Çalışma hayatı çok sayıda risk barındırıyor. Risklerin önlememesi durumunda iş kazaları meydana gelebiliyor.
İş kazası sonucu Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) sigortalılara ve geride kalanlara sağladığı yardımlar söz konusu. Ancak bunun için önce SGK’nın olayı iş kazası olarak tanımlaması gerekiyor. Bugünkü yazımda SGK’nın hangi olayları iş kazası olarak tanımladığını ve iş kazası sonucu sağlanan yardımları ele almaya çalışacağım.
- SGK’ya göre hangi haller iş kazasıdır?
Sigortalının;
- İşyerinde bulunduğu sırada,
- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
- Emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
- İşverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş geliş sırasında meydana gelen ve sigortalıyı bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay.
Günümüzde işverenler çalışanların iş sözleşmelerini sona erdirirken sıklıkla işletmesel nedenleri öne sürmektedir. İş güvencesine sahip bir çalışanın iş sözleşmesi ancak işçiden veya işletmeden kaynaklanan geçerli bir neden varsa sona erdirilebildiğinden, böyle bir nedenin olmaması veya geçerli kabul edilmemesi halinde fesih geçersiz sayılmaktadır. Geçerli nedenler içinde yer alan işletmesel nedenlerin kanunda sınırları tam olarak belirlenememiştir. Bu nedenle kavramın içeriği yargı kararlarıyla açıklanmaya çalışılmaktadır.
Üç tür neden var
İşverenlerin feshe gerekçe olarak gösterebilecekleri üç tür işletmesel neden bulunmaktadır. Bunlardan ilki ekonomik güçlükler, ikincisi yeniden yapılanmaya gidilmesi ve sonuncusu ise teknolojik dönüşümlerdir. Bir işletmede bunlardan birinin varlığı halinde işverenler açısından işçilerin iş sözleşmelerini sona erdirme hakkı doğmaktadır. Ekonomik güçlükler, işverenin yaptığı işi gerçekten etkileyen ve işveren üzerinde doğrudan etki doğuran güçlüklerdir. Örneğin, genel ekonomik güçlük olmasına rağmen ilgili işveren bu ekonomik güçlükten etkilenmediyse, ekonomik güçlükleri fesih gerekçesi olarak sunamayacaktır. İşçinin iş sözleşmesinin sona
Türkiye’de okul ve iş dünyası arasındaki ilişki maalesef yeterince güçlü değil. Mevcut iş birliği mekanizmaları daha çok geleneksel yöntemlere dayanıyor. Bu yüzden, özellikle mesleki eğitim alanında ciddi bir nitelikli ara eleman açığı söz konusu.
Türkiye’de işgücü piyasası istatistikleri, çok sayıda mesleki eğitim mezununun işsiz olduğunu, iş bulmada genel lise mezunlarına göre önemli bir avantaja sahip olmadıklarını ve eğitim alanlarının dışındaki işlerde çalıştıklarını gösteriyor. İşverenler de sürekli istedikleri niteliklere sahip ara eleman bulmakta büyük sıkıntı yaşadıklarını ifade ediyorlar.
1.7 milyon açık iş var
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) istatistiklerine göre, Ocak - Ağustos 2018 dönemi itibarıyla Türkiye işgücü piyasasında 1 milyon 691 bin 331 açık iş söz konusu. Açık işlerin 1 milyon 681 bin 957’si özel sektörde bulunuyor.
Türk ekonomisi, büyüme potansiyeline bağlı olarak gün geçtikçe daha donanımlı, daha yüksek niteliklere ve becerilere sahip olan işgücüne ihtiyaç duyuyor. Teknolojik gelişmeler ve uluslararası rekabet baskısı, iş dünyasının sürekli değişen ihtiyaçlarını karşılama noktasında eğitim sistemine, özellikle de mesleki eğitime çok önemli bir rol atfediyor.
Türkiye’
Kamuda görev yapan işçilere 7 Aralık’ta 13 günlük ücret üzerinden tediye ödenecek. Buna kadroya geçen taşeron işçi de dahil olacak.
Kamuda taşeron işçilerin sorunlarının çözülemez noktaya gelmesi, hatalı taşeron kullanımı nedenleriyle, bu yılın başında yapılan düzenlemeyle kamuda çalışan taşeron işçiler kadroya geçirilmişti.
Kadroya geçirilen taşeron işçiler kamu işçisi haline gelince kamu işçilerine tanınan haklardan yararlanmaya başladılar. Bu haklardan belki de en önemlisi ilave tediye.
Yıl içerisinde 52 günlük ilave tediye ödemeleri dört taksitte yapılıyor. Ocak-haziran-ağustos/eylül ve aralık aylarında kamu işçilerine 13’er günlük tediye ödemesi yapılıyor.
Prim kesilir mi?
Toplamda 52 günlük ilave tediyesi yıl içinde ödenmiş oluyor. Ocak-haziran ve ağustos tediye ödemeleri yapıldı. Şimdi sırada aralık ayında yapılacak ödeme var.
Kamuda kadroya geçen taşeron işçileri 2018 yılında 39 günlük tediye alacaklar. Kadro geçişleri tamamlanmadığı için ocak ayında yapılan ödemeden kadroya geçen taşeron işçileri yararlanamadı.
Haziran ve eylül aylarında ilave tediyelerini alan kamu işçilerine tediyelerin son taksiti 7 Aralık’ta ödenecek. Bu konudaki Cumhurbaşkanlığı kararı yayımlandı. Son taksit
1 Ekim Dünya Yaşlılar Gününün hemen öncesinde, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayımlanan “Yaşlılar için Sosyal Koruma: Temel Politika Eğilimleri ve İstatistikler 2017 19” başlıklı yeni rapora göre, küresel düzeyde emeklilik kapsamı genişliyor ancak emeklilik kapsamında yaşlılara sağlanan fayda düşük düzeyde kalıyor. Oysa yaşlı insanlar için yeterli emeklilik maaşı sağlanması son derece önemli. Aksi halde, pek çok yaşlı yaşamını sürdürebilmek için çalışmaya devam etmek zorunda kalıyor.
ILO raporuna göre, küresel düzeyde emekli maaşı alan yaşlıların oranı yüzde 68. Ancak emekli maaşlarının düzeyi yetersiz. Yaşlılar için emeklilik ve diğer yardımlara yapılan harcamalar, ortalama olarak gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 6.9’unu oluşturuyor. Ancak bölgeler arasında ciddi uçurumlar söz konusu. Pek çok ülkede söz konusu aylıkların miktarının çok düşük düzeyde olması nedeniyle yaşlı bireyler yoksulluk riski ile karşı karşıya. Bu anlamda, çok sayıda ülkede çalışanların emeklilik dönemine ilişkin sosyal koruma çerçevesi ile sosyal adalet arasındaki ilişki konusunda endişe duydukları görülüyor. Oysa gerek ILO standartları gerekse Birleşmiş Milletler 2030 Gündemi ve
Sanayi Devrimi ile önemini yitiren evde çalışma iletişimin hızlanmasıyla tekrar yoğunluk kazanmaya başladı. İşverenin fiziksel olarak kontrolünde bulunmayan yerlere işler taşındı, çalışanlar bağımsız denilebilecek şekilde özgürce iş yapmaya başladılar.
Geleneksel evde çalışma yani işverenin parça başına ücret ödeyerek veya götürü usulde ödeme yaparak evde üretim yaptırdığı çalışma şekli halen aynı düzeyde varlığını sürdürse de özellikle nitelikli işlerde, nitelikli işgücünün evde çalışması giderek artmaya başladı.
Aile işleri ile çalışmayı beraber yürütme ihtiyacından doğan evde çalışma, birçok işin fiziksel mekâna bağlı olmadan yapılabilir hale gelmesiyle ailesel ihtiyaçları olmasa da birçok kişi için tercih edilir bir çalışma şekli halini aldı. Çalışanlar açısından trafik derdi çekmeden çalışma anlamına gelirken, işverenler açısından işyeri giderlerini önemli ölçüde düşürme anlamına geliyor. Zamanın özgürce kullanımı ise tartışmalı bir konu.
Çalışan her ne kadar evde olsa da çoğunlukla bir ağ üzerinde merkezi iş yerine bağlı oluyor. Fakat zamanın esnek kullanımı da evde çalışmanın gerekçelerinden birini oluşturuyor. Özellikle bilgisayar programcılığı, çeviri ve medikal
Emekli aylığı almaya hak kazananların önemli bir bölümü çalışmayı sürdürüyor. Emekli çalışanların kıdem tazminatı ve emekli aylığı konularını mercek altına aldık.
25-30 yıl çalışıp emekli aylığı almaya hak kazanan emeklilerin önemli bir bölümü çalışmaya devam ediyor. Aylık bağlama oranlarındaki düşüş nedeniyle azalan emekli aylıkları yüzünden emeklilik sonrası çalışma artmaya başladı. Diğer yandan, çocukların eğitim hayatının devam etmesi nedeniyle evin geçimi de emeklilerimize kalıyor. Hal böyle olunca pek çok emekli emeklilik sonrası çalışmaya devam ediyor. Peki, emekli olduktan sonra çalışmaya devam eden kişi işten ayrıldığında kıdem tazminatı alabilir mi ve çalışan emeklinin emekli aylığı artar mı? Bir bakalım...
1 Ekim 2008 önemli...
İlk kez 1 Ekim 2008 sonrasında sigortalı olmuş kişiler emekli olduktan sonra çalışmaya 4/a’lı yani eski adıyla SSK’lı olarak çalışmaya devam etmek isterlerse SGDP ödeyemezler.
Bu kişiler aylıklarını kestirip bütün sigorta kollarına prim ödeyerek çalışmak durumundadırlar. Dolayısıyla, ilk kez 1 Ekim 2008 sonrasında sigortalı olmuş kişiler emekli olduklarında SGDP ödeyerek çalışma imkanı elde edemeyecekler. Bu kişiler aylıklarını kestirip çalışmak
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından düzenli olarak yayımlanan, İnsani Gelişme Endeksi’ni içeren “İnsani Gelişme Endeksleri ve Göstergeleri: 2018 İstatistiksel Güncellemesi” geçtiğimiz hafta yayımlandı. İnsani gelişme, sadece ekonomik zenginliğin değil, insan hayatlarının zenginliğine de odaklanan bir kavram. İnsani gelişmenin, esas olarak insanlara sunulan seçenekler ile fırsatlara odaklandığı görülüyor.
İnsani Gelişme Raporlarında, insanlığın sürdürülebilir ilerlemeyi sağlama yolunda karşı karşıya olduğu en acil güçlüklerin bir kısmı analiz ediliyor. Ülkelerin sağlık, eğitim ve gelir olmak üzere insani gelişmenin temel boyutlarında kaydettikleri ilerlemeye göre sıralayan İnsani Gelişme Endeksi, bu yıl 189 ülke için hesaplanmış.
Norveç zirvede
2018 İnsani Gelişme Endeksi İstatistiksel Güncellemesine göre, insani gelişmenin zirvesinde bu yıl Norveç, İsviçre ve Avustralya var. Buna karşılık, sıralamanın sonunda Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Nijer bulunuyor.
En büyük iyileşme İrlanda, Türkiye ve Dominik’te
2012-2017 yılları arasında İnsani Gelişme Endeksi (İGE) sıralamasında en yüksek artışın kaydedildiği ülke İrlanda. Bununla birlikte, Türkiye, Dominik