Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Strasbourg'un merkezindeki otelim "Kırmızı Ev"in balkonundan yolun hemen karşısındaki iki sinema görünüyor.Biri Hollywood filmleri gösteren Vox...Diğeri dünya filmleri gösteren Odyssee...İkisinin önünde de kuyruk var.Vox'taki kuyruk bir Hollywood filmi olan "Eragon" için... Odyssee'de ise Türk filmi "Dondurmam Gaymak" oynuyor.Bir sinema sevdalısı olan Faruk Günaltay'ın 18 yıldır düzenlediği "Türk Sinema Günleri"ndeyiz. Dünyanın en eski 3 sinemasından biri olan Odyssee'nin muhteşem salonunda Türk filmi izlemeye gelenlerin yüzde 40'ı Fransız... Fransa'yla ilişkilerde soğuk rüzgârların estiği bugünlerde perdeden kurulan bu sanat köprüsü altın değerinde... Hele bu festivalin Fransız Kültür Bakanlığı ve Strasbourg belediyesinin desteğiyle düzenlendiği düşünülürse...***Bu destek, bir hayır işi değil; bilinçli bir çabanın eseri...Fransa, Hollywood'a karşı takdire şayan bir mücadele veriyor.Kendi sinemasını ayakta tutabilmek için ciddi önlemler alıyor. Örneğin her Amerikan filmine kesilen biletten yüzde 12 vergi alıyor ve bu parayı Fransız filmlerine aktarıyor. Böylece pahalı Hollywood yapımları karşısında ulusal sinemasının ezilmesini önlemeye çalışıyor. Başarılı oluyor mu peki?Zorlanıyor.Çünkü film maliyetleri giderek büyüyor. Amerikan filmlerine damgasını vuran özel efektler masrafı katlıyor. 10 yıl önce bir Hollywood yapımının ortalama maliyeti 37 milyon dolarken, bugün 60 milyon dolara çıkmış durumda... Avrupa'nın bu bütçelere erişebilmesi zor. O yüzden de AB ülkelerinde en çok seyredilen 10 filmden 6'sı ABD yapımı...En çok seyredilen 10 Avrupa filminin 3'ü de Amerikan ortaklığıyla çekilmiş; Harry Potter ya da James Bond gibi...***Fransa'da da durum aynı...2005'te çekilen 240 filmin ancak yüzde 5'i gişe gelirlerinden masrafını çıkarabilmiş. Bir kısmı dış satış, TV ve DVD gelirleriyle kurtarmış. Çoğu zararda...80'lerde en çok TV'nin vurduğu sinema 90'larda DVD'den darbe yedi. Bugünkü rakibi ise internet...Sadece internetten film indirmenin kolaylaşmasından değil bu; gençlerin evde chat yapmayı, sinemaya gitmeye tercih etmesinden...Fransa, bu zorluklarla boğuşan sinemaya ciddi fon ayırıyor. Amerika da bu fonlamayı engellemek için çalışıyor. Aynı engellemeyi Kore'de yapmışlardı. Güney Kore radikal bir karar alarak "Tüm sinema salonlarına yılın 176 günü Kore filmleri gösterme" koşulu koymuştu. Bu karar Kore sinemasını kısa sürede sıçratırken Hollywood'a ciddi darbe vurdu. Bunun üzerine Amerika, ihracat pazarlığı karşılığı ulusal sinemaya ayrılacak gün sayısını 70'e indirtti. Aynı baskıyı Fransa'ya da uyguladılar. Tutmayınca sinema fonlarından yararlanabilmenin yollarını aradılar. Warner gibi Hollywood devleri, destek alabilmek için önce Fransızca film çekmeyi denedi; olmadı. Sonra Fransız ortaklarla şirket kurdular; yine olmadı.Buna rağmen Fransız seyircinin çoğu, halen Hollywood filmleri seyrediyor. Ulusal sinemanın seyircisi yüzde 44...***Gelelim asıl sürprize:Avrupa'nın gişelerinde Amerikan sinemasını dize getirebilmiş bir ülke var mı?Evet var:Türkiye!Geçen yıl Avrupa'da bir tek Türkler, Amerikan filmlerinden çok kendi filmlerini seyrettiler.2005'te bu rekoru elinde tutan ülke Fransa'ydı; Türkiye, yerli film seyircisinin oranını yüzde 48'e çıkararak Fransa'yı geçti. Ûstelik ciddi bir destek görmeden yapabildi bunu...Gişe yapan kimi filmlerin içerik ve teknik olarak Hollywood taklitleri olduğu söylenebilir; ama yine de umut var olmalı, Günaltay'ı ve onun gibilerin desteğiyle yükselen Türk sinemasını alkışlamalıyız.Geçen hafta Fransızların Türk filmi izlemek için kapısında kuyruk oldukları Odyssee, hiçbir politikacının açamadığı evrensel bir kapıyı açıyor çünkü... can.dundar@e-kolay.net Fransa'dayım.