İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı paketin detayları netleşiyor. Kanun taslağındaki en önemli düzenlemelerden biri Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’na eklenecek maddeyle, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin maliyetlerin de ihale sözleşmesinde yer alması zorunluluğu. Yani iş sağlığı ve güvenliği maliyetleri ihale rakamına dahil olacak, bu konudaki önlemleri almayıp fiyat kırma dönemi bitecek. Ayrıca işçilere, eşlerinin doğum yapması halinde 3 gün ücretli izin, baretlere sertifika gibi unsurlar da var.
Taslakta, iş güvenliği uzmanlarını rahatlatacak düzenlemeler de var. İş güvenliği uzmanı, işyerinde tespit ettiği eksikliği işverene yazılı bildirecek. Şayet işveren bu eksiklikleri gidermezse, uzman aksaklıkları bu kez doğrudan bakanlığa bildirecek. İşyerinde bildirime konu olan eksiklik yüzünden iş kazası veya meslek hastalığı yaşanırsa, uzmanının bu kazayla ilgili cezai sorumluluğu olmayacak.
Diğer yandan, bildirim dolayısıyla iş güvenliği uzmanının sözleşmesinin feshedilmesi halinde, işverenin, iş güvenliği uzmanına 1 yıllık ücreti kadar tazminat ödemesini öngörülüyor.
Bunun yanında, ölümlü iş kazası yaşanmış işyerlerinde mahkeme
The Economist dergisi ve Lundbeck tarafından Londra’da düzenlenen, Küresel Depresyon Krizi toplantısına katıldım. Politik liderler ve sağlık alanındaki en yetkin kişiler konuşmacıydı. Açılık konuşmasını Birleşmiş Milletler’in bir önceki Genel Sekreteri Kofi Annan yaptı. Annan Vakfı olarak, depresyonun, sağlık kadar ekonomik ve sosyal etkileri olduğunu anlattı. İşin ilginç olanı, Annan gibi, dünyanın her bölgesindeki siyasi sorunlarla mücadele etmiş bir kişinin, yeni mücadele alanının bir sağlık olmasıydı. Kendisine bu radikal değişikliği sorunca çok anlamlı bir cevap verdi:
“Toplumun ruh sağlığı bozuksa her şey bozuktur.”
Toplantıda depresyonun çok önemli ekonomik ve sosyal etkileri olduğunu gördük. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, çalışma yaşamında yer alanların en önemli ruhsal sağlık sorunu depresyon. Avrupa’da 30 milyon, dünyada 350 milyon insan bu hastalıkla mücadele ediyor.
Ekonomik maliyeti
Depresyonun ekonomik maliyeti de yüksek. İskandinav araştırmacılar, 2010 itibariyle depresyonun Avrupa Birliği ülkelerindeki ekonomik maliyetinin 92 milyar euro olduğunu, bunun 54 milyar euro’sunun ise hastalık sebebiyle işten ayrılmalar, erken emeklilik istenmesi gibi
Kadınların çalışma hayatında yer almasının önündeki önemli engellerden bir tanesi çocuk sahibi olmak ve çocukların bakım sorumluluğu. Kadınlarımız çocuk sahibi olmak nedeniyle uzun süreler işgücü piyasasından uzak kalıyorlar. Doğum izni süresince ve doğum sonrasında alınan ücretsiz izinler nedeniyle hem kadınlarımız işlerinden uzaklaşıyorlar, hem de işveren bu sürede kadın işçinin yerini dolduramıyor.
Geçtiğimiz dönemde nüfusun yaşlanmasını önlemek adına çocuk yapmayı teşvik edici bir düzenleme olması açısından doğum izni süresini uzatılması konusu gündeme gelmişti. Fakat bu durumun işverenleri kadın işçi çalıştırmamaya itebilecek etkileri nedeniyle konu rafa kalkmıştı. Ayrıca işverenlere doğum izninde olan kadın çalışanlar yerine özel istihdam büroları vasıtasıyla geçici iş ilişkisi kurabilmesi de planlanıyordu. Fakat her iki konuda sosyal taraflardan gelen tepkiler üzerine rafa kalktı.
Kreş açma zorunluluğu meselesi yeniden gündeme gelmiş durumda.
Kadınların işgücüne katılma oranı açısından Moritanya ile yarışır durumumuz nedeniyle kreş meselesinin kadınları işgücü piyasasına çekmesi ve daha çok kadının çalışmaya başlaması hedefleniyor. Bu sorumluluğun işverenlerin
Soru: İşveren “Deneme süresinde sigorta olmaz” dedi, bu doğru mu?
Cevap: Çoğu kez işveren deneme süresinde işçilerine sigorta yaptırmaz. SGK mevzuatına göre, işçi çalışmaya başladığı gün sigortasının yapılması gerekir. İşçi çalışmaya başladığı ilk gün sigortalanmalıdır.
İş Kanunu’na göre deneme süresi, en fazla iki aydır. Deneme süresi sonunda işçi veya işveren iş sözleşmesini tazminat ödemeden sonlandırabilir. Fakat bu dönemde işveren işçisini sigortalatmak zorundadır. Aksi taktirde sigortasız işçi çalıştırmış olur ve bunun için hem idari para cezası öder, hem de herhangi bir teşvikten yararlanıyorsa teşviki iptal olur.
2 aydan fazla deneme olmaz
İşverenlerin deneme süresini 2 aydan daha fazla uygulaması da söz konusu olamaz. Deneme süresi o işyerinde imzalanmış toplu iş sözleşmesi ile en fazla 4 aya kadar uzatılabilir. Bir işçinin iş sözleşmesi 3 ayın sonunda neden bildirilmeden ve eğer hak edilmiş bir tazminat var ise tazminat ödenmeden sonlandırılamaz. 50 işçiden daha fazla kişinin çalıştığı işyerinde işçinin çalıştığı süre 6 ayın üzerine çıkarsa bu kez iş güvencesi hükümleri devreye girer. Deneme süresi iş güvencesi için gerekli 6 aylık çalışma kapsamında
Kendi şirketinde SSK’lı olma konusunda son dönemde sorular geliyor. Bu konuda iki ayrı dönem söz konusu. 1 Ekim 2008 öncesinde kişi çalıştığı şirketin ortağı veya sahibi olursa SSK’lı olarak prim ödemeye devam edebiliyordu. Normalde şirket sahibi ve bazı şirketlerin ortaklarının Bağ-Kur’lu olması zorunluluğu bulunuyor. Ancak, SSK’lı olduğu şirketin ortağı veya sahibi olanlar için Bağ-Kur sigortalısı olma zorunluluğu hemen başlamıyordu ve askıda kalıyordu. Kişi adına SSK’lı olarak prim ödenmeye devam edildiği müddetçe Bağ-Kur sigortalılığı devreye girmiyordu. Dolayısıyla şirket sahibi veya ortağı olması dolayısıyla bu durumdaki kişilere prim borcu çıkmıyordu.
2008’de durum değişti
1 Ekim 2008 sonrasında ise durum değişti. Bu tarihten sonra çalıştığı şirketin ortağı veya sahibi olan kişiler kendi şirketlerinde SSK’lı olarak gösterilemiyorlar. Şirket sahibi veya ortağı oldukları gün itibarıyla Bağ-Kur’a prim ödemeleri zorunluluğu başlıyor ve SSK’lıklarının sonlanması gerekiyor.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca kendi şirketinde SSK’lı olarak gösterilmek mümkün değil. Ancak, bu tarihten önce kendi şirketinde SSK’lı olarak gösterilenler
İlave ücret, vakıf üniversitelerinin ve özel hastanelerin sağlık uygulama tebliği uyarınca hastalardan talep ettikleri bir bedel. SGK’lılar özel hastanelere ve vakıf üniversiteleri hastanelerine başvurduklarında SGK’nın karşıladığı tutara ek olarak ilave ücret ödemek durumunda kalıyorlar. Özel hastaneler ve vakıf üniversiteleri hastaneleri, sigortalılara verdikleri sağlık hizmeti için, SGK’ya fatura çıkarttıkları gibi hastalardan da bu hizmet için belirli oranda ilave ücret alabiliyorlar. Fakat ilave ücretin alınması için bazı koşullar var. Bu koşulların bilinmesi SGK’lılar açısından çok önemli. Hastaneler kafasına göre ilave ücret belirleyemedikleri gibi, ilave ücret alırken de hastaları bilgilendirmek zorundalar.
İlave ücret ne demek?
SGK ile sözleşme imzalamış vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşlarının Sağlık Uygulama Tebliği ve eklerinde yer alan sağlık hizmetleri işlem bedellerinin tamamı üzerinden Kurumca belirlenen oranı geçmemek kaydıyla SGK’ya fatura edilebilen tutarlar esas alınarak kişilerden aldığı ücrete ilave ücret deniyor.
Yani özel hastaneler SGK’lı hastalara hizmet vermeleri karşılığında SGK’nın belirlediği miktarı doğrudan SGK’ya
G20 zirveleri, 2008 küresel ekonomik krizinden sonra liderler düzeyinde toplantılar düzenleyerek krizin olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik çözüm önerilerinin tartışıldığı önemli ve yetkin bir forum.
15 - 16 Kasım’da Avustralya’nın Brisbane şehrinin ev sahipliğinde düzenlenen zirvede önemli kararlar alındı. 17 Kasım’da açıklanan TÜİK verilerine göre; işsizliğin çift haneye (yüzde 10.1) yükseldiği Türkiye’nin de içinde bulunduğu G20 ülkelerinde işsizlik alarm veriyor!
G20 ekonomilerinin çoğu hâlâ önemli düzeyde iş açığı ile karşı karşıya. Ekonomik büyüme hız kazanmazsa, söz konusu durum en az 2018’e kadar devam edecek gibi görünüyor. İşgücü piyasasının düşük performansı, tüketim ve yatırımlar üzerinde baskı yaratarak ekonomik büyümeyi tehdit ediyor. G20 ülkelerinde hâlihazırda 100 milyondan fazla işsiz insan yaşıyor.
Tüm dünyada giderek artan genç işsizliği de G20 için önemli gündem maddelerinden. ILO’ya göre 74 milyon genç, kayıp bir neslin parçası olma riski ile karşı karşıya. Bireyin kariyerinin daha başlangıcında uzun süre işsiz kalması, iş başında beceri kazanımının gecikmesine ve gelecekteki kazançları ile iş olanaklarının azalmasına yol açıyor.
447
Dünya Ekonomik Forumu tarafından hafta başında tanıtım toplantısı yapılan “Küresel Gündeme İlişkin Görünüm 2015” raporu, yeni yıl için karamsar bir tablo ortaya koyuyor. Rapora göre, 2015’de bizi jeo-stratejik gerginliklerden istihdamsız büyümeye kadar oldukça önemli sorunlar bekliyor.
Dünya Ekonomik Forumu her yıl Küresel Gündem Konseyi üyelerine gelecek 12 ila 18 aylık dönemde dünya üzerinde en büyük etkiye sahip olacağını düşündükleri sorun alanlarını soruyor. İşte, bu yıl dördüncüsü yayınlanan Küresel Gündem Görünümü Raporu’na göre insanlığın önündeki 10 temel problem...
1. Gelir dağılımı adaletsizliğinin derinleşmesi
2. Kalıcı istihdamsız büyüme
3. Lider yetersizliği
4. Artan jeo-stratejik rekabet
5. Temsili demokrasinin zayıflaması