Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Filmin adı:"United We Stand" ("Birlikte ayaktayız")Ormanda yürüyen yaşlı dağcılar bir "İmdat" sesi duyuyor. Genç bir kızın bataklığın ortasına saplandığını görüyorlar.Birer metre arayla yan yana dizilip kızı elden ele geçirerek bataktan çıkarıyorlar. Kız, teşekkür edip oradan uzaklaşıyor.Ve yaşlı dağcılar bataklık ortasında kalakalıyor.Biri gelir diye beklerken ağırlaşan çamur onları dibe çekiyor.Sonunda bizim ormancıları gün batarken gırtlağa kadar çamura batmış halde görüyoruz. Birbirlerine bakıp işçi sınıfının unutulmaz marşı Enternasyonal'i söylemeye başlıyorlar bağıra çağıra:"Birlikte ayaktayız!"* * *DİSK'in Bolu toplantısında kendimi o dağcılarla birlikte marş söylermiş gibi hissettim."Solun geleceği"nin tartışıldığı toplantıda katılımcıların bir kısmı, o çileli bataklıkta hiç tanımadıkları insanların yardımına koşmak için çırpınmış, çırpındıkça hırpalanmış emektarlardı.Şimdi, kurtarmak için bir ömür harcadıkları kız onları tanımıyordu. Üstelik, bastıkları zemin hızla çamurlaşıyordu.Bu yüzden acı çekiyor, yine de o eski marşı yüksek sesle söylemekten geri kalmıyor, belki de ancak onunla ayakta durabiliyorlardı:"Birlikte ayaktayız!"* * *Solda yoğun kaygı yaşanıyor son dönemde...Çokları "sonun geldiği" evhamıyla ürperiyor.Tıpta bu hastalığa "panik atak" deniyor.DİSK, soldaki "paniğe", bir "atak"la cevap verdi. İddialı bir çıkışla değişik çevreden insanları bir araya topladı.Ben, 2 günlük toplantının ilk gününe katılabildim. Ve şunu anladım:Katılımcılar konuştukça hepimizin içinden çıktığı "sol" denen o pederşahi paltonun artık bizi bir arada tutmaya yetmediği, dikişlerinin atmaya başladığı çıktı ortaya...Hepsi de "sol"dan konuştuğunu söyleyenler, küreselleşmeden özelleştirmeye, AB'den ulus devlete kadar pek çok konuda öyle farklı yerlere savrulmuştu ki, "sol", tarif edilemez hale gelmişti. Bir konuşmacının "Cepheden tavır almalıyız" dediği özelleştirme, "solcu" olduğunu söyleyen bir başkasının "vazgeçilmez"iydi. AB'de Avrupa soluyla ters düşülmüş, "küresel/ulusal" kıskacında güçler bölünmüştü."Solda birlik" herkesin hasretiydi, ama "Hangi sol?" dendiği anda birlik filan kalmıyordu ortada...* * *60 yıllık çok partili hayatımızda seçmen sadece 2-3 kez iktidar yaptı "sol" partileri...Onlarda da dar bir zihniyeti aşıp kollarını "solun ötesine" genişletmesini ödüllendirdi.Görünen o ki, bugün yine öyle kitlesel bir açılıma ihtiyaç var.O yüzden kendini tarif tartışmalarında eriyip giden sol bir partiden önce, zenginliği ve yoksulluğu üleşmek amacında, hukuk devleti, insan hakları, demokrasi ortak paydasında büyük koalisyonlar zorlanmalı.Sonuç bildirgesinde belirtildiği gibi, en geniş yelpaze hedeflenmeli.Kutuplaşmayı değil, dayanışmayı, uzlaşmayı zorlamalı.Belki o zaman üzerimizdeki çamuru silkeler ve dilimizde eski bir marşla yeniden yola çıkarız:"Birlikte ayaktayız!" can.dundar@e-kolay.net İki yıl önce Norveçli Hans Petter Moland'ın bir kısa filmini izlemiştim.