Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları

Son dönemde eş takibi, telefon dinleme, videoyla röntgencilik vakaları artarken İstanbul’da açılan bir Özel Dedektiflik Kursu tartışma yarattı. “Kanunsuz dedektifler”i ilk eleştirenler ise özel güvenlikçiler oldu 


Geçenlerde bir arkadaşım, kocasını takip ettirdiğini söyleyince kulaklarıma inanamadım.
Bir ilişkisi olduğundan kuşkulanıyormuş. Bir özel dedektif tutmuş, izletmiş ve ilişkiyi ortaya çıkartmış.
Tuttuğu dedektif, kocayla sevgilisinin buluştukları yerleri, saatleri, ne kadar süre birlikte olduklarını rapor etmiş.
Sonrasında ailede olanlardan söz etmeyeceğim çünkü konu o değil...
Konu, dedektiflik hevesinin giderek yaygınlaşıyor olması...
Google’a “dedektiflik” yazıp arama yapın, onlarca özel şirketle karşılaşacaksınız.
“Hizmet başlıkları” mı:
“Evlilik öncesi araştırma... Eş takibi... Kişi takibi ve araştırma... Kayıp şahıs araştırmaları...” Yani “her eve lazım konular”
Sorun şu; bu konuda halen hukuki düzenleme yok. Yani yapılan iş kanunsuz...

Halkevinde dedektif kursu
Siz Kadıköy Halkevi’nin dört ay önce “Özel Dedektiflik” kursu açtığını biliyor muydunuz?
50 saatlik bir program bu... Kursa yazılıyorsunuz ve 50 saat sonra sertifikalı dedektif oluyorsunuz.
Programdaki derslere bir göz atmak bile kurs hakkında fikir veriyor: “İz sürme”... “Kayıp şahıslar”...  “Gözetleme”... “Video ile gözlem”... ”Dinleme cihazlarını temizleme”... “Gizli ajan kullanımı”...
Halkevleri’nin eski günlerini ve işlevini bilenler için hayli şaşırtıcı bir etkinlik...
Ben konuyu, özel güvenlikçilerle ilgili bir araştırma yaparken tesadüfen öğrendim.
“Tüm Özel Güvenlik Dernekleri Federasyonu”nun internet sitesinde Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Perut, “kardeş meslek” sayılan dedektiflilikle ilgili bu kursla hafiften dalga geçen, ama tehlikelerine de dikkat çeken bir yazı kaleme almış.
21 Nisan tarihli yazının başlığı:
“Ajan Yetiştiren Umut Tacirleri”...

Cevat Kelle teçhizatı
Perut mesela “İz sürme” dersini ele alırken “Bu derste acaba Navajo yerlilerinin teknikleriyle at nalı izi, kırılan kaktüs ve çalıların hangi yöne doğru kırıldığı filan gibi konular mı, yoksa ayak izi takibi mi öğretiliyor?” diye soruyor.
Ya “kullanılan araçlar...?”
“Bir adet büyüteç... parmak izi almakta kullanılan toz ve fırça... fotoğraf makinesi... video kamera... bir adet Mike Hammer veya Sherlock Holmes tipi şapka... bir pipo veya bir Küba purosu... İşte bütün teçhizat tamam... Tam teşekküllü Cevat Kelle sistemi...”
Perut, 50 saatte özel dedektif çıkan kursiyerlerle kafa bulurken “Gözetleme” dersinde muhtemelen öğretilmeyen şu bilgiyi veriyor: Röntgencilik cinayetle sonuçlanırsa...?

Haberin Devamı

“Halk dilinde bir diğer adı ‘Röntgencilik’ olan bu durum bana göre ve hukuka göre oldukça vahim sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Bir adamı/kadını hukuksuz olarak takip ediyorsan, tespit edildiğin takdirde başın büyük belada demektir. Yarın ellerinde kelepçeyle karakola ifade vermeye giderken bu kursu düzenleyenler senin yanına bir avukat gönderirler.”
Şu örneği veriyor Perut: “Bir kadını takip ediyorsun. Kadın seni fark etmiyor. Sevgilisiyle buluşuyor. Sen de aslanlar gibi olayı video veya fotoğraflı olarak görüntülüyorsun. Kadının kocasına fotoğraf veya görüntüleri veriyorsun, karşılığında aldığın paraları sayarken bir haber geliyor: ‘Adam karısını vurmuş.’ Hadi bakalım; şimdi suç kimde? Vuran koca suçlu; o tamam... Peki vurulmaya sebep olan malzemeleri veren kim? Bizim 50 saatlik özel dedektif... Onun durumu ne olacak? Yardım ve yataklık mı? Ölüme ve katil olmaya sebebiyet vermek mi? Türk örf ve geleneklerine göre oldukça ayıp sayılan, hukuku olarak kişinin hak ve özgürlüğüne müdahale eden bu ders neticesinde ortaya çıkacak her türlü hukuki durumdan, bu eğitimi verenlerin, bu kursu düzenleyenlerin sorumlu olacağı unutulmamalıdır.”

Dinleme cihazı yerleştirme
Perut’un asıl “Alarm” verdiği konu ise son dönemin gözde işi, “dinleme” konusu... Kursta “dinleme cihazlarını temizleme” öğretiliyormuş ya “Burada kurs düzenleyenleri uyarmayı görev biliyorum” diyor Perut: “Kursiyerlerin, temizlemeyi öğrettiğiniz şeylerin aynı anda nasıl yerleştirildiğini de öğrendiklerini unutmayın. Yarın bir gün yanlış işlere kalkarlar. Sonra ‘Bu işi şu kursta öğrendim’ deyiverirler maazallah...”

Suça zemin hazırlamak
Bazıları özel güvenlikçilerin dedektiflere tepkisini “mesleki kıskançlık” olarak görebilir; ama son dönem yaşadıklarımız, burada dile getirilen kaygıların hiç de boşa olmadığını kanıtlıyor.
Buradaki en önemli unsur, 50 saatte sertifika dağıtılan dedektiflik işinin Türkiye’de yasal zemininin bulunmaması...
Özel güvenlikçi Bülent Perut o yüzden “Bu dersleri yapmaya kalkan ve yaptıranların ilerde işlenebilecek bir suça zemin hazırladıklarını” söylüyor. Verilen sertifikaların derhal geri istenmesini, kursiyerlerin parasının iade edilmesini, devletin de bir daha böyle kurslara izin vermemesini istiyor ve diyor ki: “Sadece maceraperest olmalarından yola çıkarak insanları ‘Siz artık dedektif oldunuz’ diye sertifikalandırarak serseri mayın gibi sokağa salmak, hiçbir insan evladına yakışmamaktadır.” 


DEDEKTİFLERİN CEVABI
“Kanun peşindeyiz”


Tüm Özel Güvenlik Dernekleri Federasyonu’nun sitesinde yayımlanan eleştiriye Özel Dedektiflik Derneği’nin cevabı gecikmedi.
Derneğin Başkanı Yusuf Vehbi Dalda, 23 Nisan 2009 tarihli açıklamasında eleştirilerin içeriğine girmiyor, ancak yasa arayışı üzerinde duruyor. 1994’te Meclis’in bir “Özel Dedektiflik Kanunu” çıkardığını, ancak bunun veto edildiğini hatırlatıyor. 2007 seçimleri sonrası Hükümet tarafından programa alınan Dedektiflik Yasa Taslağı’nın halen Meclis İçişleri Komisyonu’nda olduğunu söylüyor. “Yasanın çıkması için çalışmalarımız sürüyor. Başbakan’a da bir bilgi notu takdim ettik” diyor.
Dedektiflerle “kardeş kuruluş olması gereken ve aynı çatı altında bir araya gelebilecek olan özel güvenlikçilerin, yapılan ciddi bir işle alay etmemesi beklenirdi” diye de ekliyor.