Ahşap masada balık vardı. Suteresi, gelincik, cibez, kekik, roka, dolma... Küpte Urla bağlarından şarap... Kuzu postları üzerinde oturuyorduk.Hamak raflarda küpler, amforalar...Yemek bitince Mualla Erkurt "Kızımıza aşure de yaptım" dedi."Kızımız" dediği, içinde bulunduğumuz tekneydi:Uluburun-2...Dünyanın "en eski" teknesi...* * *Önce "Uluburun-1"i anlatmak lazım.1982de Bodrumda bir süngerci bir tekne batığı buldu.George Bass başkanlığında yüzlerce arkeolog ve dalgıçtan oluşan bir kazı heyeti 20 yıl çalışıp tekneden kalanları su yüzüne çıkardı.3300 yaşındaki bu tekne, dünyanın bulunan en eski ticaret aracıydı.MÖ 1300lerde, İskenderiyeden Girite 10 ton bakır, ve 1 ton da kalay taşıyordu.Yükünü belki Likya limanlarına, belki Truvaya götürecekti.Kalay, Tunç Çağında, bugünkü plutonyum kadar değerli bir stratejik savaş malzemesiydi. Bu alaşımdan yapılan kılıç, bakır bir kalkanı kâğıt gibi ikiye bölebilirdi.Deniz ticareti yeni yeni başlıyordu ve o talan döneminde gemi bir yaz günü Uluburun açıklarında bilinmeyen bir nedenle batmıştı.* * *Arkeoloji okumuş, antik tekne yapımcısı Osman Erkurtun büyük düşü, bu geminin bire bir aynısını inşa edip yarım kalan yolculuğunu tamamlamaktı.Batığı çıkaran Cemal Pulakın danışmanlığında, Hayfa ve Teksas üniversitelerinden heyetlerin gözetiminde bu antikçağ teknesi önce bilgisayar üzerinde tasarlandı.Bu tasarım bile başlı başına bir akademik çalışma oldu.Çünkü teknenin ancak yüzde 3ü bulunabilmişti. Gerisini tahmin etmek gerekiyordu:Hiç çivi bulunmadığından, çivinin henüz kullanılmadığını varsaymak gerekiyordu: Teknenin gövdesi zıvana yöntemiyle birbirine geçirilen ağaçlarla inşa edildi.Dümen yoktu henüz... Mısır ikonografisi yardımıyla bir dümen tasarladılar.Makara ve yelken küçültme aparatı yoktu. Elle dikilmiş keten yelkeni nasıl açacaklarını ve rüzgârda nasıl gideceklerini düşündüler.Pusula yoktu.Uçsuz bucaksız bir denizde yönlerini nasıl buldukları konusunda navigatörlere danışıldı. Yıldız ölçme teknikleri geliştirildi.Ve geçen yıl nisan ayında bu bilgilerle yapımına başlanan 15e 5 metrelik tekne, temmuzda Urla tersanesinden çıktı.* * *Gemi için tüm birikimlerini ortaya koyan deniz tutkunu Erkurt çifti, akademisyenler, gönüllüler, belgeselcilerden oluşan 360 Derece araştırma grubunun 12 kişilik mürettebatıyla büyük yolculuğa hazır...Uluburun-2 haftaya İstanbulda Rahmi Koç Müzesinde sergilenecek.Sonra Marmaris Denizcilik festivaline katılacak.Ve 1 Mayısta antik rotası için Doğu Akdenize yelken açacak:Önce Uluburun önlerinde "atası için" saygı duruşu yapacak. Sonra Girne, Lazkiye, Trablus, Hayfa, İskenderiye limanlarına girecek. İskenderiyeden Girite 300 millik bir açık deniz geçişi yapacak.2.5 ayda 1600 mil yaptıktan sonra dönecek.Turistik bir gezi değil bu, teknenin deneysel arkeoloji serüveni 6-7 bilimsel makaleye konu olacak. Tunç Çağı teknolojisiyle ilgili uluslararası referans sayılacak. O yüzden sponsor seçiminde titiz davranıyorlar.* * *Yemekte espriler uçuşuyor.Teknede tuvalet yok; "kova" var."Aman atarken rüzgâra karşı durmayın" diyor biri..Bir başkası, sahilde gemiyi inceleyenlerin "Eski tekne, ama iyi korunmuş" dediğini anlatıyor.Sürekli gelip "Boyayalım mı?" diye soranlardan yakınılıyor.Uluburun-2, yarım kalmış çok eski bir yolculuğu tamamlamaya gidiyor.Yolu açık olsun. can.dundar@e-kolay.net Pazar günü Urla limanında bir teknenin ambarında yedim öğle yemeğini... Bir grup deniz tutkunuyla birlikte...