Doğumhane kapısındakine benzer bir heyecanla beklersiniz matbaada... İsmini koymuşsunuzdur; kokusunu, rengini merak edersiniz. Onu ilk kez elinize alıp dokunduğunuzda bütün sıkıntılara değdiğini hissedersiniz.Sonrası uykusuz gecelerdir; el emeği, göz nuru, alın teri...Heyecanlar, düşler, düşkırıklıkları... Onca emeğe karşın bir kelebeğinkinden azdır ömrü...Bir gece yarısı doğar; alacakaranlıkta henüz mürekkebi kurumadan dağılır sayfaları dört bir yana... Bir sabah kahvaltısında buluşur okuruyla...Sonra... Daha 24 saatini doldurmadan ömrünün, yaşlı bir kağıt parçasıdır artık... Son sayfası çevrildiğinde ya bir ayakkabı dolabında çamur emiyordur, ya bir pilav tenceresinde buhar... Kapandığında da bir vefat ilanı olsun verilmez ardından... Bir vardır, bir yok olur. Arayan soran zor bulunur.*** 7.5 aydır yayın yönetmenliğini yaptığım Milliyet Popüler Kültür kapandı.34 hafta ona gönül, emek, zaman verdik. Ondan güç, moral, heyecan aldık. Gazete yönetiminin güveniyle işe koyulurken hedefimiz basitti:Popüler kültür, giderek hayatımızı esir alıyordu. Ve bu salgın karşısında yapılacak iki şey vardı:Müptelası olmak ya da hiç aldırmamak...Biz ikisinin de yanlış olduğuna inanıyorduk. Hem popüler kültürü görmezden gelmeyecek, hem de körü körüne eline düşmeyecek bir mesafeden olup biteni izlemek, yansıtmak, yorumlamak niyetindeydik.Bunun için de gazeteciler kadar akademisyenleri de barındıran bir kadroyla, magazine çalmayan, ama üstten de bakmayan, tanımaya, anlamaya çalışan bir yaklaşımı benimsedik. Milliyete yakışan buydu.*** İşe başlarken yanımda çocukluk arkadaşım antropolog Doç. Tayfun Atay vardı. Sonra Ali Acar Usta gazetenin tasarımını yaptı. Önce İlhami Bilecen, sonra Can Doker sayfa düzenini uyguladı. Melis Çelebi İstanbulda işin yükünü üstlendi. İlk kapısını çaldığım isim, bana popüler kültürü öğreten hocam Prof. Ünsal Oskaydı. Ardından Murat Belge ve Can Kozanoğlu geldi. Tanıl Boranın, Muhsin Kızılkayanın, Orhan Kahyaoğlunun ve nihayet Hasan Bülent Kahramanın katılımıyla alanın en iyileriyle buluşmuştuk. Ahmet Tulgar başından beri yanımızda oldu.Reşat Çalışlar, Ömer Özgüner gibi yetenekli kalemler Popüler Kültürün sayfalarından ilk kez düzenli okura ulaştı. Ercan Arslan nefis fotoğraflarıyla gazeteye damgasını vurdu. Ona Ankaradan Ümit Bektaş katıldı. Yiğit Özgür çizgileriyle yeteneğini sergiledi.Rusyada Hakan Aksay, Amerikada Zeynep Güven, Ankarada Gürçim Yılmaz yazılarıyla bize katıldı.Nazan Gezer her işte olduğu gibi burada da yanı başımdaydı.*** Eylülden beri her hafta hayatımızı dolduran yeni yetmenin ardından hiç olmazsa bir veda yazısı yazmak ve güvenip teslim edenlere, uğraşıp emek verenlere, okuyup sevenlere huzurunuzda teşekkür etmek istedim. Bakarsınız, gün gelir, bir başka kelebeğin kanadında buluşuruz. can.dundar@e-kolay.net Insanlar gibidir gazeteler de... Doğar, yaşar ve ölürler. Doğumları insanlarınki kadar şenliklidir.
Özay Şendir
Gerçek savaş mı yoksa danışıklı savaş mı?
23 Haziran 2025
Tunca Bengin
Nobel Barış Ödülü adayı ‘savaş’ dedi
23 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yabancı parayla ücret olur mu?
23 Haziran 2025
Didem Özel Tümer
İran’da zorla rejim değişikliği mümkün mü?
23 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bundan sonra neler olacak?
23 Haziran 2025