Sevdiği adam hapisteydi. Annesi hastanede... Kendisi dışarıda... yalnız ve yoksul...Yılbaşı geliyordu.İçerdeki eşine bir hediye götürmek istedi.Ama ne?Düşünürken, dâhiyane bir fikir geldi aklına...Hemen ithal mumlar satan bir dükkâna koştu. Oradan bir çift mum aldı.Mumlardan birinin üzerinde salıncakta bir kız resmi vardı....diğerinin üzerinde ise salıncakta bir oğlan...Kızlı mumu alıp evlerinin bir kenarına dikti. Diğerini güzelce paket etti.31 Aralık günkü görüşte paketi sevdiği adama verdi.Verirken de tembihledi:"Bu mumun bir eşi de bende... Gece saat tam 12.00de, birlikte yakalım mumlarımızı... O an, birbirimizi düşünelim. Bir dakika sonra birlikte üfleyip söndürelim."Öyle yaptılar.Böylece yılbaşını "birlikte" kutladılar.Sonra öyle temsili bir hatıraya dönüştü ki kızlı-oğlanlı mumlar, her yılbaşı aynı ritüeli tekrarladılar.Mumlar çok yansa ilişkileri tükenecekti sanki...İdareli kullandılar.O mumlar, hâlâ evlerinde başuçlarında duruyor şimdi...* * *Sahne 2:Kadın, eşinin içerden gönderdiği gömlekleri, çamaşırları güzelce yıkadı, ütüleyip üst üste sıraladı.Sonra beyaz bir kağıt şu notu yazdı:"28 Mayıs 1925. Seni seviyorum."İkiye katladığı beyaz kâğıdı temiz çamaşırların arasına sakladı."28 Mayıs", o gündü. "1925" ise eşinin doğduğu yıl...* * *Sahne 3:O gün evlilik yıldönümleriydi.Ve eşi, hediyeler içinde en çok kır çiçeklerini severdi.Gidip kırlardan bir demet çiçek topladı.Kuruttu onları, sonra özenle bir zarfa yerleştirdi. Bir kartpostal alıp içine şu notu yazdı:"22 Ağustos 1946. Daha nice nice yıllar...Tanrıdan beraberliğimiz dileğiyle..."* * *Eşinden gelen satırları okurken ağladı:"Sevgili Rahşanım... Şimdi mektubunu, getirdiklerini ve çiçeklerini aldım. 22 Ağustosu anımsamadığım için utandım, ama sonra bunu mutluluğumuzun yıldan yıla değil, her gün bilincinde olduğumuza yordum. İyi olduğuna ne kadar sevindiysem, hâlâ koşuşturmana da o kadar üzüldüm. Ben hapisteyim, annen hastanede, ayrıca evler, kediler, çiçekler, kuşlar, hepsinin yükü omuzlarında... (..) O yorgunluğa, o uykusuzluğa, o gıdasızlığa, o gerilime kimse dayanamaz Rahşanım... Bunun kimseye yararı da olmaz. Ben cezaevine girmeden önce bana Artık koşuşturma diye çıkıştığını unutma... Kendine de hatırlat. (..) Haydi benim Rahşanım. Toparla kendini... Seni dün gördüğüm hale geleceksen, dünyayı kurtarmak benim işime gelmez.Beceremem de zaten...Sevgilerle..."* * *Politik tarihimizin en tutkulu çifti onlar...Eşine az rastlanır bir romansın kahramanları...Bu gece, saat 22.00de mumları, mektupları, hatıraları ve savaşımlarıyla CNN Türkte olacaklar.Ve artık herkes iyi biliyor ki, mumları sönene dek, aynı aşkla ve daima birlikte yaşayacaklar. can.dundar@e-kolay.net Sahne 1:
Özay Şendir
Gerçek savaş mı yoksa danışıklı savaş mı?
23 Haziran 2025
Tunca Bengin
Nobel Barış Ödülü adayı ‘savaş’ dedi
23 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yabancı parayla ücret olur mu?
23 Haziran 2025
Didem Özel Tümer
İran’da zorla rejim değişikliği mümkün mü?
23 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bundan sonra neler olacak?
23 Haziran 2025