüşlere yer verir.Belki Leonardo "düşlerini süsleyen kadını", "içinde taşıdığı şiiri" Mona Lisada somutlaştırarak yaratmıştır.Yani Mona Lisa, Leonardonun yansımasıdır bir bakıma...Leonardo üzerine bir biyografi yazan Michael White ("ilk Bilgin", inkılap, 2000) da bu iddiaya yer verir kitabında...İddia sahiplerine göre Mona Lisanın yüzüyle, Leonardonun aynı dönemde çizdiği kendi portresi şaşırtıcı benzerlikler taşır.Belki de ikisi aynı kişidir.Leonardo, o çocuksu muzipliğiyle aynanın karşısına oturmuş ve gelecek kuşakların tablodaki kadının kime benzediği üzerine girişecekleri bahisleri düşleyip eğlenmiştir.Belki de dudağın kenarındaki gizemli tebessüm, bu şeytani tuzağın eseridir.***Çelik kafesin içinde belli belirsiz gülümseyen ünlü kadından ayrılıp sokağa çağıran Paris baharının kollarına atılırken bu son yoruma hak verdim. Belki de asırlardır yazıp çizdiğimiz, hep düşlerimizdeki o kadındı.Ve o kadın, tıpatıp bize benziyordu.Temsili resmini çizsek, aynadaki aksimize ulaşacaktık. can.dundar@e-kolay.net Herhalde yıllardır hiçbir kadının yüzüne bu kadar uzun süre, bunca dikkatle bakmamışımdır.
Özay Şendir
Gerçek savaş mı yoksa danışıklı savaş mı?
23 Haziran 2025
Tunca Bengin
Nobel Barış Ödülü adayı ‘savaş’ dedi
23 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yabancı parayla ücret olur mu?
23 Haziran 2025
Didem Özel Tümer
İran’da zorla rejim değişikliği mümkün mü?
23 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bundan sonra neler olacak?
23 Haziran 2025