Dünya Ekonomik Forumu tarafından geçtiğimiz cuma günü yayınlanan “Küresel Gündeme İlişkin Görünüm 2014” raporu oldukça önemli bir çalışma. Bu raporda, benim ilgilendiğim alan içinde iki temel sorun var. Bunlardan ilki, eşitsizliğin küresel ekonomi için büyük tehdit oluşturduğu tespiti. Bir diğeri ise kalıcı yapısal işsizlik sorununun artış gösteriyor olması.
Rapora göre, dünya çapında artan gelir eşitsizliğinin başlıca sebepleri, pek çok ülkede kaliteli temel eğitime ve ortaöğretime erişimdeki yetersizlikler, halk sağlığını tehdit eden hastalıklar ve cinsiyet ayrımcılığı gibi sosyal eşitsizlikler.
Raporda ayrıca, nüfusunun büyük bölümü 30 yaş altındaki gençlerden oluşan gelişmekte olan pek çok ülkede, işsizliğin önümüzdeki on yıl içinde ciddi siyasi ve sosyal istikrarsızlıklar yaratabileceği yönündeki endişelere de yer veriliyor. Özellikle gelir farklılıklarının giderek büyümesi, işsizliğin yapısal ve kalıcı bir problem olmaya devam etmesi, benim de üzerinde durduğum önemli konular.
Sosyal yardımlar öne çıkıyor
Bu bağlamda gelir eşitsizliğine yönelik tedbirlere Türkiye’de daha fazla yer vermek gerektiği açık. Son yıllarda sosyal yardım ve koruma programları
Ulusal İstihdam Stratejisi, 2023’te işsizliğin yüzde 5’e indirilmesi, istihdam oranının ise yüzde 55’e çıkarılmasını hedefliyor. Strateji belgesi Yüksek Planlama Kurulu’nda, bir ay içerisinde Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılacak.
4 temel politika
Ulusal İstihdam Strateji Belgesi dört temel politika ekseni üzerine inşa edildi:
* Eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi.
* İşgücü piyasasında güvence ve esnekliğin sağlanması.
* Özel politika gerektiren grupların istihdamının artırılması.
* İstihdam-sosyal koruma ilişkisinin güçlendirilmesi.
Son yıllarda AVM’lerde yaşanan çok sayıda kazaya tanık olduk. Bu kazalardan bir kısmı maalesef ölümle sonuçlandı. Bu nedenle Çalışma Bakanlığı AVM’lerde iş güvenliği konusuna çok önem veriyor. Bakanlık müfettişleri şu sıralar AVM’lerde denetimlerine başlayacaklar. Yeni İş Güvenliği Yasasından kaynaklanan çok sayıda yükümlülük AVM yönetimlerince yerine getirilmek zorunda.
Yasa, alışveriş merkezlerinde, iş hanlarında, iş merkezlerinde risk değerlendirmesinin yapılmasını zorunlu tutuyor. Bu işin koordinasyonu da alışveriş merkezi yönetimine veriliyor. Sadece risk değerlendirmesi değil, aynı zamanda kanundan kaynaklanan tüm yükümlülüklerde de yönetimler birinci dereceden sorumlu.
Dolayısıyla alışveriş merkezleri yönetimi, alışveriş merkezinin genel risklerini kapsayan risk değerlendirmesini yaparak konuyla ilgili tüm kiracıları yani dükkân sahiplerini bilgilendirmeli. AVM Yönetimlerinin risk değerlendirmesini yapmayan işyerini Bakanlığa şikâyet etme hakkı da var.
Bir cezası var...
AVM’de yer alan işyerleri iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve yardımcı sağlık personeli istihdam etmeleri durumunda bu kişilerin görevlerini yerine getirmeleri için AVM yönetiminden yer talep
Pazartesi günü Üçlü Danışma Kurulu’nda çalışma hayatının tarafları biraraya geldi. Ancak daha önce de yazdığımız gibi Üçlü Danışma Kurulu’nda ele alınan tek konu kıdem tazminatı değildi. Tartışılan diğer konular arasında “taşeron sistemi” ve yeni “esnek çalışma modelleri” bulunuyordu. Kıdem tazminatında taraflar 10 gün sonra yeniden toplanma kararı alırlarken, taşeron konusunda çalışmalara başlanması konusunda fikir birliğine varıldı.
En az 3 yıllık sözleşme
Toplantıda taşeron sistemine dair çok önemli adımlar atıldı ve taşeron sisteminin mevcut durumu ve sorunları ile yapılması gerekenler planlandı.
İşçi ücret ve sosyal haklarının geliştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birinin “kamu ihale mevzuatı” olduğu vurgulanarak, mevzuatta yapılacak değişikliklerle işçi haklarının geliştirilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda yapılacak düzenlemeler şöyle sıralandı:
Mevcut durumda; kamuya hizmet alımları genellikle bir yılın altındaki sürelerle yapılıyor. Yapılacak değişiklikle; süreklilik arzeden hizmetlerin sözleşmesi en az 3 yıllık dönemi kapsayacak.
Mevcut durumda; işçi ücretinde, her ihalede asgari ücret esas alınıyor. Yapılacak değişiklikten sonra; taşeron işçilerin
Türkiye’de vasıfsız işgücünün en çok görüldüğü sektör daima inşaat sektörü durumunda. Ölümle sonuçlanan iş kazalarının önemli bir bölümü bu sektörde gerçekleşiyor. Çünkü inşaat sektörüne hizmet veren işgücünün büyük çoğunluğu eğitim alma şansını bulamamış ya da mesleğini sahada, işbaşında öğrenmiş alaylılardan oluşuyor.
Gelişmiş ülkelerde inşaat işçileri, diğer sektörlerde çalışan işçilere oranla 34 kat daha fazla kazaya uğrama riski taşıyorlar. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre bu oran 6 kata kadar çıkabiliyor. İnşaat sektörü, Türkiye’de de çok sayıda insanın hayatın kaybettiği bir sektör.
Avrupa Birliği’ne uyum için...
İnşaatlarda başta çalışan kalitesi olmak üzere, ürün kalitesini de yüksek tutmanın ülkemiz açısından önemi oldukça fazla. İş kazalarının önüne geçilmesi ve inşaatta kalitenin sağlanması, iyi malzeme kullanımı ve güçlü bir mühendislik uygulamasının yanı sıra nitelikli işgücü ile sağlanabilir. Ayrıca maliyetleri düşürmede ürünlerin doğru kullanılmasının da önemi oldukça fazla. Ürünlerin doğru miktarda ve doğru şekilde kullanılması da ancak nitelikli işgücünün kullanılması ile mümkün.
İşte bu çerçevede, AB müktesebatına uyum
Esnafın Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) prim borcu çığ gibi birikti. Şu an için Bağ - Kur (4/b) primlerini ödeyemedikleri için serbest meslek sahiplerinin SGK’ya 22 milyar TL civarı borcu var. SGK yönetimi geçtiğimiz günlerde bir önlem olarak prim borcu 6 bin TL ve üzerinde olan yaklaşık 1 milyon esnafa ödeme yazısı gönderdi. 6183 Sayılı Amme Alacakları Yasası kapsamında borçların ödenebileceği hatırlatıldı.
SGK esnaftan tahsil edemediği prim borçları için ayrıca yeni bir düzenlemeye gidiyor. Meclis’e henüz sevk edilen yeni bir Torba Yasa ile prim borcu olanlar için alternatif ödeme imkânları getiriliyor.
Borç gidecek ama...
Yeni yasaya göre Bağ - Kur (4/b) kapsamında prim borcu olanlardan, 24 ay ve üzeri borca sahip olanların borçları, 3 aylık ödeme süresi tanındıktan sonra, ödenmemesi durumunda sigortalılık süreleriyle birlikte silinecek. Yani borçlu oldukları dönemler sigortalı olarak artık değerlendirilmeyecek.
Ancak bu durumda olanlar, hesaplarından silinen sigortalılık sürelerini yürürlükte olan ‘borçlanma’ kuralları çerçevesinde daha sonra borçlandıkları takdirde, tekrar kazanacak. Yani sigortalılık sürelerini kaybetmeyecekler. Burada tamamen kişi tercihi
Kıdem tazminatı konusunda hareketli günler yaşıyoruz. İşçi ve işveren kesimi henüz uzlaşabilmiş değil, ancak Bakan Faruk Çelik yarın Üçlü Danışma Kurulu’nda tarafları bir araya getirecek. Bu toplantı sonrası kıdem tazminatı konusunda atılacak adımlar netleşecek. Taraflar belirli konular üzerinde çalışmaya başlamayı kararlaştırırlarsa komisyonların kurulmasını bekleyebiliriz. Ancak uzlaşma olmadığı takdirde ne yapılacağı merak konusu. Bunun yanında üçlü danışma kurulunun tek konusu kıdem tazminatı değil. Esneklik uygulamaları ve taşeron yasası konusunda da taraflar çalışmalar yürütecek. Dolayısıyla kıdem tazminatının dışında başka gündemi olan toplantıdan taşeronda kıdem tazminatı fonu uygulaması, esnek çalışanlara yönelik kıdem tazminatı hakkının korunması gibi bazı başka konularda da adım atılması yönünde kararlar çıkabilir.
DİSK garanti istiyor
Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi konusunda işçi sendikalarının görüşleri genel anlamda olumsuz. Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesini iş güvencesinin kaldırılması olarak gören DİSK, işverenlerin daha kolay işçi çıkarmak için fonu istediğini ifade ediyor. DİSK kıdem tazminatı konusunda özel sektörde devlet garantisinin
Bu haftayı tek soruyla kapatıyoruz. Çünkü konu kapsamlı ve önemli... Şu anda vatandaşların toplam genel sağlık sigortası prim borcu 4 milyar TL’yi aşmış durumda. Bu sigorta kolunda prim tahsilât oranı giderek düşüyor. Bu nedenle bir takım önlemlerin önümüzdeki günlerde alınması bekleniyor.
SORU: Oğlumuz üniversiteyi bitirdi, sağlık imkânlarından artık yararlanamıyor. Henüz işsiz olduğu için prim de ödeyemedi, borcumuz birikmiş midir? Tanju Doğan
CEVAP: Genel Sağlık Sigortası 1 Ocak 2012 tarihi itibariyle artık herkes için zorunlu hale geldi. Bu sigortadan yararlanmak için gelir testi yaptırarak, belirlenen gelir düzeyi üzerinden prim ödenmesi gerekiyor ve bu koşulla sağlıktan yararlanılabiliyor. Ancak bu sistemde işler istenildiği gibi gitmedi. Bir kısım vatandaş ya hiç gelir testine girmedi ya da belirlenen primlerini ödeyemedi. Gelir testine girilmemesi durumunda en üst düzey olan 245 TL prim borcu her ay için birikiyor. Bugün için vatandaşların toplam genel sağlık sigortası prim borcu 4 milyar TL’yi aşmış durumda. Bu sigorta kolunda prim tahsilât oranı giderek düşüyor. Bu nedenle bir takım önlemlerin önümüzdeki günlerde alınması bekleniyor.
Yasa geliyor
SGK